Yaşlılık ve Bayramlar...
YAŞLILIK; ömrün son devresi demektir.
Bu konuda Allah, şöyle buyuruyor.
''Ey insanlar! Eğer yeniden dirilmekten şüphede iseniz, şunu bilin ki, biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan ''aşılanmış yumurtadan'', sonra uzuvları önce belirsiz, sonra belirlenmiş canlı et parçasından uzuvları zamanla oluşan ceninden yarattık ki, size kudretimizi gösterelim.
Ve dilediğimizi, belirlenmiş bir süreye kadar rahimlerde bekletiriz; sonra sizi bir bebek olarak dışarı çıkarırız.
Sonra güçlü çağınıza ulaşmanız için sizi büyütürüz. İçinizden kimi vefat eder; yine içinizden kimi de ömrün en verimsiz çağına kadar götürülür; ta ki, bilen bir kimse olduktan sonra bir şey bilmez hale gelsin.
Sen, yeryüzünü de kupkuru ve ölü bir halde görürsün; fakat biz, üzerine yağmur indirdiğimizde o, kıpırdanır, kabarır ve her çeşitten veya çiftten iç açıcı bitkiler verir.'' (Hac; 5)
Başka bir ayeti kerimede;
''Sizi topraktan, sonra meniden, sonra alakadan aşılanmış yumurtadan yaratan sonra bebek olarak çıkaran, sonra sizi güçlü kuvvetli bir çağa erişmeniz, sonra da ihtiyarlamanız ki, içinizden daha önce vefat edenler de vardır ve belli bir vakte ulaşmanız için sizi yaşatan O'dur.
Umulur ki düşünürsünüz.''(Mümin; 67)
Başka ayeti kerimede ise, şöyle buyrulur;
''Sizi Allah yarattı; sonra sizi vefat ettirecek.
Daha önce bilgili iken hiçbir şeyi bilmez hale gelsin diye sizden bazı kimseler ömrün en kötü çağına kadar yaşatılacak. Şüphesiz ki Allah bilgilidir, kudretlidir.''(Nahl; 70)
İhtiyarlık veya yaşlılık; güzelliğin çirkinliğin; İlerlemenin yerini gerilemenin; Sıhhatin yerini hastalığın; Gençliğin yerini yaşlılığın; İlmin yerini bunaklığın; Çalışmanın yerini tembelliğin; Hürriyetin yerini esaretin; İzzetin yerini zilletin; Hayatın yerini ölümün gelmesi noktasıdır.
Peygamberimiz (sav) hadis-i şeriflerinde buyuruyor ki;
''İhtiyarlık akıl ve güce koyduğu engel nedeniyle devası ve şifası yaratılmayan bir hastalıktır. Allahım ihtiyarlıktan sana sığınırım.'' (Buhari)
Peygamberimiz yaşlılara son derece sevgi ve merhametle yaklaşmış söz ve fiilleri ile ümmetininde aynı şekilde davranmasını ikaz etmiştir.
Savaşlarda bile kafir olan yaşlılar ve çocukaların öldürülmesini yasaklamıştır.
(İbni hacer Buluğul meram)
***
Yaşlılara sygı gösterilmesi gerekir:
Birgün ansızın aynaya baktığında kendini yaşlanmış olduğunu görürsün..
Allah'ım, bu benmiyim...
Bana n'olmuş ki, yanaklarım çökmüş, gözlerim solmuş, gücüm tükenmiş.
Hastane köşelerinde doğumunu beklediğin, oğlum oldu diyerek kurban kestiğin, nazlı büyüttüğün oğlun seni artık huzur evine gönderir ve kandilden kandile, bayramdan bayrama 15 dakikalığına gelir.
Ziyaret eder...Hemde elinde ucuz çikolata veya belediye bahçesinden kopardığı çiçekle...
Özlediğin torunu beklersin.. solgun gözlerinle...
Allah'ım herkese hayırlı yaşam nasip etsin..
***
Yaş Otuzbeş:
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne?
Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünüyorsunuz;
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim;
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.
N'eylesin ölüm herkezin başında.
Uyudun uyanamadın olacak
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali o musalla taşında.
Cahit Sıtkı Tarancı..
***
Şimdiden Fıtır bayramanızı tebrik ederim...
