24 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı az bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Sabır Ve Tahammülde Edeb...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Ayet-i kerimede buyrulur;

''Rahman'ın has kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında incitmeksizin ''Selam!'' derler geçerler. 

(el-Furkan; 63)

Bu ayet-i kerimenin feyziyle Hazret-i Mevlana

şöyle buyurur;

''Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.''

''Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar.''

''Bil ki edep, ancak her edepsizin edepsizliğine sabır ve tahammül gösterebilmektir.''

Çilelere tahammül, kalbleri kemale erdirir. 

Zira tahammül, çileler dünyasında en büyük imtihan edebidir. 

Öyle ki, bu haslet, bir iman ölçüsüdür. 

Nitekim Hazret-i Mevlana buyurur:

''Aklım kalbime sordu, din nedir... 

Kalbim de aklımın kulağına eğildi ve fısıldayarak; ''Din edebden ibarettir!'', dedi.

Edebin kaynağı da Hazret-i Peygamber'dir. 

Sahabe-i kiram, O'nun bakire bir kızdan daha hayalı olduğunu ifade etmişlerdir.

''Gülün güzel kokulu olması, onun dikenlere katlanmasındandır. 

Zira gülün dostu dikendir.''

Hakk'a teşne gönüller için kainat binbir türlü sessiz ve sözsüz misallerle müzeyyendir. 

Dikene katlanan gül, çiçeklerin şahı olmuştur. 

Zira saadetler, cefalara katlanmanın neticesindedir. Nefsin süfli arzularına ve hayatın ağır imtihanlarına tahammül, iki cihan saadetinin kapısıdır.

İptilalar, musibetler, çaresizlikler,  

kulu Rabbine döndürür. 

Daima; ''Aman ya Rabbi!'' dedirtir. 

Bu halin zıddına her derdine çare bulan veya dert ve kederden azade olan insanların nefsi kabarık olur. Hayatta çaresizliği tatmayan insanın nefsi ''azgın bir aygıra'' döner.

İnsanlar, aştıkları engeller nisbetinde ruhen mukavemet kazanırlar. 

Sıkıntı ve ıztıraplar, manevi terbiyede en mühim terakki vasıtasıdır. 

Hak Te'ala bu sebeple en çok peygamberlerini çile çemberinden geçirmiştir. 

İnsanoğlu da, verilen nimetler mukabilinde imtihana tâbî tutulacaktır. 

Cenab-ı Hak bu dünyada kuluna ne ikram ettiyse, ondan imtihan edecek ve ahirette de hesaba çekecektir.

Hazret-i Mevlana buyurur:

''Eğer huzur istiyorsan hayatın dengesini iyi kavra! Körler çarşısında ayna satma, sağırlar çarşısında gazel atma.''

Bir mü'minin farikası, basiretli ve firasetli olmasıdır. Muhatabını simasından ve halinden tanıyarak onun seviyesine göre hitab etmesidir. 

Nitekim Hazret-i Ali (radıyallahu anh) da;

''İnsanlara anlayacakları şekilde yani,  

akıl ve idrak seviyelerine göre konuşunuz'', (Buhari) buyurmuştur. 

Bu, insanlara, kendi aklınızın erdiği kadar değil, onların akıllarının kavrayacağı derecede söz söyleyin, demektir. 

İnsanların idrak seviyesini anlamak için de Mevlana Hazretleri'nin şu ifadeleri kafi bir düsturdur.

''Bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini,  

neye güldüğünden ise, zekasını ve seviyesini anla!''

***

Nefis Tezkiyesi:

Ayet-i kerimelerde buyrulur:

''Temizlenen, Rabbinin adını anıp O'na kulluk eden kimse şüphesiz kurtuluşa ermiştir.'' 

(el-A'la, 14-15)

''Nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de fucur ve takvasını ilham edene yemin ederim ki,  

nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş,  

onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.'' 

(eş-Şems; 7-10)

Bu ayet-i kerimelerin feyziyle Mevlana

buyurur ki;

''Ey Hak yolcusu! 

Gerçeği öğrenmek istiyorsan; 

Musa da, Firavun da ölmediler; 

bugün senin içinde yaşıyorlar,  

senin varlığına gizlenmişler,  

senin gönlünde savaşlarına devam ediyorlar! 

Bu sebeple birbirine düşman bu iki kişiyi kendinde araman gerekir!''

''Teni aşırı besleyip geliştirmeye bakma! 

Çünkü o, sonunda toprağa verilecek bir kurbandır. 

Sen asıl gönlünü beslemeye bak! 

Yücelere gidecek ve şereflenecek olan odur.''

''Ruha manevi gıdalar ver. 

Olgun düşünüş, ince anlayış ve ruhi gıdalar sun da, gideceği yere güçlü, kuvvetli gitsin.''

''Sen süfli ve nefsani huylarından sıyrılıp öldüğün, yani Hakk'a teslim olduğun vakit,  

sırlar denizi seni başının üstünde taşır.''

''Gündüz gibi ışık saçmak istiyorsan,  

geceye benzeyen nefsini yakmalısın.''

Cenab-ı Hak, ömür nimetini bir defaya mahsus olarak lutfetmiştir, tekrarı yoktur. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *