28 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Alaeddin Keykubad...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Anadolu Selçuklu Devleti'nin en büyük hükümdarlarından biri olan Birinci Alaeddin Keykubad, saltanatı müddetince mü'min tebaaya karşı kılı kırk yarar bir adalet ve merhametle muamele eden müşfik tabiatlı bir hükümdar olduğu gibi; 

İslam'ı içten yıkmak isteyen bölücü fırkalara ve dıştan saldırmaya kalkışan küffar ordularına karşı da, aynı derecede azim ve sertlik gösteren azamet ve dirayet sahibi bir kumandandı.

Nitekim Moğol Hanı Ögeday'ın elçisi Tacir Emir Şemseddin, onun bu iki muhteşem yönüne işaret ederek şöyle diyordu;

''O bütün alemin gıpta ettiği bir sultandır ki, dini ve re'yi sağlam, adaleti geniş, aklı kamil, devleti mamur, serveti ziyade, ahalisi hoşnuddur. 

Memleketindeki zalimler ve yol kesiciler, onun siyaseti ve kahrı nedeniyle kendini gizler. 

Adalet terazisinde kuvvetli ile zayıf arasında fark yoktur. 

Devletini idare ederken dirayetli, düşmanını avlarken uyanıktır!" 

(Müsameretü'l-Ahbar ve Müsayeretü'l-Ahyar)

Alaeddin Keykubad, Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretleri'nin babası olan Sultanü'l-Ulema Hazretleri'nin nasihat ve tavsiyelerine uymuş ve onun;

"Allah Allah deyip cenk et ve cihadda bulun! 

Adalet ve ihsan kalesini yükselt, hayır ve dua askerlerini de elde et! 

Bil ki bunlar senin için binlerce kaleden daha mühimdir!" şeklindeki öğüdünü kendisine şiar edinerek, küffar karşısında daima galip, devlet yönetiminde dâimâ âdil olmuştur.

Asrın tarihçisi İbn-i Bibi, onu bir şiirinde şöyle vasfetmiştir:

"Ey Şehinşah-ı a'zam, uluğ Keykubad!

Dil senin vasfını zikre kadir değildir

Herkesin ümidi de, korkusu da sendedir.

Her an, binlerce aded teşekkür senindir,

Cihana yön veren senin adaletindir.

Sen cihanın seçkini, Selçuklu'nun iftiharısın,

Öyle bir şahsın ki sen Allah'ın arslanısın!.." 

(el-Evamirü'l-'Alaiyye fi'l-Umuru'l-Alaiyye)

Allah'ın arslanı olan bu cihangir sultan, İslam'a kasteden çakal sürülerini her defasında dağıtmış; "İ'la-yı Kelimetullah" uğrunda sayısız gazalar yapmış, küffarın küfrüyle kararan pek çok beldeyi İslam'ın nuru ve adaletiyle aydınlatmıştır. 

***

Orhan Gazi: 

Osmanlı Devleti'nin ikinci hükümdarı olan Orhan Gazi, babası Osman Gazi'nin açtığı "İ'la-yı Kelimetullah" uğrunda küffarla mücadele yolundan yürümüş ve Osmanoğulları Beyliği'ni kısa sürede beylikten Hanlığa dönüştürmüştür.

Orhan Gazi'nin büyük kardeşi Alaeddin Paşa zaman zaman kardeşini ziyarete gelir; sultana hem nasihat eder, hem de kendisini düşmanın ahvalinden haberdar ederdi. 

Bir gün yine yanına uğradığı bir sırada;

"Elhamdül'llahi Te'ala, kılıncının darbesinden küffar-ı haksar ''yere batasıca kafirler'' ölüp, heybet ve azametinden alem başlarına dar ve cemiyetleri tarumar olup; etrafımızda olan hükümdarların ekserisi hak edip de padişah olmamış iken hutbe ve sikkeleri ola, senin olmamak insafa yaraşır iş değildir!" demişti. 

(Tarih-i Saf)

Çünkü Orhan Gazi, küffarı azametiyle dize getiren yiğit bir hükümdar olmasına rağmen, kendisini hükümdarlığın debdebe ve ihtişam dolu yaşantısından da uzak tutan son derece sade ve mütevazi bir padişahtı.

Alaeddin Paşa bu sözleriyle Han kardeşi Sultan Orhan'ın, küffara dünyayı dar getiren büyük bir cihangir olduğuna işaret ederken; 

Osmanlı Devleti'nin de Hakk'ın lütfu ve desteği sayesinde, daha ilk devirlerinde iken bile büyük bir güç ve azamete sahip olduğunu ifade ediyordu.

Orhan Gazi Han vefatı yaklaşınca, yerine geçecek olan oğlu Murad Hüdavendigar'a şöyle vasiyette bulunmuştu:

"Oğul!.. Saltanatının ihtişamına mağrur olma... Unutma ki dünya, Süleyman Aleyhisselam'a dahi kalmamıştır; onun bile tahtı akıbet-viran olmuştur. Dünya saltanatı zaten hep fanidir. 

Şunu da unutmayasın ki; dünya saltanatı geçicidir, lakin büyük bir fırsattır. 

Allah yolunda hizmet ve Peygamber Aleyhissalatü Vesselam Efendimiz'in şefaatine mazhariyyet için, bu fırsatı iyi değerlendiresin! 

Dünyaya ahiret ölçüsüyle baktığında, ebedi saadeti feda etmeye değmediğini göreceksin!..

Ey Oğul!.. Rumeli hıristiyanları rahat durmayacaktır! Öyleyse sen o canibe doğru yürü!.. 

Kostantiniyye'yi ya fethet, yahud fethe hazırla! Anadolu'da gaile çıkmaz ise, Rumeli işini çok rahat halledersin...

Cennet-mekan babam gazi Osman Han, Söğüt ve Domaniç'ten ibaret bulunan bir avuç toprağı, iş bu siyaset ile az zamanda kudretli bir beylik kıldı; 

biz ise, bi-izni'llah, beyliği hanlığa ikmal eyledik. 

Sen daha da öteye götürmelisin!..

Osmanlı'ya iki kıt'a üzerinde hükmetmek yetmez!.. Zira i'la-yı Kelimetullah davası, iki kıt'aya sığmayacak kadar ulu bir davadır! 

Selçuklu'nun varisi biz olduğumuz gibi, Roma'nın varisi de biziz!..

Oğul!.. 

Kur'an-ı Kerim'in hükmünden ayrılma! Adaletle hükmet!.. 

Gazileri gözet... Dine hizmet edenlere hizmet etmeyi kendin için şeref bil!.. Zalimleri cezalandırmakta sakın ola tereddüt göstermeyesin! 

Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. 

Sonunda hüküm isabetli dahi olsa, geciken adalet de bir bakıma zulümdür!

Oğul!.. Biz yolun sonuna geldik, sen daha başındasın! Cenab-ı Mevla saltanatını mübarek kılsın!.." (Tacü't-Tevarih)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *