Gazi Mustafa Kemal'in İslama Bağlılığı...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Kuran-ı Kerim'e duyduğu derin sevgi ve saygısı, İslam dininin en saf şekliyle yaşanmasına olan inancı, onun dindar yönünü her dönemde ortaya çıkarmıştır.
Gerçek din ile hurafe inançlarla dolu görüşleri, her zaman net biçimde ayıran Atatürk;
birçok konuşmasında, Allah'tan, İslam'dan, Kuran'dan saygı ve bağlılıkla bahsetmiştir.
Hz.Peygamber (sav)'i övmüş ve Yüce Türk Milletine, gerçek dine sarılmayı ve daha dindar olmayı tavsiye etmiş; Allah'a yönelmede Hz. Muhammed (sav)'i rehber göstermiştir.
''Bütün dünya Müslümanları Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed (sav)'in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli.
Tüm Müslümanlar Hz. Muhammed (sav)'i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli;
İslamiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli.
Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler.''(Nedim Senbai)
Gazi Mustafa Kemal, Hz. Muhammed (sav)'i överek O'nu kendisine örnek alan Atatürk, Hz. Muhammed (sav)'in peygamberliğine kesin olarak iman etmişti. Peygamberimiz Hz. Muhammed'e duyduğu hayranlığı ve O'nun peygamberliğini heyecanla anlattığı bir sohbette, yanında bulunan M. Şemseddin Günaltay, Ata'nın o anki halini şöyle anlatmıştır:
''... Atatürk'ün denizlerden renk alıp renk veren gözleri, masanın üzerinde serili haritaya dikildi ve beni kolumdan tutarak masanın başına çekip parmağını bir noktaya dikti.
Bu, kendi elleriyle çizdikleri bir askeri harita idi ve Hz. Muhammed (sav)'in büyük Bedir savaşını adım adım gösteriyordu. Hz. Muhammed (sav)'e ve O'nun peygamberliğine kadar, büyük askeri dehasına hayran olan eşsiz Sakarya Galibi, Bedir Galibi'ni göklere çıkarırken, ''O'nun Hak Peygamber olduğundan şüphe edenler, şu haritaya baksınlar ve Bedir destanını okusunlar'' diye heyecanlandı.
Büyük Atatürk; Peygamber Efendimizi çok iyi tanımış, üstün özelliklerini çeşitli vesilelerle anlatmıştır.
''O, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. O'nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor.
Benim, senin adın silinir; fakat sonuca kadar O'nunki, ölümsüzdür.'' (Dr.Utkan Kocatürk)
''Tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır.
Bu küçük harbte bile askeri dehası kadar siyasi görüşüyle de yükselen bir insanı, cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih çalışmamıza katılamazlar....(Ülkü Dergisi)
Büyük Atatürkün son sözü şu olmuştu:
''Hz. Muhammed (sav)'in bir avuç imanlı Müslümanla mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir meydan muharebesinde kazandığı zafer, fani insanların karı değildir,
O'nun Peygamberliğinin en kuvvetli delili işte bu savaştır.'' (Atatürk ve din eğitimi)
Atatürk özel sohbetlerinde pek çok kez dindar olmanın gerekliliğinden, Peygamber Efendimizin hayatından, Asr-ı Saadet ve Hülefayı Raşidin,
''dört halife'' dönemlerinden, dinimizin yüceliğinden, Allah'ın kudretinden söz etmiştir.
İslam dininin son ve mükemmel din, Peygamberimiz (sav)'in de son peygamber olduğunu her fırsatta dilegetiren Büyük Önder Atatürk, ulusuna da dindar olmayı, dinini öğrenmeyi öğütlemiştir.
Atatürk'ün Hz. Muhammed (sav)'e olan sevgisini tarif ettiği sözleri ise şöyledir:
''Büyük bir inkılap yaratan Hazreti Muhammed (sav)'e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir.'' (Ülkü Dergisi)
Büyük Atatürk, dinimizin tam anlamıyla ve aslına uygun olarak yaşanmasını; milletimize doğru, modern, hurafelerden arındırılmış bir din anlayışını benimsetmeyi hedeflemiştir.
Kuran'ın aslını özümsemiştir.
Anlaşılmaktadır ki, gerçek manada dindarlık, Yüce Atatürk'ün tarif ettiği ılımlı, insancıl, modern yapıda kendini göstermektedir.
Yüce Atatürk'ün, İslam dinini, Kuran-ı Kerim'i, Hz. Muhammed (sav)'i ve dini müesseseleri öven tüm bu sözleri, onun dinimize olan içten bağlılığını gösteren tartışılmaz belgelerdir.
Allah Kandisine Rahmet Eylesin. Ortadoğuda bugünlerde cereyan eden hadiselere baktığımızda O'na olan özlemimiz, ihtiyacımız, dahada artmaktadır...
