Peygamberlerin Sıfatları...
Peygamberler, Allah ile insanlar arasında elçi olarak görevlendirilen Allah'ın emirlerini bildiren doğru yolu gösteren Allah elçileridir.
Peygamberler insanlara yol gösterici olarak gönderilmiştir.
Peygamberler, hertürlü ahlak güzelliğine sahip örnek insanlardır.
Peygamberlerde bulunması gereken bazı özellikler:
1-Sıdk; Doğruluk demektir.
Peygamberler son derece doğru insanlardır.
Asla yalan söylemezler.
Oldu dedikleri olmuştur, olacak dedikleri zamanı gelince mutlaka olacaktır.
2-Emanet; Güvenilir olmak demektir. Peygamberler her hususta güvenilir kimselerdir, emanete asla hıyanet etmezler.
3-Fetanet; Akıllı ve uyanık olmak demektir. Peygamberler akıllı, uyanık ve yüksek zeka sahibidirler.
4-İsmet; Günah işlememek demektir.
Peygamberler gizli ve açık hiçbir şekilde günah işlemezler.
5-Tebliğ; Bildirmek demektir.
Peygamberler Allah'tan aldıkları dini hükümleri olduğu gibi hiçbir değişiklik olmadan insanlara bildirmişlerdir.
6-Adalet; Peygamberler hiç zulm ve haksızlık yapmazlar.
Kimsenin hatırı için adaletden ayrılmazlar.
7-Emnül-azl; Peygamberlikten atılmazlar.
Dünyada ve ahiretde hep Peygamberdirler...
***
Sefer Namazı ve Kılınışı:
Seferi, Kişinin herhangi bir nedenle ikamet ettiği yerden kalkıp başka bir yere gitmesi veya gitmek için yola çıkmış kişiye de seferi veya müsafir denilir.
Yolculuk durumu, genel olarak meşakkat ve sıkıntı içerdiğinden bu durumdaki kişi için bazı kolaylıklar getirilmiştir.
Bunlar yolcuya tanınan ruhsatlardır.
Bunların başında ramazan ayında yolculuk yapan kişi için tanınan, orucu yolculuk anında tutmayıp sonraya bırakma ruhsatıdır.
Ayrıca yolcu olan kişinin, dört rekatlı farz namazlarını ikişer rekat olarak kılmasına da izin verilmiştir.
"Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman, eğer kafirlerin size kötülük etmesinden ''fitne'' korkarsanız, namazları kısaltmanızda bir sakınca yoktur" (en-Nisa; 4-101)
Seferi namaz nasıl kılınır:
Seferi olduğunuz durumlarda 4 rekatlık farz namazlar, 2 rekat kılınır. Sünnetlerin tamamı kılınır, müsait olunmazsa sünnetler terk edilebilir.
Seferi iken misafir olan imama, mukim olan ''misafir olmayan'' kişi uyduğunda, 4 rekatlı namazlarda imam 2 rekatı kıldırdıktan sonra sağına soluna selam verir. "Ben misafirim, mukim olanlar namazını tamamlasın" der.
Mukim olanlar, imam ikinci selamı verince;
"Allah-ü Ekber" diyerek kalkar, aynen imamın arkasındaymış gibi kıyamda, kıraat etmeden ''okumadan'', Fatiha suresi okuyacak kadar bekler. Rüku ve secdelerini yapar.
İkinci rekata kalkar, yine Fatiha suresi okuyacak kadar bekleyip rüku ve secdelerini yapar.
Ettahiyyatü, Salli, Barik ve Rabbena dularını okur, selam vererek namazı bitirir. (Namaz Hocası)
Yolcunun dört rekatlı farz namazları kısaltması mecburi midir, yoksa kısaltma konusu tamamen yolcunun tercihine mi kalmıştır:
Hanefiler; namazların kısaltılması hükmünün Allah'tan bir bağış olduğu yönündeki rivayeti esas aldıkları için, kısaltmanın bir ruhsat değil bir azîmet hükmü olduğunu ileri sürerek bu konuda yolcuya tercih hakkı tanımamış ve kısaltmanın vacip olduğunu söylemişlerdir.
Onlara göre yolcunun bilerek dört rekatlı namazı ikiye indirmeyip dört olarak kılması mekruhtur.
Bununla birlikte kişi, iki rek'at kılıp teşehhütte bulunduktan sonra iki rekat daha kılacak olsa farzı eda etmiş, son iki rek'at da nafile olmuş olur.
Ancak selamı tehir etmiş olmasından ötürü kötü bir iş yapmış sayılır.
Seferi olan kişi, şayet birinci teşehhüdü terketmiş veya ilk iki rekatta kıraatte bulunmamış ise, farzı eda etmiş olmaz.
Bu görüşün bir devamı olarak, seferde iken kazâya kalan dört rek`atlık namazların normal duruma dönüldüğünde yine ikişer rekat olarak kılınması gerektiği söylenmiştir.
Hanefiler'in bu konuda, Hz. Ömer'den nakledilen seferde namazların kısaltılması hükmünün bir hediye olduğu şeklindeki ifadenin dışında, Hz. Aişe ve İbn. Abbas'ın şu sözlerini de delil almışlardır:
Hz. Aişe; "Namaz ikişer rekat olarak farz kılındı; sonra hazarda ziyade olundu, seferde ise olduğu gibi bırakıldı" demiş, İbn. Abbas da; "Allah Te'ala namazı Peygamberimiz'in dili ile hazarda dört rek'at, seferde iki rekat olarak farz kılmıştır" demiştir (Buhari).
Malikiler'e göre; seferde namazı kısaltarak kılmak müekked sünnettir.
Şafii ve Hanbeliler'e göre ise; yolculukta namazları kısaltarak kılmak bir ruhsat olup, kullanıp kullanmamak kişinin tercihine bırakılmıştır.
Seferi kimse bir beldede on beş gün ve daha fazla kalmaya niyet edince mukim olur ve artık namazlarını tam kılar.
Eğer on beş günden az kalmaya niyet ederse seferîliği devam eder.
Şafii ve Malikiler'e göre ise, yolcu bir yerde dört gün kalmaya niyet ederse namazlarını tam kılar. Hanbeliler'e göre dört günden fazla veya yirmi vakitten fazla kalmaya niyet ederse namazlarını tam kılar.
Yolcu, vakit içinde mukime uyduğunda dört rek'atlı bir farz namazı mukim gibi tam olarak kılar.
Asli vatana dönmekle de yolculuk hali sona erer.
