Efendimize Övgüler...
Ya Muhammed canım arzular seni...
Bir mübarek sefer olsa da gitsem
Kabe yollarında kumlara batsam
Hub cemalin bir kez düşde seyretsem
Ya Muhammed canım arzular seni
Zerrece kalmadı gönlümde hile
Sıdk ile girmişem ben bu hak yola
Ebu Bekir, Ömer, Osman da bile
Ya Muhammed cânım arzular seni
Ali ile Hasan Hüseyin anda
Sevgisi gönülde mahabbet canda
Yarın mahşer günü olur divanda
Ya Muhammed cânım arzular seni
Arafat dağıdır bizim dağımız
Anda kabul olur bütün duamız
Medine'de yatar Peygamberimiz
Ya Muhammed cânım arzular seni
Yunus medh eyledi seni dillerde
Dillerde dillerde hem gönüllerde
Ağlayı ağlayı gurbet illerde
Ya Muhammed cânım arzular seni
***
Necid Çöllerinden Medine'ye:
Ya Nebi, şu halime bak!
Nasıl ki bağrı yanar, gün kızınca, sahranın;
Benim de ruhumu yaktıkça yaktı hicranın!
Harim-i pakine can atmak istedim durdum;
Gerildi karşıma yıllarca ailem, yurdum.
''Tahammül et!" dediler...
Hangi bir zamana kadar?
Ne bitmez olsa tahammül, onun da bir sonu var!
Gözümde tüttü bu andıkça yandığım toprak;
Önümde durmadı artık, ne hanüman, ne ocak...
Yıkıldı hepsi...Ben aştım diyar-ı Sudan'ı,
Üç ay "Tihame!" deyip çiğnedim beyabanı.
Kemiklerim bile yanmıştı belki sahrada;
Yetişmeseydin eğer, ya Muhammed, imdada;
Eserdi kumda yüzerken serin serin nefesin;
Akar sular gibi çağlardı her tarafta sesin!
İradem olduğu gündür senin iradene ram,
Bir an için bana yollarda durmak oldu haram.
Bütün heyakil-i hilkatle hasbıhal ettim;
Leyale derdimi döktüm, cibali söylettim!
Yanıp tutuşmadan aylarca yummadım gözümü...
Nücuma sor ki bu kirpikler uyku görmüş mü?
Azab-ı hecrine katlandım elli üç senedir...
Sonunda alnıma çarpan bu zalim örtü nedir?
Beş altı sineyi hicran içinde inleterek,
Çıkan yüreklere hüsran mı, merhamet mi gerek?
Demir nikaabını kaldır mezar-ı pakinden;
Bu hasta ruhumu artık ayırma hakinden!
Nedir o meş'ale? Nurun mu? Ya Resulallah!...
Mehmet Akif ERSOY
***
Nat'ı Şerif:
Cihanı tuttu isyanım naçarım ya Resulellah!
Kapunda bir geda-yi günhakarım ya Resulellah!
Serapa geçti ömr-i hejdelik hırs ü hata ile
Olam der hak-i payin yoğ u varım ya Resulellah!
İnayet et lütuf kapundayım bed bir gedayım ey,
Benümçün kıl kerem perverdigarım ya Resulellah!
Sen ol tabib-i mihriban ben muhtac-ı devayım
Civan-ı şeydayım gayet bimarım ya Resulellah!
Şefaat ey Resul-i Hüda mail-i masivayım
Yok etti nar-ı isyan tarumarım ya Resulellah!
Revadır elbet ol Tihinde cürmün kavrulup yanmak
Beni bikarar etti intizârım ya Resulellah!
Sen ol Resul ki halk eyledi alemi Senin içün Şah
Bizi kıldı zatına hem de ümmet ya Resulellah!
Feday-ı cânım uğrunda fakat cürm ile mülevves
Peşiman u perişanım ki rahmet ya Resulellah!
Nasib etmedi ol Padişah nur-i ruyini görem
Sana ümmet bulunmaktır saadet ya Resulellah!
Günahkaran ü isyankarlar çoktur şu alemde
Fakat aldırmıyor ecrama hayret ya Resulellah!
Dü alemde Nizam-ı günhakarın ümmidi Sensin
Şefaat ya Habibellah şefaat ya Resulellah!
Nizamettin Saltan.
***
Ruhum Sana Aşık:
Ruhum sana aşık, sana hayrandır Efendim,
Bir ben değil , alem sana kurbandır Efendim.
Ecram ü felek, Levh u kalem, mest-i nigahım,
Didarına aşık Ulu Yezdan'dır Efendim.
Mahşerde nebiler bile senden medet ister,
Rahmet, diyen alemlere, Rahman'dır Efendim.
Ta Arşa çıkar her gece aşıkların ahı,
Medheyleyen ahlakını Kur'an'dır Efendim.
Aşkınla buhurdan gibi tütmekte bu kalbim,
Sensiz bana cennet bile hicrandır Efendim.
Doğ kalbime bir lahzacık ey Nur-i dilara
Nurun ki gönül derdime dermandır Efendim.
Ulvi de senin bağrı yanık aşık-ı zarın
Feryadı bütün ateş-i suzandır Efendim.
Kıtmiriniz ey Şah-ı resul, kovma kapından,
Asilere lutfun yüce fermandır Efendim.
Ali Ulvi Kurucu.
