Resulullah'ın Şairi Hassan İbn. Sabit...
Ashab-ı kiramdan meşhur şair.
Ensardandır. Künyesi, Ebu Velid'dir.
Lakabı, Şair-i Resulullahdır.
Soyu; Beni Neccar kabilesinden Hazrec kabilesine, bunlardan da Kahtan kabilesine ulaşır ki, aslı Yemen'den gelmektedir.
Peygamberimizden 7 veya 8 sene önce doğmuştur. 682 senesinde 120 yaşında Medine-i Münevvere'de vefat etti.
Peygamberimizin geleceğini daha önceden yahudi alimlerinden işitmişti.
Kendisi şöyle anlatmıştır:
''Ben 7-8 yaşlarında aklı eren bir çocuktum.
Bir defasında meşhur yahudi alimlerinden biri Medine'de yüksek bir yere çıkıp, ey yahudiler diye bağırarak yahudilerin toplanmasını istedi. Yahudiler toplanınca, ne var ne diyorsun ? dediler. Yahudi alim toplananlara ''Bu gece Ahmed'in ahir zaman peygamberinin yıldızı doğdu'' diye bağırarak haber vermişti.''
Peygamber efendimizi medheden çok şiir söyledi. Hassan bin Sabit'e, Bedir gazasına bizzat bedenen katılamadığı için, cihad sevabına ve verilen müjdelere kavuşamadın diyenler olmuştu.
O da buna çok üzülmüştü. Fakat Peygamber efendimiz, Onun İslam düşmanlarına karşı yazdığı şiirlerle cihat ettiğini ve düşmanlara karşı yazdığı şiirlerin her bir kelimesine verilen sevab, başkalarının gazada kazandığı sevabtan daha çok olduğunu, bildirmiş, ''Hassan'ın beyitleri düşmana ok darbesinden daha tesirlidir.'' buyurmuştur.
Peygamberimiz, Mescid-i Nebevi'de Hassan bin Sabit'e mahsus bir minber yaptırmışlardı.
Hassan bin Sabit, buna çıkıp Ashab-ı kiram huzurunda İslamiyeti medh eden şiirleri okurdu. Peygamberimiz, O'nu hiciv ''yerici'' şiirleri yazarken Hazreti Ebu Bekir'e danışmasını, ondan bilgi almasını emretmiştir.
Hazreti Ebu Bekir'den bilgi aldıktan sonra hiciv şiirleri yazardı. Bir defasında kafirlerin yüzkaralarını ortaya koyan bir şiirini okuduktan sonra Peygamberimiz;
''Ey Hassan, müşriklerin, kafirlerin yüz karalarını ortaya koy! Cebrail seninledir. Ashabım silahla harb ettikleri gibi sen de dil ile harb et.'' buyurdular. Hassan bin Sabit-i Ensari hazretleri böylece cihadın en kıymetlilerinden olan söz ile ve yazı ile cihad etmek şerefine ilk kavuşanlardan oldu.
Cahiliyet devrinde ve Asr-ı sa'adet'te Arabistan yarımadasında şiir ve edebiyatın pek büyük kıymeti, tesirleri ve rolü vardı.
Bedir savaşından sonra, Ka'b bin Eşref adında yahudi bir şair Bedir'de ölen Mekkeli müşrikler için bir şiir söylemişti.
Çevrede tesir uyandıran bu şiire karşı Peygamberimiz Hassan bin Sabite bir şiir yazmasını emretmişti.
Hassan bin Sabit de o yahudi şaire karşı bir şiir yazdı. Bu şiiri o derece tesirli oldu ki, Mekkeli müşriklerden hiçbiri o yahudi şairi evinde misafir etmeğe cesaret gösteremedi. Hicretin dokuzuncu senesinde Beni Temim kabilesinden bir heyet, esirlerini almak için Medine'ye gelmişdi. Yanlarında en meşhur hatiblerini ve şairlerini de getirmişlerdi.
Önce getirdikleri Utarid konuşup, kabilesini övdü. Buna karşı Peygamberimiz, Ashab-ı kiramdan,
Sabit bin Kays'a ''Kalk bunun konuşmasına karşılık ver'' buyurdu. Sabit bin Kays, ayağa kalkıp, Allah'ü Te'ala'nın büyüklüğüne ve Peygamberimizin medhine dair bir konuşma yaptı. Onun bu hitabı gelen heyeti fevkalade bir tesir altında bıraktı.
Sonra da gelen heyetin şairleri şiir okumaya başladı.
Şairlerinden biri bir kaside okuyup, bitirince Peygamberimiz, Hassan bin Sabite;
''Kalk! Ya Hassan bunun şiirine karşılık ver!'' buyurdu.
Böyle bir vazife üzerine sevinerek, aşk ve şevk içinde ayağa kalktı. Temim kabilesinin şairinin söylediği şiire karşılık aynı vezin ve kafiyede uzun ve pek mükemmel bir şiir okudu.
Bu şiirinde İslamiyyetin üstünlüğünü gayet açık bir ifade ile dile getirdi. Bunu dinleyen Temim heyeti ve bilhassa hatib ve şairleri hayret içinde kaldı.
İleri gelenlerinden Akra bin Habis kendini tutamayıp, şöyle dedi; ''Allah'a yemin ederim ki, bu zata, ''Muhammed aleyhisselama'' her zaman O'na bizim bilemediğimiz bir yardım gelmektedir.
O, muhakkak muvaffak olacaktır. Herşeyde, herkese üstün gelecektir. Onun hatibi ve şairi, bizim hatibimizden ve şairimizden üstündür.
Sesleri de seslerimizden daha canlı ve gürdür'', dedi.
Akra bin Habis bu sözleri söyledikten sonra Peygamberimizin yanına yaklaştı ve Kelime-i şehadeti söyleyerek müslüman oldu.
O müslüman olunca bu heyette bulunanların hepsi müslüman oldu. Bunun üzerine Peygamberimiz, hepsine birer hediye verdi. Onlardan alınmış olan bütün esirleri de serbest bıraktı.
Hassan bin Sabit, Peygamber efendimizin vefatında çok üzülüp, bu üzüntülerini bildiren uzun mersiyeler yazmıştır. Hazreti Ömer'in halifeliği sırasında gözleri görmez oldu. Daha sonra Muaviye'nin halifeliği sırasında vefât etti.
