23 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Şah-ı Nakşibend Hz.leri...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Şah-ı Nakşibend Hazretleri tarikatı'nın kurucusudur. 

Nakşbend Hazretlerinin hayatı;

''Şah-ı Nakşibend, miladi 9. asırdan itibaren, önemli bir ilim ve irfan merkezi haline gelen Maveraünnehir havzasında,  

Buhara şehrine dokuz kilometre uzaklıktaki Kasr-ı Hindüvan ''Kasr-ı Arifan''da dünyaya teşrif ettiler (1318). 

Asıl adı, Muhammed b. Muhammed Buhari'dir.

Şah-ı Nakşibend Hazretleri'nin doğduğu ve içinde büyüdüğü,  

sosyal ve siyasi şartlar; 

dinin aslına dönmeyi ve müslümanların tekrar eski düzenlerini kurmalarını gerektiren acziyet ve güçlüklerle dolu bir ortam oluşturmuştu. 

Buhara, Cengiz Han tarafından 1221'de, ardından 1273'te ve son olarak da 1316'da üç defa talan edilmiş, yakılmış ve hemen bütün ilmi eserler tahrip edilmiştir. 

Şehir bir daha o eski canlı günlerine hemen hemen hiçbir zaman kavuşamadı. 

Fakat müslüman halk, bir daha böyle musibetlerle karşılaşmamak için dinlerine sarılmayı da ihmal etmediler.

Nakşibend (K.S), daha ilk çocukluk yıllarındayken,  

Hacegan Tarikati şeyhlerinden Muhammed Baba Semmasi,  

müridleriyle beraber o köye gelmiş ve Muhammed Bahauddin'i manevi evlatlığına kabul etmiştir. 

Baba Semmasi'nin, müridi olan Emir Külal'a hitaben; 

"Bu erin terbiyesi sana aittir, " dediği rivayet edilmektedir.

Hakikaten de Muhammed Bahauddin, Emir Külal'a intisab etmiş,  

tarikat adabının öğrenilmesi, sohbet ve zikir telkinlerini ondan almıştır. 

Burada bir meseleyi açıklığa kavuşturmakta fayda var. 

Şah-ı Nakşibend, zahiri terbiyesini Emir Külal'dan almışsa da batıni manevi terbiyeyi Abdulhalik Gücdevani'dan almıştır.

Abdulhalik Gücdevani Hacegan Tarikati pirlerinden olup,  

Şah-ı Naksibend Hazretlerini ruhani yolla irşad etmiştir. 

Bu ruhaniyet yoluyla terbiye usulüne,  

Veysel Karani Hazretlerine izafeten "Üveysîlik yolu" denilmektedir.

Şah-ı Nakşibend'in intisab ettiği Hacegan Tarikati'nde; 

mürid tek başına olduğunda hafi gizli, toplu haldeyken cehri açıktan zikir yapılıyordu. 

Fakat kendisi, Gücdevani'nin manevi telkiniyle "hafi zikri" tercih etmiştir.

Emir Külal'dan hilafet alan, Şah-ı Nakşibend, daha sonra yedi sene Mevlana Arif, oniki sene de Halil Ata ile sohbet ve arkadaşlık yapmıştır. 

Bu iki şeyh Yesevi Tarikati'ne mensuptur. 

İki defa Hicaz'a gitmişler, ikinci seferinde bir müddet Merv'de oturduktan sonra Buhara'ya dönmüş ve ömrünün sonuna kadar burada ikamet etmiştir. 

***

Muhammed Baba Semmasi:

Hace Ali Ramiteni hazretlerinin yetiştirdiği büyük veli ve kendilerine 

Silsile-i Aliyye denilen büyük İslam alimlerinden. 

Ramiten ile Buhara arasında bulunan ve Ramiten'e iki kilometre,  

Buhara'ya ise, altı kilometre uzaklıkta bulunan Semmas köyünde doğdu. 

1354'te orada vefat etti.

Tasavvuf ilmini büyük alim Ali Ramiteni'den öğrendi. 

Onun derslerinde ve sohbetlerinde yetişip,  

tasavvufta yüksek dereceye ulaştı. 

Hocası, kendisinden sonra irşad makamına,  

Muhammed Baba Semmasi'yi vekil bıraktı. 

Diğer talebelerine de, ona tabi olmalarını vasiyet etti.

Hocasının vefatından sonra irşad makamına geçen Muhammed Baba Semmasi, çok talebe yetiştirdi ve içlerinden bir kısmını tasavvufta yüksek makamlara kavuşturdu.

Bu talebelerinin başında, kendisinden sonra yerine geçen ve ilim deryasında sedef misali olan Seyyid Emir Külal hazretleri gelmektedir. 

Bir talebesi de, Şah-ıNakşibend Behaüddin-i Buhari hazretleridir. 

Behaüddin Nakşibend hazretleri, Kasr-ı Hindüvan'da doğdu. 

Henüz o doğmadan evvel, hocasıMuhammed Baba Semmasi onun doğduğu yerden geçerken; 

''Bu yerden büyük bir zâtın kokusu geliyor. 

Pek yakında Kasr-ı Hindüvan, Kasr-ı arifan olur'', buyurdu. 

Bir gün yine oradan geçiyordu. 

''Şimdi o güzel koku daha çok geliyor. Ümîd ederim ki, o büyük insan dünyaya gelmiştir'', buyurdu. 

Böyle buyurduğu zaman, Behaüddin-i Buhari hazretleri doğalı üç gün olmuştu. Dedesi, çocuğun göğsünün üzerine hediye koyup,  

Muhammed Baba Semmasi'ye getirince; 

''Bu bizim oğlumuzdur. Biz bunu kabul eyledik'', buyurup,  

talebelerine de; ''Kokusunu aldığım işte bu çocuktur. 

Zamanının rehberi ve bir tanesi olacaktır'', buyurdu. 

Sonra halifesi Emir Külal hazretlerine,  

bu çocuğun iyi yetiştirilmesini tenbih etti.

Ehl-i sünnet alimlerinin ve evliyanın en büyüklerinden olan Hace Muhammed Baba Semmasi hazretlerinin yetiştirdiği,  

tasavvufta yüksek derecelere kavuşmalarına vesile olduğu yüzlerce veli olup, bunlar içinde dördünü kendisine halîfe seçmiştir. 

Bunlardan birincisi Hace Sufi Suhari, ikincisi kendi oğlu Hace Muhammed Semmasi, üçüncüsü Mevlana Danişmend Ali,  

dördüncüsü ve en büyükleri Seyyid Emir Külal hazretleridir.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *