Vaadinde durmak, dürüst ve güvenilir olmak....
Vaadinde durmak; verilen sözde durmak ve onu yerine getirmektir.
Dinimiz islam, kişilere vaadinde durmayı emreder. Kişinin karekterini tamamlayan hususlardan biri de vaadinde durmasıdır.
Kur'an-ı Kerim'in birçok ayetinde vaad ve ahitlerin yerine getirilmesi, Müslümanlara emir olarak bildirilmiştir.
Bunun için her mü'minin, gerek Allah'a verdiği sözleri yerine getirmekte ve gerekse diğer mü'minlerle ve hatta mü'min olmayanlarla yapmış olduğu sözleşmelerinde, anlaşmalarında dürüst davranması, onun dini ve ahlaki kişiliği açısından gereklidir.
Kur'an-ı Kerim'de Hz. İsmail (a.s.) bu vasfıyla tanıtılır.
''Kitapta İsmail'i de an. Muhakkak ki o, vaadinde sadıktı ve Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdi.'' (Meryem;19-24)
Bir kısım alimlerimiz, vaadini yerine getirmemeyi şu mealde ayette zikredilen duruma benzetmiştir; ''Yapamayacağınız şeyi söylemeniz Allah katında pek büyük bir gazap sebebidir.'' (Saf;61-3)
Kur'an-ı Kerim'de ahitlerin yerine getirilmesiyle ilgili birçok ayet vardır:
''Ahdi de yerine getirin. Muhakkak ki ahidden dolayı mesuliyet vardır.'' (İsra;17-34)
Bazı alimler, kişinin vaadini, kendisi üzerine bir şehadeti olarak değerlendirmiştir.
Vaadin yerine getirilmesini bütün ulema dini bir emir olarak değerlendirmiş, fakat farz olmadığını söylemiştir.
Ancak, şunu da belirtelim ki, bazı alimlere göre, mevzu üzerine varid olan ayet ve hadislerin delaleti, onun vacib olmasınadır.
Şu halde vaadi yerine getirmenin vacib olduğunu söyleyen de olmuştur.
Bazı Maliki alimler; ''Vaad bir sebebe bağlı ise,
o vaade uymak vaciptir, değilse değildir'' demiştir. Vaadinde durmak, kişinin, doğru, dürüst ve güvenilir bir kişi olduğunu gösterir.
Vadinde durmanın karşıtı, vadini bozmak, sözünde durmamaktır.
Dinimiz vaadini bozup sözünde durmayanı münafığa benzetmektedir.
Bu özelliğin münafıkların temel özellikleri arasında yer aldığını ifade etmektedir.
''Onlar ki, söz verip antlaştıktan sonra Allah'a verdikleri sözü bozarlar.
Allah'ın birleştirmesini emrettiği şeyi iman ve akrabalık bağlarını keserler ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar.
İşte zarara uğrayanlar onlardır.'' (Bakara;2-7)
Hadis-i şerifte de sözünü tutmamak, münafıklık alametlerinden biri olarak zikredilmiştir.
İbnu Amr İbni'l-As anlatıyor:
Rasulullah (s.a.v.) buyurdular ki;
''Dört haslet vardır; kimde bu hasletler bulunursa o kimse halis münafıktır.
Kimde de bunlardan biri bulunursa, onu bırakıncaya kadar kendinde nifaktan bir haslet var demektir; ''Emanet edilince hıyanet eder, konuşunca yalan söyler, söz verince sözünde durmaz, husumet edince haddi aşar.'' (Buhari)
Bir şair diyor ki;
''Bir şeye Evet dediğin, yani söz verdiğin zaman onu tut, yerine getir. Çünkü o verilen söz, özgür ve kişilik sahibi bir insan üzerine borçtur.
Yok, eğer vadini yerine getiremeyeceksen ''evet'' yerine ''hayır'' yani, yapamam de ki, rahat edesin. Böylece de insanlar sana yalancı demesin.''
Günlük hayatın her alanında olduğu gibi ticarette de vaadinde durmak çok önemli bir özelliktir.
Vaadinde durmayan ticaret ve iş adamı vaya siyasetçi bu tutumuyla hem Müslüman olarak kendisine yakışmayan, Allah ve Rasulünün istemediği, yasakladığı bir davranış sergilemiş olur ve toplum içinde güvenilmeyen bir kişi haline gelmiş olur.
Bu duruma düştüğünde ise, artık iş ve kar kaybına uğramaya ve sonunda zarar ve hatta iflas etmeye mahkum olur.
İslam'ın emir ve yasakları ile İslam ahlakı kurallarının her birinin sayılamayacak derecede yararları olduğu gibi vadinde durmanın da sayısız yararları vardır. Müslüman iş ve siyaset adamları kendileri bu kuralları noksansız uyguladıkları gibi, kendilerinden sonraki nesillere de söz ve uygulamalı eğitimlerle taşımalıdırlar.
