13 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Hoyrat...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Hoyrat, halk edebiyatında maninin bir türüdür. 

''Kesik Mani, Cinaslı mani'' adlarıyla geleneksel halk edebiyatımızda yer almaktadır. 

Bu tür manilere, Azerbaycan Türkleri; 

''Bayati'',  

Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Irak Türkleri; ''Hoyrat'' demektedir.

''Fakir, garip, başıboş'' anlamlarına gelen ''Hoyrat'' kelimesinden; 

Kerkük'ün bir semti olan ''Korya'' kelimesinden, veya kaba saba, kötü, kibirli anlamlarına gelen ''hoyrat'' kelimesinden geldiği hakkında görüşler bulunmaktadır. 

Hoyratlar dinleyenlerde ezgisi ve sözüyle yiğitlik ve mertlik havası uyandırır. 

En yaygın olduğu yerler, Irak'ın Kerkük ve Erbil şehirleri ile Türkiye'nin Doğu ve Güney Doğu illeridir. Ağırlı olarak, Urfa, Diyarbakır, Elazığ, Erzurum ve Kars yörelerinde görülür.

Hoyrat, yedi heceli dizelerden oluşur. 

İlk dize, kesiktir ve kafiye sözünü belirler. 

Çoğunlukla dört mısralı olmakla beraber, bazen mısra sayısı daha fazla olabilir. 

Hoyratın en önemli özelliklerinden biri. 

Uyağın cinaslı olmasıdır. 

Az da olsa cinassız hoyratlara rastlamak mümkündür. 

Türkçenin eş sesli fakat anlamca farklı kelimelerinden yararlanılarak yapılan cinas, dinleyenleri şaşırtır, şiire güzellik, anlam zenginliği katarken, dikkatleri üzerinde toplar.

Örnekler:

Cinassız bir hoyrata şu örneği gösterebiliriz:

''Al tespihi zikreyle,

 Her ni'mete şükreyle

 Yük ağır menzil uzak

 Gel bu yola fikreyle.''

Cinaslı hoyrata da şu örnekleri verebiliriz:

''O yan kara

Bu yan ak oyan kara

Türkmen'e hor bakanın

Gözlerin oy Ankara.

Kazan kara

Kap kara kazan kara

Kerkük'e el sürenin

Mezarın kaz Ankara.

Gül en az

Bülbül eyler güle naz

İndim o dost bahçesine

Ağlayan çok gülen az''

***

Kendine has müziği ile söylenen hoyratlar, dinleyenleri etkileyicidir. 

Hoyratlarda, aşk, gurbet, kahramanlık, güncel olaylar işlenebilmektedir. 

Bu gelenek, Irak Türklerinde canlı bir şekilde yaşamaktadır. 

Cinaslı kafiyeler hoyratların vazgeçilmez özelliğidir.     ''Kebap yandı köz ister

 Sürme yandı göz ister,

 Köz köze, gözüm göze

 Ustan durup söz ister''

şeklinde bir hoyrat çağırır. 

Bunun üzerine karşısındaki çağırıcı da hemen şu hoyratla karşılık verir:

''Kebap yandı közün çek

Sürme yandı gözün çek.

Köz göze, gözüm göze,

Ustan geldi, özün çek.''

Türkiye'de bütün canlılığı ile mani ve hoyrat geleneğini yaşatan illerden biri Şanlıurfa'dır. 

Burada erkeklerin dik ve tiz sesleriyle okuma şekline "Hoyrat" adı verilirken, kadınların daha pes sesle okuduklarına ise, "Meani" denir. 

''Urfalıyam ben özüm

Kulak ver dinle sözüm

Urfa biz siye kurban

Evvel başta ben özüm, ''

Örneğinde görüldüğü gibi, Şanlıurfa'da, Hoyrat ve maniler belirli sevgi, ayrılık, yoksulluk, veya belli bir olay üzerine bu konuda yeteneği olanlar tarafından yazılı veya o an doğaçlama olarak söylenir. Hoyratlar, dilden dile aktarılarak, yüzyıllar ötesinden günümüze kadar gelir. 

Bunların yazarı veya irticalen söyleyenleri belli değildir. 

Halkın ortak malıdır. Anonimdir. 

Ama, günümüzün sanatçıları da güncel hoyratlar söylemektedir. 

Şanlıurfa Mani ve Hoyratları üzerine araştırmalar yapan Abuzer Akbıyık'ın bir hoyratı şöyledir:

''Dağlar beni

Ayırdı dağlar beni

Ayrılık ne zor imiş

Yandırır dağlar beni''

Elazığ'dan birkaç anonim hoyrat şöyle:

''Ah o gözler, ah o gözler

Kan eder ah o gözler

Beni vuran ok değil

Sendeki ahu gözler

***

Düşte gör, düşte gör

Hayalde gör, düşte gör

Dostun kim, düşmanın kim?

Hele bir kez düşte gör.''

Türkmenlerin yaşayışı, dünya görüşü, kültürü, tarihi, geleneği ve edebi zevki hoyratlarda dile gelmiştir. 

Bu yüzden Kerkük hoyratın, hoyrat da Kerkük'ün simgesi olmuştur.

''Sürme beni, sürme beni

Her göze sürme beni

Eşikte kulun olam

Kapından sürme beni.

Güne düştüm, güne düştüm

Gölgeden güne düştüm

Felek! Gözün kör olsun

Dediğin, güne düştüm

Derde kerim, derde kerim

Gam derer, derd ekerim

Yas tutma deli gönlüm

Mevla her derde Kerim.''

İstanbul:

Kadıköy'e

''Arzuladık ihvanı,

Geldik şu Kadıköy'e

Müftü haraç keserse

Ne yapsın kadı köye.

Adam aman! Kuzu su.

Çay kuru çeşme kuru,

Nerden içsin kuzu su

Beni yakıp yandıran,

Bir ananın kuzusu.''

Kerkük:

Güle naz

''Bülbül eyler güle naz

Girdim dost bahçesine

Ağlayan çok gülen az.

Yüz aya değer

Hüsnün yüz aya değer

Ay var bir güne değmez

Gün var yüz aya değer.''

Oku yara;

Aç kitap oku yara.

Sinemde yer kalmadı,

Meğer ok, oku yara.

Boğazlar:

''Kasap koyun boğazlar

Tanrı yer dağıtanda

Türk'e düştü Boğazlar.''

Kalasız:

''Kerkük olmaz kalasız;

Odu men koydum gettim

Siz sağlıktan kalasız.

Men sene gülüm demem

Gülün ömri kem olu

Men sene gözüm demem

Tana düşer kör olu

Men sene derviş demem

Post girer abdal olu

Men sene paşam demem

Tahtan düşer azl olu

Men sene begim diyerem

Daim begler beg olur.......'' 

Vikipedi...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *