23 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Medine'de aynı asırda yaşayan tabiilerden yedi fakih...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Emevilerin iktidarda bulunduğu yıllarda bazı sahabe çocukları ve tabiinden kimselerin bu iktidar ve yönetime karşı gelip toplumda çeşitli karışıklıkların çıkması yüzünden bir kısım sahabiler,  

tabiiler hükümet merkezinden uzak şehirlere çekilip İslami ilimlerle uğraşmışlardı.

Onların ilmi çalışmaları ve çevrelerinde toplanan öğrencilerinin gayretleri daha sonra tefsir,  

hadis ve fıkıh gibi ilimlerin teşekkül ve tedvinini doğurmuştur.

Tabiatiyle birbirinden uzak ve değişik toplumsal şartlara sahip olan bu şehirlerdeki bilginler arasında görüş farkları gittikçe belirgin hâle geliyor ve her şehirde kendisine göre bir fıkıh ekolü doğmaya başlıyordu. 

Bunların en etkili olanları Hicaz ve Irak ya da diğer adıyla Medine ve Kufe ekolleriydi. 

Kur'an, sünnet ve sahabilerin icmalarıyla hükmü belirtilmemiş olan meseleleri Iraklı bilginler, akıl ve ictihad ile çözmeye çalışıyorlardı. 

Hicazlılar ise, daha ziyade hadis ve geleneklerden hareket ediyorlardı. Dolayısıyla bunlara "Hadis" veya "Eser" ehli adı veriliyordu.

İşte Hicaz ekolünü Fukahay-ı Seb'a denilen yedi fakih temsil etmektedir. Bunların başında Said b. el-Müseyyeb gelir. 

Bunlar, hakkında nass bulunmayan konularda ictihad yaparlarken en çok maslahata önem verirler ve genellikle ortaya çıkmamış problemler üzerinde durmaz ve bu gibi konularda görüş beyan etmezlerdi.

Fukahay-ı Seb'a'ya bu ismin verilmeşinin sebebi,  

sahabeden sonra fetva işinin bunlara kalması,  

ilim ve fetvanın daha çok bunlardan etrafa yayılması ve bununla şöhret bulmaları içindir. Nitekim onların yaşadığı asırda Salim b.Abdullah b.Ömer ve benzeri birçok tabii âlimler olmasına rağmen fetva işi en çok bu yedi fakihten soruluyordu (Vefeyatu'l-A'yan).

Bu yedi Fakih şunlardır:

Said b. el-Müseyyeb, Tabiilerin reisi idi. 

Hadis rivayeti, zühd, ibadet ve takvayı nefsinde toplamıştı. 

Aynı zamanda rüya tabirini de çok iyi biliyordu. 

Sa'd b. Ebı Vakkas ve Ebu Hureyre gibi bir grup sahabiden ve Peygamber efendimizin hanımlarından hadis dinlemiştir. 

Ebu Hureyre'nin kızı ile evli idi ve hadislerin çoğunu da Ebu Hureyre'den rivayet etmiştir. 

Kendisi der ki; Elli seneden beri cemaatle namazda imamın ilk tekbirini kaçırmadım ve elli seneden beri namazda bir adamın kafasına bakmadım 

ilk safta durduğu için. 

Ayrıca elli yıl sabah namazını yatsı abdestiyle kıldığı söyleniyor. 

Kendisi şöyle diyordu: Allah'a ibâdet gibi insanı şerefli kılan ve Allah'a karşı günah işlemek gibi insanı küçük düşüren bir şey yoktur.

Emevi yöneticilerinden Abdülmelik b. Mervan'ın oğulları Velid ve Süleyman'ın veliaht olmalarına bey'at etmediği için Abdülmelik'in emriyle Medine valisi Hişam b. İsmail tarafından kendisine elli değnek vurulup Medine sokaklarında teşhir edildi. 

Zalimlerle ilgili şunu söylüyor; 

''Zalimlerin çevresindeki yardımcılarına ancak kalben nefret ederek bakın,  

ta ki amelleriniz yok olmasın.'' 

Said b. el Müseyyeb Medine'de vefat etmiştir.

Ebu Bekr b. Abdirrahman b. Hâris b. Hişam,  

Tabiilerin ileri gelenlerindendir. 

Kureyş Rahibi diye adlandırılırdı (İbn Hallikan).

Kasım b. Muhammed b. Ebı Bekr es-Sıddik,  

Tabiilerin ve zamanının en üstün şahsiyetlerindendi. 

İmam Malik, "Kasım bu ümmetin fakihlerindendir" diyordu. 

Kendisi bir grup sahabiden rivayet etmiş,  

kendisinden de tabiilerin büyüklerinden bir cemaat rivayet etmiştir. 

Mekke ve Medine arasında bulunan ve Kudeyd denilen bir yerde vefat etmiştir (İbn Hallikan).

Urve b. Zübeyr b. el-Avvam,

Alim ve salih bir zat idi. Kur'an-ı Kerim kıraatlarıyla ilgili kendisinden rivayetler yapılmıştır. 

Kendisi teyzesi olan Hz. Aişe'den hadis dinlemiş, ondan da İbn. 

Şihab ez-Zühri ve diğer bazı alimler rivayet etmiştir. 

Medine'de kendi adıyla anılan Urve kuyusunu kendisi kazdırmıştır. 

Medine yakınında Fur'denilen bir köyde vefat etmiştir. 

(İbn Hallikan).

Süleyman b. Yesar, Alim, abid ve güvenilir bir zat idi. 

Kendisi, İbn.Abbas, Ebu Hureyre ve Ümmü Seleme'den hadis rivayet etmiş, ondan da İmam Zühri ve büyük hadisçilerden bir grup rivayet etmiştir.

(İbn Hallikan).

Hârice b. Zeyd b. Sabit, Kadri yüce alim ve zahid bir tabii idi. 

Zühri kendisinden hadis rivayet etmiş, Medine'de vefat etmiştir.

(İbn Hallikan).

Ubeydullah b. Abdullah b. Ute b. Mes'ud,

Belli-başlı tabiilerdendi. Kendisi İbn Abbas, Hz. Aişe ve Ebu Hureyre'den hadis dinlemiş ondan da Ebu'z-Zenad, Zühri ve diğer bazıları rivayet etmiştir. 

Zühri, "Dört denize ulaştım" diyor ve onların arasında Ubeydullah'ı da zikrediyor. 

Ömer b. Abdilaziz, 'Ubeydullah'ın bir gecesi bana bütün dünyadan daha sevimlidir;Onun bir gecesini beytulmalin parasından bin dinara satın alırım" diyordu. 

Medine'de vefat etmiştir.(İbn Hallikan).

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *