Hayır ve Hasenatta, Osmanlı Hanım Sultanlar...
Osmanlı'da kurulan yirmi altı bin küsur vakfın bin dört yüz kadarının hanımlar tarafından kurulmuş olması dikkat çekcidir.
Bunlardan, Nur Banu Valide Sultan, İstanbul'un Anadolu ve Rumeli yakasında birçok eser yaptırmıştır.
Üsküdar Toptaşı'ndaki Atik Valide Camii, imareti, medresesi, daruşşifası ve çifte hamamı onun hayratıdır.
Mahpeyker Kösem Valide Sultan, Yeni Cami'nin temelini attırmış, Üsküdar Çinili Camii ve yanına mektep, çeşme, darulhadis, çifte hamam ve sebil ile Anadolu Kavağı'ndaki camiyi inşa ettirmiştir.
Onun, yetim kızları muhafaza ve onları evlendirme vakfı da meşhurdur.
Bundan başka daha birçok eser ve hayratı vardır.
Özelliklede, valide sultanlar arasında celaletiyle tanınan Kösem Sultan'da dahi merhamet ve şefkat bir tabiat-i asliye halindeydi.
Hatice Turhan Sultan, temeli atılan Yeni Cami'nin inşasını tamamlatıp ibadete açtırmıştır.
Bunun yanında mektep, medrese, imaret, kütüphane ve çeşme hayratları yapmıştır.
Ayrıca Yeni Cami;
''vakfiyesinde dikkati çeken bir husus da, kandil ve Ramazan gecelerinde bazı çeşmelerden bal şerbeti akıtılması ve namazdan çıkan cemaate ikram edilmesinin düşünülmesidir.''
Balın kalitesi dahi vakfiyeye tescil edilmiştir.
O zamanın en vasıflı balı, bugün adı; ''Pazar'' olarak değiştirilmiş bulunan Rize'nin kazası Atina'nın balı idi. Vakfiyede balın kalitesi hakkındaki ayrıntı şu şekildedir;
''Atina balından gayrı bal alınmayıp her ne kadar pahalı olursa olsun yine Atina balı alına!
Her kapı için 33 okkalık baldan şerbet yapıla! Senelik sarfiyat için otuz bin okka bal temin edile!''
Hatice Turhan Sultan, bırakmış olduğu vakıfların yaşaması için zengin gelir kaynakları da hibe etmiştir. Kurduğu vakıfların sıhhatli bir hizmet görebilmesi için de 116 kişi vazifelendirmiştir.
Pertevniyal Valide Sultan, İstanbul Aksaray'daki Valide Camii ile Ya Vedud Mescidi'ni inşa ettirmiş, ayrıca kütüphane, çeşme ve mektep yaptırarak vakfetmiştir.
YAPTIĞI HAYRI GİZLEYEN SULTAN:
Edirnekapı ve Üsküdar'da birer selatin cami inşa ettirmiş olan Mihrimah Sultan, vaktiyle Harun Reşid'in hanımı Zübeyde'nin Bağdat'tan Arafat'a ulaşan su yolları yaptırmış olduğunu, fakat zamanla bunların bozulduğunu, bu sebeple de hacıların Arafat günü şiddetli su sıkıntısı çektiklerini duymuştu.
Bunun üzerine derhal babası Kanuni Sultan Süleyman'ın huzuruna çıkarak sahibi bulunduğu bütün mücevheratı bu yolda sarf etmek için müsaade istedi.
Mimar Sinan'ın da bu işe me'mur edilmesi talebinde bulundu.
Ayrıca bu hayratının da daima gizli kalmasının teminini istirham etti.
Süleymaniye Camii'nin temelleri atıldıktan sonra Mimar Sinan'ın uzun bir müddet ortadan kayboluşu vardır ki, bunun sebebi pek bilinmez.
Umumiyetle caminin temelinin oturması için böyle hareket ettiği söylenir.
Halbuki bu müddet zarfında Sinan, Harun Reşid'in hanımı Zübeyde'nin yaptırmış olduğu su yollarını Mihrimah Sultan'ın servetiyle yeniden tamir edip Arafat'a bol su getirmiştir.
Bu suyun hala ''Ayn-ı Zübeyde'' ismiyle anılması, Mihrimah Sultan'ın bu hayrını gizlemiş olmaktaki hassasiyetinin bir neticesidir.
SURİYE'DE KURULAN VAKIF:
Valide sultanlar içinde hayrat bakımından en meşhur olanlardan biri de, Bezmialem Valide Sultan'dır ki, asırlarca hizmet veren ve tarihe mal olan pek çok hayır hizmetleri yapmıştır.
Yaptırdığı camilerin en büyüğü Dolmabahçe sarayı karşısındaki Valide Camii'dir.
Meşhur Galata Köprüsü de onun vakfıdır.
İlk zamanlar ücretsiz idi.
Daha sonraki senelerde tamir masraflarını karşılayacak kadar bir meblağın temini için bir kısım geçişlerden ücret alınmıştır.
Valide Sultan'ın Şam'da kurduğu bir vakıf da çok mühimdir.
Öyle ki vakıf şartı;
''Şam'ın tatlı suyunu hacılara ulaştırma,
Hizmetkarların kırdığı veya ziyan verdiği eşyaları, onların haysiyet ve şahsiyetleri rencide olmasın diye tazmindir.
Hayır eli çok uzaklara kadar uzanan Valide Sultan'ın hizmetlerinin en büyüklerinden biri de, şahsi servetini vakfederek yaptırdığı;
''Gureba-i Müslimin Hastahanesi'dir.''
Bu büyük eser;
cami ve çeşmesiyle 1843 yılında hizmete açılmış olup, o günden beri ümmet'i Muhammed'in fakirlerine ayırım yapılmaksızın şifa dağıtmaktadır.
Günümüzdeki Vakıf Gureba hastanesi, oldulça temiz ve bakımlı, hastalarını itina ile önemseyen kadro ile, dünyadan gelen bütün hastalara şifa kaynağı olarak vazife vermeğe devam ediyor.
Hastalardan herhangi bir ücret alınması da sözkonusu değildir.
Doktorlar ve çalışan personelimiz'in, tarihimize ve insanlığa gösterdikleri hassasiyetten dolayı kendilerine teşekkürü borç biliriz...
