14 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Eş'arilik...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Eş'arilik, genellikle itikadda aklın yeri hususunda orta bir konumda olsa da, sıklıkla Selefilik'e Mu'tezile'den daha yakındır. 

Ebu Hasan Eş'ari'nin kurduğu bu okul, aklın hiçbir zaman gerçeğe ulaşamayacağını, kulların ancak kayıtsız şartsız inanmakla mutlu olabileceklerini ileri sürer. 

Doğal olaylar, nedenleri bilinmeyen ve belki de asla bilinemeyecek olan salt bir Tanrısal ilkenin ürünüdürler ve bu ilkece yönetilirler. 

Bu anlayışa göre akıl, pek güçsüz bir veridir, aklın bugün bilemediğini yarın da bilemeyeceği söylenemez. 

Bununla birlikte Eş'ariyye, özellikle de Selefiyye gibi akımlar ele alındığında daha orta yoldadır ve hüküm verirken akla da yer verir.

Eş'arilik'in en büyük tenkitçilerinden birisi ünlü filozof İbn-i Rüşd'dür. 

Aslında genel olarak kelam ve kelamcılara karşı çıkmış olsa da İbn-i Rüşd tenkitlerini en çok Gazzali ve Eş'ariyye üzerinde yoğunlaştırır.

Eş'ariyye ismi, her ne kadar Ehl-i Sünnet'e mensup iki ekolden birisinin ismi olsa da bu ekolün ortaya çıkışı dikkate alındığında Ehl-i Bid'ata mukabil kullanılması itibariyle genel anlamda Maturidiyye'yi de içine alarak Ehl-i Sünnet'in genel ismi olarak anlaşılmaktaydı. Zira, o yıllarda akaidin önemli meselelerinden birini teşkil eden Allah'ın sıfatları meselesinde birbirine zıt iki görüş ileri sürülüyordu. 

Bunlar, sıfatları kabul eden Selefiyye görüşü ile onların bir kısmını kabul etmeyen Muattıla görüşü idi. Selefiyye'ye sıfatları kabul etmesi sebebiyle "Sıfatiyye" deniliyordu. 

Eş'ari Selefiyye'ye geçtikten ve Eş'ariyye ekolünün temsilcisi olduktan sonra, sıfatları kabul eden Ehl-i Sünnet'e "Eş'ariyye" denilmiştir. 

İşte bu bakımdan Eş'ariyye, Ehl-i bid'ata mukabil olarak kullandığı takdirde Maturidiyye'yi de içine almaktadır.

Eş'ariyye Mezhebi, Mu'tezile'ye karşı bir anti tez olarak doğmuş ve Selef akidesini esas almıştır; 

fakat akaid meselelerinin ele alınışında kelam bir istidlal olarak kullanılmış ve te'vile yer verilmiştir. Eş'ariyye'ye mensup kelam alimleri zamanla te'vile daha çok yer vermişler, zaman zaman da kelamda yenilikler yaparak, Kelamı felsefe metotlarla tartışabilecek bir güce kavuşturmuşlardır. 

Gazzali'nin faaliyetleri bu hususun en canlı örneği olarak ele alınabilir. 

Kısacası, Eş'ari kelamında aklın büyük önemi vardır. Eş'ariliğin çıkışındaki ortam da bunun böyle olmasını zorunlu kılıyordu.

Eş'ari ekolü; miladi 10. ve 11. yüzyıllarda önce Irak ve Suriye'de yaygınlık kazanmaya başlamış daha sonra da Nizamiye medreselerine Eş'ari alimlerinin tayin edilişiyle geniş bir alana yayılma imkanı bulmuş ve Mısır ile Mağrib ülkelerine kadar yayılmıştır. 

Eş'ari'den sonra bu ekole mensup olarak, ortaya atılan fikirleri geliştiren alimler arasında şunları saymak mümkündür; 

Ebu Bekir el-Bakıllani; İmamu'l-Haremeyn Cüveyni; Ebu Hamid Gazzali; Şehristani; 

Fahru'd-din Razi; Sayfullah Amidi; 

Beydavi; Sa'dud-din Teftazani; 

Seyyid-i Şerif-i Cürcani; Celalu'd-din Devvani.

Eş'ari ekolünün ana hatlarıyla genel görüşleri;

Marifetullah; Akıl hiçbir şeyi vacip kılamaz. 

Akıl, Allah'ı bulabilecek güçte bile olsa, Allah'ı bilmek şer'an vaciptir. 

Aklen bir vucubiyyet yoktur. 

Şeriattan ve dinden haberi olmayan insan,  

hiçbir şeyden sorumlu değildir.

Nübüvvet; Nübüvvet için erkek olmak şart değildir. Kadın da peygamber olabilir.

Cüz-i İrade; Cüzi irade müstakil değildir,  

onu da Allah yaratır. 

Eş'ariyye bu şekilde Cebriyye'ye yaklaşır.

Kesb; Kesb, insan gücünün güç yetirilen şeyle birlikte olmasıdır. 

Husn ve Kubh; Husn ve kubh şer'idir, akıl ile idrak olunamaz. 

Ancak Allah'ın emir ve yasağı ile bir şeyin iyi ya da kötü olduğu bilinir. 

Bir şey emredilmiş ise iyidir, nehyedilmiş ise kötüdür. Emir ve nehiy olmadan iyilik ve kötülük bilinemez.

Tekvin; Tekvin hakiki bir sıfat olmayıp, itibarı bir sıfattır, kudret sıfatının bir taallukudur.

Sebep ve Hikmet; 

Allah'ın fiilleri bir hikmete göre olmadığı gibi bir sebebe de bağlı değildir. 

Çünkü Allah, yaptıklarından sorumlu değildir.

Güç Yetirilemeyen Şeyle Teklif; 

Allah'ın insanın gücünün dışında kalan bir şeyin yapılmasını emretmesi ve kullarını bununla mükellef tutması caizdir. 

Ama böyle bir durum vaki olmamıştır.

İbadet Mükellefiyeti; Kafirler, iman etmekle mükellef oldukları gibi ibadet etmekle de mükelleftirler. 

İrtidad; Dinden çıkmış olan kimse, yeniden iman ederse önceki amelleri de kendisiyle geriye dönmüş olur.

Kelam-ı Nefsi; Allah'ın kendi kendine konuşması demek olan kelam-ı nefsi'nin işitilmesi caizdir.

Kur'an; Kur'anın mahluk olup olmadığı problemi; Kelam-ı nefsi durumundaki Kur'an mahluk değildir. 

O, Allah'ın kelamıdır. 

Matüridîlere göre ise, böyle bir şey söylemek doğru olmaz.

Tevbe-i Ye's; Ümitsizlik halinde yapılan tevbe makbuldur.

Şefaat: Şefaat haktır ve kıyamet günü gerçekleşecektir.

Ru'yetullah; Yüce Allah'ın ahirette mü'minler tarafından gözle görülmesi mümkündür ve görülecektir. 

Vikipedi..

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *