Osmanlı'nın ilk siyahi Pilotu Ahmet Ali Çelikten...
Osmanlı, Dünya'da ilkleri barındıran bir imparatorluktu.
İşte bu ilklerden birisi de Osmanlı'da bir çok başarıya adını yazdıran Nijerya asıllı Dünya'nın ilk siyahi pilotu Ahmet Ali Çelikten'dir.
Kısaca Ahmet Ali Çelikten'nin hayatına bakacak olursak;
Ahmet Ali Bey 19. yüzyılda Afrika'da Bornu emirliğinden alınıp köle tacirleri tarafından İstanbul'a getirilerek satılan bir kadının torunu.
Bornu, bugün Nijerya'da bulunan Çad Gölü'nün güneybatısında esircilerin çok köle devşirdiği bölgelerden biriydi.
İstanbul'a getirilen bu büyük anneyi, İstanbul mektupçusu odalık olarak, satın almış.
Bu kadının adını bilmesek de, kızının adı;
Zenciye Emine. Zenciye Emine Hanım'ın eşi Ali Bey'den üç çocuğu oldu.
Bunlardan en büyüğü, 1883 doğumlu Ahmet Ali Bey "Arap Ahmet" olarak tanındı.
1904'te Haddehane Mektebi'ne girdi, dört yıl sonra mülazım-ı evvel, yani; üsteğmen oldu.
Okula girerken amacı denizci olmaktı.
Ama ilk uçakların semalarda görünmesi ile Alman, Fransız ve İngiliz ordularının pilot yetiştirmeye başlaması ile birlikte Osmanlı Devleti de;
13 Ekim 1910'da Harbiye Nazırlığı'nın Fen Kıtaları ve Müstahkem Mevkiler Umumi Müfettişliği'ne gönderdiği bir yazı ile pilot yetiştirilmesi emrini vererek askeri havacılığın kuruluşu için çalışmalara başladı.
1912'de kurulan Tayyare Komisyonu'nun çabalarıyla İstanbul Ayastefanos ''Yeşilköy'' yakınlarında bir uçuş alanı ve iki hangar yapıldı,
bir tayyare mektebi açıldı.
25 Haziran 1914'te bu okulun yanında bir de Deniz Tayyare ''Bahri Tayyare'' Mektebi kuruldu.
Ahmet Ali Bey de aynı gün buraya atanan ilk deniz subaylarından biri oldu.
Ahmet Ali'nin küçük erkek kardeşi Ali, Çanakkale savaşlarında şehit oldu.
O ise, Ayastefanos'ta uçuş eğitimini sürdürdü ve tayyarecilik konusundaki sınavlarını başarıyla tamamlayarak Kasım 1916'da dünyanın ilk siyah pilotu oldu.
18 Aralık 1917'de yüzbaşı rütbesiyle Berlin'e gönderilerek eğitim uçuşlarını tamamladı.
1.Dünya Savaşı'ndan kalan Haliç'teki bazı uçakları Anadolu'ya kaçırma planına yardım etti.
İstanbul Boğazı çıkışından itibaren Batı Karadeniz'deki düşman gemilerini takip etmek, raporlamak, deniz harekatını korumak görevini üstlendi.
Çocukları ise, bugün hala İzmir'de yaşamaya devam ediyor.
11 Kasım 1916'da bir hava müfettişi, başkumandanlığa bir yazı yazarak;
''Bahri tayyareci çarkçı mülazım-ı evvel Ahmet Ali Efendi'nin, tayyarecilik konusundaki sınavlarını başarıyla tamamladığını, künyesinin tayyareci olarak düzeltilmesi'' gerektiğini bildirdi.
Ahmet Ali Efendi, gerçi Kara Tayyare İstasyonu'ndaki sınavlarını vermişti ama ''bahri tayyareci'' olmak için bir deniz tayyaresiyle uçmuş olması gerekiyordu. Ahmet Ali 14 Şubat 1917'de yüzbaşı oldu.
18 Aralık 1917'de Berlin'e gönderilerek eğitim uçuşlarını tamamladı ve Temmuz 1918'de geri döndü. İzmir Bahri Tayyare Bölüğü'ne atandığında artık Türkler açısından 1.Dünya Savaşı'nın bitmesine birkaç ay kalmıştı.
1920'de geçici olarak merkeze atandı.
Yunan savaş gemilerinin Akdeniz ve Karadeniz'de karakollar kurduğu, geçen gemileri kontrol ettiği ve bazılarına da el koyduğu dönemdi.
1.Dünya Savaşı'ndan kalan Haliç'teki bazı uçakları Anadolu'ya kaçırma planı gündeme geldi.
Anadolu'daki direnişe destek için Konya Tayyare İstasyonu'nda çalışmalar sürüyordu.
Ahmet Ali de gönüllü olarak Konya'daki bu istasyonda görev yaptı.
Bir süre sonra, direniş hareketini destekleyerek Konya'ya gittiği için maaşı kesildi. Hakkında kanuni işlem uygulanması için yazışmalar yapıldı.
Bu arada kaçırılan 5 uçaktan 3'ü Amasra Deniz Tayyare İstasyonu'na gönderilmişti.
Pilotlara ihtiyaç vardı.
1922'de Amasra'ya gönderilen pilotlar arasında Ahmet Ali de bulunuyordu.
Görevleri, İstanbul Boğazı çıkışından itibaren Batı Karadeniz'deki düşman gemilerini takip etmek, raporlamak, deniz harekatını korumaktı.
Savaş sona erdiğinde, Konya'dan yürütülen havacılık faaliyetlerini ve bütün malzemeleri tek elde toplama kararı alındı ve İzmir Güzelyalı'da bir tayyare bölüğü kuruldu.
Bu bölüğe 1924'te Ahmet Ali de atandı.
Görevini İzmir'de sürdürmeye devam etti.
1928'de Hava Müsteşarlığı'na atandı.
1949'da emekli olan, 1969'da ölen Ahmet Ali Bey, zaten dünya havacılık tarihinde özel bir yere sahip olmuş oldu.
Kendisne Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum..
