22 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İslamda vatana ihanetin Cezası...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Meşru devlet düzenine karşı gelen, yol kesen, terör estiren, emniyeti ihlal eden, kamu düzenini bozan, fitne fesat çıkarmak için silahlı örgüt kuran ve silahlı eylem yapanların Kur'an'da özet halde söz konusu edildiğini değişik ayetlerden anlamak mümkündür.

''Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri ya asılmaları yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. 

Bu onların dünyada çekecekleri rezilliktir, ahirette ise, onlara büyük bir azap vardır.'' (Maide; 5/33)

"Eğer mü'minlerden iki topluluk birbirleriyle vuruşursa, onların aralarını bulun. 

Buna rağmen biri öbürüne saldırırsa, bu saldıran tarafla, Allah'ın emrine dönünceye kadar siz de vuruşun. 

Döndüğü takdirde aralarını hakkaniyetle düzeltin ve hep adil olun, çünkü Allah adil davrananları sever." (Hucurat; 49/9).

Resulullah (s.a.v.); "Cezası en çabuk verilen şerr bağy'dir." buyurmuş, İmam Cafer-i Sadık da; 

"İblis, ordularına emreder, aralarına haset ve bağy ekin, çünkü bunlar, Allah katında şirke denktir, der" demiştir. 

Kur'an'da; "Bir kötülüğün karşılığı, misli bir kötülüktür. 

Kim affeder ve ıslah ederse sevabı Allah'a aittir. 

O, zalimleri sevmez. 

Kim de zulme uğradıktan sonra yardımlaşırsa, onların üzerine yol yoktur. 

Kendilerine bir şey yapılmaz, ceza verilmez. 

Yol ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yerde bağy edenler üzerinedir. 

Onlardır acıklı bir azabın kendileri için olduğu kişiler." (Şura; 42/40-42)

buyurulmakta; "kendilerine bağy isabet ettikten sonra haklarını almak için yardımlaşanlar" övülmekte ve bu sıfatın müminlerin sıfatı olduğu belirtilmektedir.(Şura; 42/39)

***

Vatan sevgisi imandandır: 

İnsanlar fert olarak bir meskene, oturacakları bir yuvaya muhtaç oldukları gibi millet olarak da bir vatana muhtaçtırlar. 

Evsiz barksız insanların dünyada huzur içerisinde yaşamaları mümkün olmadığı gibi, vatansız insanların da huzur ve saadet içerisinde yaşamaları mümkün değildir. 

Onun için dilimizde; "Allah kimseyi dünyada vatansız, ahirette imansız etmesin." denilmiştir.

Milletler, dünyada huzur, saadet ve güven içerisinde yaşayabilmeleri için mutlaka bir vatana muhtaç oldukları gibi, dinlerini rahatça yaşayabilmeleri, ibadet ve taatlarını serbestçe yapabilmeleri, çocuklarını istedikleri şekilde eğitebilmeleri için de bir vatana muhtaçtırlar. 

Onun içindir ki meşhur şair Namık Kemal; 

''İnsan vatanını sever, çünkü hürriyeti, rahatı, hakkı ve menfaati vatan sayesinde kaimdir." der.

Asr-ı saadette Peygamber Efendimiz ve ilk müslümanlar, Mekke'de müşriklerin şiddetli eza ve cefalarına, insanlık dışı baskı ve zulümlerine maruz kalıp dinlerinin emirlerini rahatça yerine getiremedikleri, ibadetlerini serbestçe yapamadıkları için Medine'ye hicret edip orayı ikinci bir vatan edinmişlerdir. 

Asıl vatanları olan Mekke'ye de sevgi ve özlemleri de devam etmiştir.

Sevgili Peygamberimiz Mekke'den Medine'ye hicret ederken devesini Hazvere mevkiinde durdurarak; Mekke'ye mahzun mahzun bakar ve;

"Vallahi sen Allah'ın yarattığı yerlerin en hayırlı, Allah katında en sevgili olanısın. Senden çıkarılmamış olsaydım çıkmazdım. Bana senden daha güzel, daha sevgili yurt yoktur. 

Kavmin beni, senden çıkarmamış olsaydı çıkmaz, senden başka bir yerde yurt yuva tutmazdım" demiştir. 

Bunun üzerine yüce Allah Peygamber Efendimize şöyle vahyetmiştir; "Elbette o Kur'an'ın tebliğini üzerine farz kılan Allah, seni yine döneceğin yere döndürecektir." (Kasas; 85)

Bir tefsire göre döneceği yerden maksad Mekke'dir. Gerçekten Peygamber Efendimiz ve ashabı hicretin sekizinci yılında Mekke'ye dönerek, fethetmişlerdir.

Vatan doğup büyünen ve üzerinde yaşanan toprak parçasıdır. 

Vatan görünüşte sade bir toprak parçasıdır. 

Fakat alelade, sıradan bir toprak parçası değildir. 

Bir milletin hakim olarak üzerinde yaşadığı, hakimiyet kurduğu, barındığı, gerekirse uğrunda canını feda edeceği toprak parçasıdır. 

Yurt da aynı anlamdadır. 

Mübarek vatanımızın her karış toprağı şehid kanlarıyla yoğrulmuştur.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *