14 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

NEFS-İ LEVVAME...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Hakk'ın emirlerine kısmen uyan; 

men ettiklerinden ise bazen kaçınan kaçınamadığında pişman olan; 

kendini zaman zaman kınayan ve levm eden nefistir. 

Bu mertebedeki nefis terbiyenin başlangıcını görmüş, tezkiyeden bir nasip almış ve şeriatın emirlerine itaat etmeyi istemiştir. 

Lakin henüz kendine hakim olabilme, kötü isteklerini tamamen reddedebilme arzusuna kavuşmamıştır. 

Öyle ise hasenatıyla mesrur, seyyiatıyla mahzun olan nefistir.

Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

''Kendini kınayan pişmanlık duyan nefse yemin ederim diriltilip hesaba çekileceksiniz.'' 

Nefs-i levvamenin seyri illallah ancak Allah'tır. 

Alemi, berzah alemidir. Yeri; gönüldür. 

Hali; sevgidir. 

Dayanağı; tarikatın erkan ve usullerine uymaktan ibarettir. Sıfatları kınama, heves, halka itiraz, yalvarma, temenna, gizli riya, makam sevgisi ve şehvettir.

Emmare nefsin bazı alışkanlıklarının kalıntıları yine bu nefiste vardır. 

Fakat bütün bu vasıflarla birlikte yine bu nefis hakkı hak, batılı batıl görür ve bilir ne var ki bu sıfatlarla huzursuzdur. Ne yapsın ki tamamen kendini bunlardan kurtarmaya gücü yetmiyor. 

Fakat şeriata karşı olan sevgisi fazla ve tarikata bağlılığı devamlıdır. 

Gündüzleri oruç tutmak, geceleri namaz kılmak ve sadaka vermek gibi salih amelleri vardır. Lakin bu nefse ucub ile gizli riya girer. 

Düşünceleri hatalıdır. Bu nefsin sahibi, insanların salih amellerini bilmesini ister. 

Amelleri insanlar için olmayıp, Allah için olsa da böyledir. İnsanlardan gizlese de amelleri için medholunmayı ister. 

Bu arzudan da ikrah edip, rahat bulmaz. 

Onu tamamen kalbinden söküp atabilse, endişesiz, muhlis olurdu.

Allahu Te'ala şöyle buyuruyor;

''Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu kötülüklere gömen de ziyan 

Muhbir-i sadık olan, Peygamber-i zişan sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz; ''… şimdi küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz'' buyurmuşlardır. 

Cenab-ı Peygamber, diğer bir hadis-i şeriflerinde; ''Gerçek mücahid nefs-i emaresiyle cihad eden kimsedir'' buyurmuşlardır.

İbni Ata demiştir ki; ''Nefsin cibilliyetinde su-i edeb vardır. Halbuki kul edebe mülazernet etmekle memurdur. Nefis, tabiatı icabı meydan-ı muhalefette, Allah ve Rasulünün emirlerine muhalefet etmekte burnunun dikine gider. Kul gücünün yettiği kadar kötü isteklerini reddetmeye çalışmalıdır; 

nefsinin dizginini bırakmamalıdır; aksi takdirde onun fesadında ortak olmuş olur.''

Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor;

''Onun için sen bizi zikretmekten yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselerden yüz çevir. ''

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: ''Ümmetim için en çok korktuğum, nefislerinin hevasına tabi olmaları ve tulu emel peşine düşmelericlir.''

Nefsi emmarenin Kibir, riya, gadab, haset, cimrilik, mal sevgisi hubb-ı riyaset gibi yedi mezmum sıfah vardır. 

Cehennemin de yedi kapısı vardır: 

''Cehennem, Leza, Hutame, Salr, Sekar, Cahım, Haviye Kim nefsini bu kötü sıfatlardan temizlerse Cehennemin bu yedi kapısı ona kapanır. 

Ve Cennete girer.''

Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

''Hak yolun yolcusu, nefs-i levvame makamında iken, şeytan onu yolundan çevirmek için gelir, ona yaptığı salih amellerini, iyi işlerini süslü gösterir; kalbine ucub getirir. İşte salik amel yolundan, ucub ile dolup, nefsini beğendikten sonra, şeytan ona suret-i Hakk'tan gelen 

''İlimden maksat amel etmektir. 

Sen salih amelleri yapabiliyorsun. , O halde ilim öğrenmene, alimlerle sohbet etmene, vaaz dinlemene ihtiyacın kalmamıştır. 

O sana vaazü nasihat eden alim, keşke kendi nefsine söz geçirip, öğüt alsa ve senin amelinin onda biri kadar amel yapsaydı, hakiki kurtuluşa ererdi'' der. 

Böylece ucub kendine yerleşince, kendini büyük, başkalarını küçük görüp, insanlara sui zan eder. Sonunda kötü huylu olur ki kimseden bir nasihat kabul etmez. 

Aklına göre ibadet edip, cahillik karanlıklarında helak olur. Sonra bu salike yine der ki; 

''Sana insanların hüsn-i zannı vardır. Amelleişlerini iyi yap ki, sana uysunlar, bununla kat kat sevapıara kavuş.'' 

Salik bu niyetle amelini güzelleştirirse illetli olur. Sonra bu lain, salike der ki: 

''Sen ibadeti gizli yap. 

Çünkü Allah'u Te'ala gizli yapılan ameli kabul edip, seni sever. 

İnsanlar da ihlasını öğrenip seni severler.'' 

İşte salik bu söze uyar ve insanların kendisini sevrneleri arzusuyla, amelini gizlerse riyaya düşer de haberi olmaz. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *