13 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İmam Süyutı...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İslam alimlerinin en büyüklerinden. 

Muhammed bin Hümamüddin Hudayri Esyuti'dir. Künyesi Ebü'l-Fadl, lakabı Celaleddin'dir. 

1445 senesi Receb ayının birinde pazar gecesi, Mısır'da Esyut şehrinde doğdu. 

1505'te Cemazil-evvel ayı ortasında,  

Mısır'da vefat etti. 

Türbesi, Kahire'de Bab-ül-Karafe dışındadır. Babasının kabri yanına defnedildi.

Aslen doğudan gelme olup, önce Bağdat, sonra da Mısır'da Esyut adlı yere yerleşti. 

Bu sebeple kendisine, Süyuti denildi. 

Annesinin Türk asıllı olduğu söylenir. 

Babası Kemaleddin Ebu Bekr, Şafii mezhebi fıkıh alimlerindendi. 

Ayrıca feraiz, usul, mantık, nahv, sarf, beyan,  

bedi ve başka ilimlerde üstün derecedeydi. 

Babası ona Abdürrahman ismini verdi. 

Sonra da Celalüddin lakabıyla çağırdı.

Altı yaşında babasını kaybeden Süyuti,  

sekiz yaşına varmadan Kur'an-ı kerimi ezberledi. Babasının sadık arkadaşlarından Kadı İzzeddin Ahmed bin İbrahim Kinani, ona Ebü'l-Fadl künyesini verdi. 

En önce bu künyeyi Alan zat, Peygamberimizin amcası Abbas radıyallahü anh idi. 

Süyuti, bu künyesi sebebiyle çok iftihar ederdi. 

Süyuti birçok eser okudu. 

Genç yaşta tefsir, hadis, fıkıh, nahv, meani, beyan, bedi, lügat ve başka ilimlerde mütehassıs oldu.

On yedi yaşında, ilk olarak Ecrumiyye üzerine nazım ve nesir olarak iki şerh yazdığı gibi, arkasından Şerhu Latif-il-İstiaze vel-Besmele, Şerhul-Havkale vel-Haykale'den başka iki eser daha yazdı. 

Hocası Alemüddin Bülkini'ye arz edince, o da eserlerinin her birine takrizler yazdı. 

Şeyhulislam Bülkini'nin yanında, vefatına kadar kaldı ve fıkıh ilmiyle meşgul oldu. 

Hocasının vefatından sonra, oğlundan fıkıh ilmini okumaya devam etti.

Bu hocası 1471 senesinde ona, fetva ve ders okutması hususunda icazet verdi.

Şeyhulislam Siraceddin Bülkini'nin oğlu vefat edince, Süyuti, Şeyhulislam Şerefüddin Münavi'nin yanında ilimle meşgul olmaya başladı.

Hadis-i şerif ve Arabi ilimler için Allame Takıyyüddin Şibli el-Hanefi'nin yanında dört sene kaldı.

Allame Muhyiddin Kafiyeci'nin yanında ilim öğrenmek için on dört sene kalan Süyuti, ondan tefsir,  

usul, Arapça, meani ve daha başka ilimleri tahsil etti ve diploma aldı. 

Süyuti, Seyfüddin el-Hanefi'nin yanına giderek; 

Teysir, Tevdih Haşiyesi, Telhis-ül-Miftah ve Adud adlı eserleri okudu.

Hacca gittiğinde, Zemzem suyunu içerken,  

birçok hususlar için, bu arada fıkıh ilminde Şeyh Siraceddin Bülkini'nin; 

hadis ilminde hafız İbn-i Hacer'in mertebesine çıkmak için de niyet ettiğini söyleyen Süyuti, başka hocalardan da icazet almıştır.

Az zamanda şöhreti her yere yayılan Süyuti'nin, derslerini talebeleri yanında müderrisler de takip ederdi. 

İbn-i Tulun Camiinde fetva verirdi. 

Hadis ve fetvada tam uzman oldu. 

Çok kuvvetli bir hafızaya sahipti. 

Gençliğinde Şam, Hicaz, Yemen, Hindistan ve Sudan'a gitti. Mekke'de kaldı. 

Ayrıca Mısır'ın Dimyat, Feyyun, İskenderiye şehirlerinde bulundu.

Süyuti, 1472 senesinde Şeyhuniye Hanekahında ''dergahında'' hadis dersi verdi. 

1486 senesinde Baybarsiye Dergahı şeyhliğine getirildi. 

Uzunca bir süre kaldığı bu vazifeden 1495 senesinde ayrıldı. 

Son zamanlarını, Nil Nehri ortasındaki adacıklardan biri olan Er-Ravza'daki evinde eser yazmakla geçirdi. 

Eserlerindeki hadis-i şeriflerin hepsini, Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve selleme mana aleminde arz etmiş, tasdikini aldıktan sonra yazmıştır.

Süyuti, kimseden ihsan ve hediye taleb ve kabul etmezdi. 

Daha yirmi iki yaşında, Celalüddin Muhammed bin Ahmed Mahalli'nin İsra suresine kadar yaptığı ve 1459 senesinde vefat edince yarıda bıraktığı tefsiri tamamladı. 

Bunun için, bu esere iki Celal manasında Celaleyn Tefsiri denildi.

Tefsir, hadis, fıkıh, tarih, Ahlak ve tıp kitapları çok kıymetlidir. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *