Hekimbaşı Ahi Mehmet Çelebi...
Ahi Mehmet Çelebi, Osmanlı Tabibi.
II. Bayezid ve I. Selim devrinde yaşadı ve iki defa hekimbaşılık yaptı.
Böbrek ve idrar kesesindeki taş oluşumunun nedenlerini ve tedavisini incelediği eseriyle tanınır.
Adı kaynaklarda Ahmed ve Mahmud olarak da geçer. Ahi Çelebi, olarak ün yapmıştır.
Babası Tabib Mevlana Kemal ile birlikte,
1463'te İstanbul'a yerleşti.
Mevlana Kemal, devrin ünlü hekimlerindendir. Tebriz ya da Şirvan asıllı olduğu çeşitli kaynaklarda belirtilir.
Ahi Mehmet Çelebi, hekimliği daha çok babasından öğrendi.
Onun ölümünden sonra devrin önemli hekimleri Kutbüddin ile Altunizade'den ders alıp kısa zamanda mesleğini ilerletti.
Hekimlik becerisinin yanı sıra kuramsal bilgisiyle de kendisini kabul ettirerek önce Fatih Darüşşifasına hekim, sonra da başhekim oldu.
II. Bayezid'in güvenini kazanarak mutfak eminliğine, ardından da Hekimbaşılığa getirildi. Dört buçuk yıl bu görevde kalan Ahi Çelebi,
II. Bayezid'in ölümü üzerine geleneğe uyularak azledildi.
Bir müddet sonra Yavuz onu tekrar Hekimbaşılığa getirdi ve Mısır seferine beraberinde götürdü.
I. Selim'in ölümünden sonra Hekimbaşılık'tan tekrar azledildi.
Kaynakların belirttiğine göre, yaşı doksanı geçmiş olduğu halde, hacdan dönerken Kahire'de ölmüş ve İmam Şafi'nin kabri civarına defnedilmiştir.
Ahi Çelebi'nin en önemli eseri, II.Bayezid devrinde Türkçe olarak kaleme aldığı, böbrek ve mesane taşlarına ait on bölüm halindeki ''Risale-i hasatü'l-kilye ve'l-mesane'dir.''
Farsça yazdığı ''el-Fevadü's-sultaniyye fi'l-kavaidi't-tıbbiyye'' ile ''Risale fi't-tıb'' ve ''Mesnevi fi't-tıb'' adlı iki Türkçe eseri daha tespit edilmiştir. Böbrek ve mesane taşlarıyla ilgili eseri büyük ilgi görmüş, uzun süre hekimlerin başvuru kitabı olmuştur.
İbn-i Sina'nın ''el-kanun fi't-Tıb'' adlı eserine İbnü'n-Nefis'in ''Mucez'ül-Kanun'' adıyla yazdığı şerhi Türkçeye çeviren de yine Ahi Çelebidir.
Fatih ilçesinin Eminönü semtinde bulunan Ahi Çelebi Camii'yi o yaptırmıştır.
Buradaki caminin dışında İstanbul ve Edirne'de de pek çok cami, okul ve hamam yaptırmıştır.
İstanbul'da bir mahalleye, Edirne'de bir köye ve Bulgaristan'da bir yöreye ''Eskiden Paşmaklı, şimdi Smolyan'' Ahi Çelebi'nin adı verilmiştir.
***
Ahi Çelebi Camii:
Ahi Çelebi Camii, Fatih ilçesinin Eminönü semtindeki bir camidir.
Kanlıfırın Mescidi ve Yemişçiler Camii olarak da bilinir.
İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin arkasında, Zindan Han yakınında ve Yoğurtçular sokağındadır. Banisi; Ahi Mehmet Çelebi'dir.
Adı kaynaklarda Ahmed ve Mahmud olarak da geçmektedir.
Daha çok Ahi Çelebi ismiyle şöhret bulmuştur.
Ahi Çelebi, İkinci Bayezit ve Yavuz Selim devirinde yaşayan ve iki defa hekimbaşılık yapan bir Türk tabibidir.
Babası Fatih Sultan Mehmet ve İkinci Bayezit devirlerinin ünlü hekimlerinden Tebriz ya da Şirvan asıllı Mevlana Kemal'dir.
Ahmet Çelebi, hekimliği daha çok babasından öğrenmiştir.
Kaynakların belirttiğine göre, yaşı doksanı geçmiş olduğu halde, hacdan dönerken Kahire'de ölmüş ve İmam Şafii'nin kabri civarına defnedilmiştir.
Cami, 1539 ve 1653 yıllarında iki kez yanmış,
1892 zelzelesinde ise, büyük hasar görmüştür. Tezkiret'ül Ebniye ve Tezkiret-ül-bünyan'da Mimar Sinan'ın eserleri arasına gösterilen yapı,
uzun yıllar harap vaziyette idi.
1990'lı yıllarda restorasyona alınarak yeniden faaliyete geçirilmiştir.
Bu cami Evliya Çelebi'nin;
"şefaat ya Rasulullah" yerine;
"seyahat ya Rasulullah" rüyasını gördüğü camidir.
Bu yönüyle İstanbul folklorunda ayrı bir yer tutar. Dikdörtgen plan üzerine, ikişer kemerle desteklenen tek kubbeli, taş tuğla yapımı olup,
kubbe kasnağı demirden bir çemberle çevrilidir. Kapısına merdivenlerden çıkılır.
Restorasyon sürecinde caminin minaresi de yenilenmiştir.
Vikipedi...
