Kul Hakkı ve Kur'an-ı Kerim...
''Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için, onları hakimlere rüşvet olarak vermeyin.'' (Bakara;188)
Hak kavramının İslam dininde çok özel bir yeri vardır.
Hak kelimesi sözlükte; ''gerçek, sabit ve doğru olmak; bir şeyi gerçekleştirmek; bir şeye yakinen muttali olmak'' gibi anlamlara gelmektedir.
Terim olarak; ''gerçeğe mutabık olan hüküm'' olarak tarif edilmiştir.
Batıl kelimesinin zıddı olarak kullanılan hak kelimesinin çoğulu ise; ''hukuk'tur.''
Her insanın üzerinde birçok hak ve sorumluluk bulunmaktadır.
İnsan üzerindeki bu haklar; Allah'ın hakları ve yaratılmışların hakları diye iki kısımda özetlenebilir.
Allah'ın üzerimizdeki hakları; ''O'nun varlığına ve birliğine inanmak, hiçbir şeyi ortak koşmadan O'na ibadet edip emirlerini tutmak ve yasaklarından sakınmaktır.''
Kul hakkı; hayatta daha çok insanların canları, bedenleri, ırz ve namusları, manevi şahsiyetleri, makam ve mevkileri, dini inanç ve yaşayışları gibi konulardaki kişilik haklarıyla, mallarına ve aile fertlerine ilişkin haklardan oluşmaktadır.
Kur'an'da hukukullah tabiri geçmemekle birlikte birçok ayette hak, adalet, kıst ve zulüm gibi kavramlar kul, haklarıyla ilgili olarak kullanılmıştır.
Kul haklarını iki kısımda değerlendirmek mümkündür.
Birincisi; insanların sahip olduğu maddi ve manevi haklara tecavüz etmek, zarar vermektir.
İkincisi ise; dini, ahlaki ve hukuki hükümlerin onlara verilmesini gerekli kıldığı şeyleri vermemektir.
Hırsızlık, ölçü ve tartıda hile yapmak, emanete hıyanet, kumar, tefecilik vb. gayri meşru yollarla, insanların birbirlerinin mallarını yemeleri, birbirinin canlarına kıymaları gibi günahlar, maddî manadaki kul haklarına örnektir.
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
''Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için, onları hakimlere rüşvet olarak vermeyin.''(Bakara;188)
''Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, batıl haksız ve haram yollar ile aranızda alıp vererek yemeyin.
Ve kendinizi öldürmeyin.
Şüphesiz Allah, sizi esirgeyecektir.''(Nisa;29)
İftira, alay, arkadan çekiştirme, kötü lakap takma, su-i zan, kusur arama, gıybet gibi günahlar da insanların manevi şahsiyetlerine zarar veren, kul hakkıyla ilgili günahlara örnektir.
Bu tür kul hakkı ihlallerini önlemek için ise Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
''Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakınınız.
Çünkü zannın bir kısmı günahtır.
Birbirinizin kusurunu araştırmayın.
Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin aleyhinde konuşmasın.
Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz.
O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyendir.'' (Hücrat;12)
''Sorumluluk, ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere aittir. İşte böylelerine acı bir azap vardır.'' (Şura;42)
''Zalimlerin varacağı yer ne kötüdür!'' (Ali-İmran;151)
''Biliniz ki, Allah'ın laneti zalimlerin üzerinedir.'' (Ali-İmran;192)
Hz. Peygamber (S.A.V) kul haklarının ihlali niteliğindeki tutum ve davranışların yanlışlığını, kötülüğünü, dünya ve ahirette doğuracağı zararları birçok hadiste anlatmış ve insanları bu türlü kul hakkı ihlallerinden sakındırmıştır.
Nitekim Hz. Peygamber (SAV) insanların birbirlerine şefkat ve merhametle davranmaları gerektiğini şöyle ifade etmektedir:
''İnsanlara merhamet etmeyene, Allah ta merhamet etmez.''
Hz. Peygamber (SAV), olgun mümini ise, şöyle tarif etmektedir:
''Hiç kimse kendisi için beğenip istediğini, din kardeşi, komşusu için de istemedikçe; komşusu onun kötülüğünden emin olmadıkça, olgun mümin olamaz.''
''Müslüman, elinden ve dilinden başka Müslümanların zarar görmediği kimsedir.''
''Müslüman Müslüman'ın kardeşidir; ona yalan söylemez, ihanet etmez, kötülük yapmaz, onu aşağılamaz, kötülük edebilecek birinin eline bırakmaz.''
''Müslümanların kanları, malları, namusları ve şerefleri, kendi aralarında kutsal Mekke kadar, hac ayları ve günleri kadar saygındır, dokunulmazdır.''
Netice olarak diyebiliriz ki, Allah haklarına riayet etmekle emrolunduğumuz gibi;
kul haklarına da dikkat etmek zorundayız. İnsanları huzursuz edecek fitne ve fesattan, kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkalarına yapmaktan son derece sakınmalıyız. Bütün insanların malını, kanını, namus ve şerefini, kendimizinki kadar kutsal saymalıyız. İnsanlara hakaret etmekten, maddi ve manevî haklarını zedelemekten, yalan ve iftiralarla, insanların şahsiyetleri ile oynamaktan her zaman uzak durmalıyız.
