Yahya'yı Şirvani...
Seyyid Cemalüddin Yahya b.Seyyid Bahaiddin eş-Şirvani,
Halvetiyye tarikatının ikinci kurucusu, sufi müellif.
XIV.yüzyılın sonlarında Şirvanşahlar'ın başşehri Şamahı'da doğdu.
Şirvani nisbesi yanında hayatının önemli bir kısmını geçirip vefat ettiği Bakü'ye nisbetle Bakuvi diye de anılır. Soyu İmam Musa el-Kazım'a dayanır.
Babası Seyyid Bahaeddin ve ataları, Şirvanşahlar Devleti'nde nakibüleşraflık vazifesini üstlenmişlerdir.
Yahya'yı Şirvani tahsilini çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği Şamahı'da Şemseddin Ahsikesi, Kutbüddin
es-Serabi ve Mevlana Taceddin gibi alimlerin yanında tamamladı.
Bu sırada gördüğü bir rüya üzerine Şamahı'da faaliyet gösteren Halveti şeyhi Sadreddin-i Hiyavi'ye intisap etti.
Şeyh Sadreddin, vefatından sonra yerine Yahya'yı Şirvani'nin geçmesini vasiyet ettiği halde müridleri onun çok genç olduğu gerekçesiyle Sadreddin'in damadı Pirzade'nin etrafında toplandılar.
Bunun üzerine Seyyid Yahya, Şamahı'dan ayrılmaya karar verdi.
O sırada Şirvanşahlar Devleti'nin başında bulunan ve merkezi Bakü'ye taşıyan Sultan Halil ''Halilullah Han'', Yahya'yı yeni başşehre davet etti ve burada inşa ettirdiği sarayın yakınındaki Keykubad Mescidi'ni ona tahsis etti.
Böylece Halvetiyye'nin İslam dünyasında yayılmasına kaynaklık edecek en önemli hankah onunla birlikte faaliyete geçmiş oldu.
Seyyid Yahya'nın Bakü'de kırk yıldan fazla şeyhlik yaptığına dair rivayet doğru ise, onun Bakü'ye gelişi 1420'den hemen sonra olmalıdır. Kaynaklarda Seyyid Yahya'nın vefatıyla ilgili 862, 1458, 867,
868 ve 869, 1465 gibi farklı tarihler verilmektedir.
Bununla birlikte onun vefatının Sultan Halil'in vefatından dokuz ay sonra gerçekleştiği belirtilmiştir.
Seyyid Yahya'nın hankahı Safeviler'in 1501'de Bakü'yü zaptetmesi esnasında tahrip edilmişse de Sultan III.Murad zamanında Şirvan'ın Osmanlılar tarafından fethinin ardından Özdemiroğlu Osman Paşa burayı tamir ettirip girişine bir taçkapı yaptırmıştır.
Şirvan mimari üslubundaki bu kapı halen ayakta olup, Murad kapısı ve Şark darvazası adıyla anılmaktadır.
Mescid, 1918'de Bolşevikler ve Ermeniler'in müslümanlara yönelik katliamları sırasında yakılmış,
daha sonra etrafındaki kabirlerle birlikte ortadan kaldırılmıştır.
Yahya'yı Şirvani'nin tarikat silsilesi Sadreddin-i Hiyavi, Hacı İzzeddin Türkmani, Ahi Mirem Halveti vasıtasıyla Halvetiyye'nin kurucusu Ömer el-Halveti'ye ulaşır.
Halvetiyye'de yedi isimle uygulanmakta olan zikre, beş isim daha ekleyerek on iki isimle zikir yaptırması, Virdü's-settar diye bilinen evradı tertip etmesi, halvet ve zikir adabıyla ilgili yenilikler yapması dolayısıyla tarikatta ikinci pir ''pir-i sani'', olarak kabul edilmiştir.
Onun riyazete çok önem verdiği,
yaz aylarında sahraya çıkarak halvet ve ibadetle meşgul olduğu, savm-ı visal yaptığı nakledilir.
O dönemde Azerbaycan muhitinde gelişen Batınilik hareketine karşı
Ehl-i sünnet inancını savunan Seyyid Yahya'nın ardından şeyhlik makamına büyük oğlu Şeyh Fethullah geçmiştir.
Seyyid Yahya'dan sonra posta halifelerinden Pir Şükrullah'ın oturduğu, bu makama kendisinin geçmesi gerektiğini söyleyen şeyhin ortanca oğlu ile aralarında ihtilaf çıktığı belirtilmektedir.
Bu olaya temas eden Hulvi, Seyyid Yahya'nın makamını halifelerinden
Pir Şükrullah'a vasiyet ettiğini kaydeder.
Kaynak: İslam Ansiklopedisi.
