23 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Zakirbaşı Albay Selahaddin Gürer...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İstanbul Şehremini'de doğdu. 

Musiki çevrelerinde daha çok Albay Salahaddin Bey adıyla tanınır. 

Babası Hasan Efendi, annesi Şahende Hanım'dır. 

Küçük yaşta babasının vefatı üzerine dayıları Şehremini'deki Remli Tekkesi şeyhi, bestekar ve zakirbaşı Hafız Hüseyin Halis Efendi ile devrinin önde gelen zakirbaşısı Şeyh Raşid Efendi'nin himayelerinde tekke ortamında büyüdü ve tasavvuf terbiyesi aldı. 

Mekteb-i Harbiyye'nin son sınıfında iken,  

I. Ordu muhabere makinisti olarak mülazim-i sani rütbesiyle Çanakkale muharebelerine katıldı. 

1918'de mülazim-i evvel rütbesiyle İstanbul Maslak muhabere deposunda görev aldı. 

1921'de Şehremini'deki Kılıççı Baba Rifai Tekkesi şeyhi Arif Hulusi Efendi'nin kızı Ruhsar Hanım'la evlendi. 

Fiilen katıldığı İstiklal Savaşı'ndan sonra yüzbaşı rütbesiyle İstanbul 

8. Muhabere Taburu'nda telgraf makinisti olarak göreve başladı. 

1928'de, İstiklal Savaşında gösterdiği başarılı hizmetlerinden dolayı kırmızı şeritli İstiklâl madalyası ile ödüllendirildi. 

Binbaşı rütbesiyle Erzurum, Tokat, Kırıkkale, Ankara ve Mudanya'da telgraf makinisti olarak görev yaptı. 

1957'de albaylığa terfi ederek tekrar İstanbul Maslak muhabere deposuna tayin edildi. 

Aynı yıl emekliye ayrıldıktan sonra hayatını Türk dini mûsikîsine adadı. 

2 Ocak 1978'de İstanbul'da vefat etti ve Mevlânâkapı'da Çürüklük Mezarlığı'na defnedildi.

Talebesi Muhittin Serin Beyefendi cenaze merâsimini şöyle anlatıyor:

"Merkez Efendi'de kılınan namazdan sonra kendisini seven tarikat mensublarının adeta asumanı dolduran salat,  

kelime-i tevhîd ve ism-i celal zikrinin lahuti ihtişamı içinde,  

Şeyh Raşid Efendi'nin insanları teshir eden arifane ve aşıkane duası ile Merkez Efendi Kabristanına sırlandı...

Bir ara Şeyh Raşid Efendi ile yan yana geldik.

Mahznndu. 

Bana hiç unutamadığım bir hakikati dile getirdi: 

"Evladım, yeri doldurulamayacak bir insanı kaybettik. 

İşte tekkeler asıl şimdi sır oldu..."

Bacanağı Ali Rıza Şengel ve Hüseyin Sadeddin Arel gibi ünlü musikişinasların devam ettiği Remli Dergahı'ndaki musiki muhitinde yetişen Salahaddin Bey ilahi, durak, şuğul gibi formlarda binlerce eseri hafızasına alarak tekke musikisinin öğretilmesi, icrası ve neşri yoluyla canlı kalması ve sonraki nesillere intikali hususunda önemli hizmetlerde bulunmuştur. 

Şeyh Hüseyin Halis Efendi ve özellikle Zakirbaşı Râşid Efendi'den birçok ilâhi ve şuğul meşkettiği gibi kıyam,  

devran ve kuûd zikirlerinin usul ve adabını bütün incelikleriyle öğrendi. 

Çocuk denecek yaşlarda zakirliğe başladı; 

bir müddet sonra da zakirbaşılığa yükselerek devrin önde gelen 

zakirbaşılanndan oldu. 

Rifai ve Kadiri tarikatlarından hilafet alan Salahaddin Gürer mütevazi ve ihlaslı şahsiyeti, zikrin adabına uygun bir şekilde seyrinde ve evradın hatasız okunmasında gösterdiği titizlik ve başarısıyla tanınmıştır. 

Özellikle kıyam zikrinden önceki hüzzam, segah,  

rast veya nihâvend münacatın ve duaların okunmasında,  

zikre ağır ve ahenkli geçişte, kademeli bir şekilde hızlanan zikir esnasında büyük bir ustalık ve musiki bilgisi isteyen, birbirine uygun makam ve ritimde ilahilerin seçilmesinde, arada kaside ve durakların okunmasında,  

perde kaldırma ve indirmede büyük bir dirayeti vardı. 

İstanbul'un hemen bütün kıyami ve devrani tekkelerinde zakirbaşılık yapan Salahaddin Gürer'in güzel ahlakını ve bildiklerini öğretme hususundaki iştiyakını talebesi Muhittin Serin Beyefendi şöyle ifade ediyor;

"Davet edildiği meclislere hasbi olarak şevkle hizmete koşardı. 

Hiçbir menfaat gözetmeden ihlasla,  

mahviyet içinde ömrünün sonuna kadar bu vazifesini aksatmadan yerine getirdi. 

Çok zengin olan müktesebatını ve bildiklerini öğretecek insan arardı..."

Güfteleri Yûnus Emre'ye ait olan, ''Dolap niçin inilersin" mısraı ile başlayan segah ve neva ilahileri, "Şehidlerin serçeşmesi enbiyanın bağrı başı" mısraı ile başlayan ve, "Alemler nura garkoldu Muhammed doğduğu gece" mısraı ile başlayan segah ilahileriyle güftesi Nureddin Cerrahi'ye ait,  

"Dil beytini pak eden" mısraı ile başlayan hüzzam ilahisi,  

"Kane fî fevki'l-ukül isna aşer" mısraıyla başlayan suzinak şuğulü tekkelerde çok okunan eserler arasında yer almaktadır. 

Dini musiki sahasında pek çok talebe yetiştiren Salahaddin Bey,  

hafızasındaki binlerce dini eseri banda kaydetmiş ve bunların notaya alınarak neşrini düşünmüşse de ancak çeşitli makamlarda doksan iki tanesini 

"Mütefekkir, Mutasavvıf, Halk Şairi Aşık Yunus Emre'nin Bestelenmiş Şiirleri" adlıyla yayımlayabilmiştir.

Salahaddin Bey, Türk dini musikisinin önemli eserlerinden Nayi Osman Dede'nin mi'raciyyesini, mi'raciyehan Hopçuzade Şakir Efendi ile beraber vakfiyeleri gereği İstanbul'da Nasühi Efendi, Aziz Mahmud Hüdayi,  

Sünbül Efendi, Tophane Kadiri Asitanesi, Bursa'da Mahkeme ve Numaniye camilerinde her yıl okuyarak bu geleneğin günümüze intikalini sağlayanlar arasında yerini almıştır.

Kaynaklar :

TDV İslam Ansiklopedisi..

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *