Cenabı Allah'ı Görmek...
Allah, göklerin ve yerin nurudur.
O'nun nurunun temsili şudur:
Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fanus içinde.
Fanus sanki inci gibi parlayan bir yıldız.
Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur.
Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacak kadar berrak'tır.
Nur üstüne nur.
Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir.
Allah, insanlar için misaller verir.
Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
(Nur Suresi; 35)
***
Hz. Peygamber miraçta Allah'ı gördü mü...?
İbn-i Abbas şöyle der:
''Allah'ı kalbiyle gördü.''
İmam Gazali Hazretleri şöyle der:
''Resulullah (s.a.v.) miraç gecesi dünyadan çıkıp ahirete gitti, cennete girdi ve Allah-u Te'ala'yı görme devleti ile şereflendi.''
İbrahim bin Ahmet Beycuri şöyle der:
''Ekser ulemaya göre, Peygamberimiz (s.a.v.) Rabb'ini baş gözüyle görmüştür.
Her ne kadar Hz. Aişe bunu reddediyorsa da İbn-i Abbas hadisi bunu doğrulamaktadır.
İbn-i Abbas Hz. Aişe'den önde gelir.
Zira müsbit ''ispat eden'' ile nefi ''reddeden'' delili tearuz edince, müsbit tercih edilir.
Ayrıca Hz. Aişe İbn-i Abbas'tan daha alim değildir. Dünyada baş gözü ile Allah'ı görmek, yalnız Hz. Peygamber (s.a.v.)'e mümkün olmuştur.
Kadı İyadi, Şifa adlı kitabında şöyle der:
''Bir grup alimin fikri Hz. Aişe'nin kavlincedir.
İbn-i Mesud'dan ve Ebu Hureyre'den meşhur olarak nakledilen de budur.
Bunun üzerine muhaddislerin bir kısmı, dünyada iken ru'yetin mümkün olmadığına kail olurlar.
İbn-i Abbas'ın meşhur olan rivayeti ise, Rabb'ini görmüş olmasıdır.
Hatta İbn-i Abbas;
Hakim, Nesei ve Taberani'nin rivayetlerinde;
''Allah-u Te'ala Musa'ya kelam, İbrahim'e hullet, Muhammed (s.a.v.)'e ru'yet ihtisas buyurdu.'' denilmiştir.
Taftazani, İmam Rabbani ve İmam-ı Azam'a göre, bu ru'yet kalp gözüyle olmuştur.
İmam Nevevi ise, şöyle buyurmuştur:
''Ulemanın ekserisine göre, Hz. Peygamber Rabb'ini baştaki gözleriyle görmüştür.''
Allame İbrahim Lekkani, İmam Eşari ve ashabından bir grup ise, ru'yetin baş gözüyle olduğuna kaildir.
Bediüzzaman da bu konuda şöyle der:
''Ta kab-ı kavseyn makamına çıkarmış, ehadiyet ile kelamına ve ru'yetine mazhar kılmıştır.''
İbrahim Hakkı Bursevi'ye göre ise, göz basiretle birleşmiş ve şekil kazanmaksızın ikisinin birlikte sağladığı bir görüşle Allah'ı görmüştür.
Sonuç olarak;
''Hz. Aişe, İbn-i Mesud ve Ebu Hureyre'ye göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) miraçta Allah'ı görmemiştir.''
''İbn-i Abbas, İmam Gazali, İbrahim bin Ahmet Beycuri, Taftazani, İmam Rabbani, İmam-ı Azam, İmam Eşari, Bediüzzaman, İ. Hakkı Bursevi, İmam Nevevi ve ulemanın birçoğu Peygamberimiz'in Allah'ı gördüğüne kaildir.''
Taftazani, İmam Rabbani, İmam Abbas ve İmam-ı Azam'a göre bu ru'yet kalp ile olmuş;
diğerlerine göre ise, baş gözü ile olmuştur.
En iyisini Allah bilir.
Sülyman Çelebide şiirinde;
''Aşikare gördü Rabbül-izzeti,
Ahirette öyle görür ümmeti''
desede, burada Hz.Aişenin görüşleri daha önemlidir...
***
Musa, belirlediğimiz yere;
''Tur'a'' gelip Rabbi de ona konuşunca,
''Rabbim! Bana kendini göster, sana bakayım'' dedi.
Allah da; ''Beni dünyada katiyen göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.'' dedi.
Rabbi, dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi.
Musa da baygın düştü.
Ayılınca, ''Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah'ım! Sana tövbe ettim.
Ben inananların ilkiyim'' dedi.
(Araf Suresi; 143)
