23 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İbn. Havşeb...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Yemen'de ilk İsmaili Devleti'ni kuran,  

Kufe'nin Ners bölgesinde yerleşmiş,  

İsnaaşeriyye'ye mensup bir ulema ailesinin çocuğudur. 

Mansurü'l-Yemen olarak da tanınır. 

İsmaili kaynaklarında Hz. Ali'nin kardeşi Akil b. 

Ebu Talib soyundan geldiği ileri sürülmektedir. (Tarihu'l-hulefa'i'l-Fatımiyyin). 

Gençliğinde Kur'an, hadis ve fıkıh öğrenen İbn Havşeb, ailesinin diğer fertleri gibi bir Şii-İsnaaşeri olarak yetişti. 

Büyük bir ihtimalle İsmailiyye'nin o devirdeki imamı, Ubeydullah el-Mehdi'nin babası Hüseyin b. Ahmed veya Habib el-Mektum ile Kufe'de karşılaşması hayatının seyrini değiştirdi. 

İbn Havşeb'i Dicle kenarında Kur'an okurken gören imam ona okuduğu ayetlerle ilgili bazı sorular sordu, cevap alamayınca bunların anlaşılması için te'vil gerektiğini, te'vili bilen kimselerin de mevcut olduğunu söyledi. 

Daha sonra bu zatın İsmailiyye'nin imamı olduğunu öğrenen İbn. Havşeb, onun düşüncelerinin etkisiyle İsnaaşeriyye'nin gaib imam anlayışından uzaklaşarak İsmailiyye mezhebini benimsedi. 

İmam kendisine sembolik bir üslupla hikmetin, rüknün, dinin ve Kabe'nin Yemenliler'le güç kazanacağını söyledikten sonra beklenen zamanın yaklaştığını belirterek, Allah rızası için bir seyahate çıkmaya hazır olup olmadığını sordu. 

İbn Havşeb hazır olduğunu söyleyince imam da ona kendisini, yakında Kufe'ye gelmesi beklenen Yemenli Ali b. Fazl el-Ceyşani ile birlikte Yemen'de İsmailiyye davetini yaymakla görevlendirdiğini bildirdi.

İbn Havşeb, Ali b. Fazl ile beraber 881 yılı sonunda Mekke'ye gitmek üzere Kufe'den ayrıldı. 

Aynı yıl hac vazifesini ifa eden iki dai, aralarındaki iş birliğini sürdürmek, irtibatı kesmemek ve gerektiğinde yardımlaşmak üzere sözleşti. 

Ali b. Fazl memleketi Ceyşan'a, İbn Havşeb de 

Sana'ya gitmek üzere yola çıktı.

İsmailiyye mezhebini San'a'nın batısında bulunan Aden Laa'da yaymakla görevlendirilen İbn Havşeb, önce Hindistan'la deniz ticaretinin yapıldığı Aden Ebyen'e gitti. 

Burada kendisini pamuk taciri gibi göstererek,  

Aden Laa'ya nasıl gidileceğini öğrendi ve ardından oraya giden bir kervana katıldı. Kendisinin bir ilim adamı olduğunu söyleyince kafiledekiler dinlerini öğrenmek için bir hoca aradıklarını, Aden Laa'da kalırsa bütün ihtiyaçlarını karşılayacaklarını belirttiler. 

İbn Havşeb, hemen faaliyete başlamayıp iki yıl boyunca takıyye yaptı; 

şöhreti kısa zamanda Aden Laa'yı aştı. 

Yemen'in batısında bulunan kabilelerin birçoğu ona bağlandı. 

Halka kendilerini İslam'a en uygun tarzda idare edeceğini söyleyen İbn Havşeb, zekatı toplayıp gerekli yerlerde sarfetmeye başladı. 

Bu yıllarda bölgeye hakim olan Hivaliler'in ''Ya'furiler'' kendi aralarında ihtilafa düşmeleri de onun işini kolaylaştırdı. 

Mensuplarını düşman saldırılarından korunmak için Misver dağı eteklerinde bir kale inşa etmeye ikna eden İbn Havşeb, kale tamamlanınca buraya yerleşti. 

Bir ordu kurarak Cemime dağını ve Misver dağının tepesinde daha sonra karargah olarak, kullanacağı Beytürayb denilen yeri ele geçirdi ve kısa zamanda bölgeye tamamen hakim oldu.

İbn Havşeb, bölgeyi ele geçirdikten sonra Sünnilik'le ilgisi bulunmadığını, kendisinin, halkı Hz.Peygamber neslinden gelecek Mehdi'ye inanmaya çağıran bir İsmaili daisi olduğunu ilan etti ve mensuplarından imam adına biat aldı. Böylece Misver'de İsmailiyye tarihinin ilk devleti kurulmuş oldu. 

İbn Havşeb, daha sonra batıya doğru yayılmaya devam ederek, Ayyan ve Humlan'ı ele geçirdi. 

905-906 yılında Zehar, Şibam, Himyer ve Kevkeban'ı zaptetti. 

Bu başarıları sonunda Ya'furi ve Himyeri liderlerinden birçoğu onun emrine girdi.

Bu faaliyetleri sırasında İbn Havşeb, imamın Mısır başdaisi Firuz ile yakın ilişkilerini sürdürdü. 

Bu yıllarda, imam tarafından daha sonra İsmailiyye'yi Mağrib'de yaymakla görevlendirilecek olan Ebu Abdullah eş-Şii'yi yetiştiren İbn Havşeb,  

290'da bölgede bulunan pek çok kimsenin İsmailiyye'ye geçtiğini ve davetin muvaffak olduğunu İmam Ubeydullah el-Mehdi'ye bildirdi. 

Bunun üzerine İbn Havşeb, hanımının amcazadesi Heysem'i Sind'e, Abdullah b. Abbas eş-Şaviri'yi Mısır'a, Ebu Zekeriyya et-Tamami'yi Bahreyn'e ve diğer bazı daileri de Yemame ve Hindistan'a gönderdi. Dailerinin başarı haberlerini alan İmam Ubeydullah el-Mehdi, 286'da Abbasiler'in takibinden kurtulmak için Dımaşk yakınında bulunan Selemiyye'nin terkedilmesini ve kendileri için en uygun yerin Yemen olduğunu bildirmiş,  

bu konuda gerekli hazırlıkların yapılması talimatını vermişti. 

Hazırlıklar tamamlandıktan sonra 292'de Yemen'e değil Mısır'a gidip bir süre orada kaldı. 

Yenilgiden sonra ömrünün kalan kısmını Misver ve çevresindeki kalelerde geçiren İbn Havşeb, bazan mezhebini gizlemek zorunda kalmakla birlikte hayatının sonuna kadar İsmâiliyye imamına ve doktrinine bağlılığını sürdürdü. 

Kendisine tabi olanların birçoğunun İsmailiyye'yi bırakıp tekrar Sünniliğe dönmesi,  

Yemen İsmailiyyesi'ne büyük ölçüde zarar verdi. Ailesinden hiç kimseyi halef seçmeyen İbn Havşeb, oğlu Ebü'l-Hasan'a ve Abdullah b. Abbas eş-Şaviri'ye iyi geçinmelerini, İsmailiyye'ye ve imamına sadık kalarak mezhebi yaymalarını vasiyet etti. 

Onun ölümünden sonra,  

11 Cemaziyelahir 302/1 Ocak 915) liderlerin birbirine düşmesi sonucu İsmailiyye Yemen'de Suleyhiler'in kuruluşuna kadar bir varlık gösteremedi.

Kaynak: T.D.V. İslam Ansiklopedisi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *