23 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Neslin korunması

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Son Peygamber’in, hicretin onuncu yılında yaptığı ve insanlığa önemli mesajlar verdiği Veda Haccı’na tanık olan sahabilerden biri de Cabir b. Abdullah’tı. Uhud Harbi’nde babası Abdullah’ı Allah yolunda şehit veren Cabir... Ömrünün ilerleyen yıllarında bir gün Hz.Hüseyin’in torunu ve Ca’fer-i Sadık’ın babası olan Muhammed b.Ali, bu seçkin sahabinin yanına geldi ve Allah Resulü’nün tek haccı olan Veda Haccı’nı ve hutbesini anlatmasını istedi. O esnada gözlerini kaybetmiş olan Cabir, Peygamber torununun bu isteği üzerine Nebi’nin (sav) Veda Haccı’ndan aklında kalanları tek tek anlattıktan sonra sözü Veda Hutbesi’ne getirdi; Resulullah (sav), Arafat’ta, güneş zevalden seyretmeye en tepe noktasından batıya kaymaya başlayınca, çadırından çıkıp devesine binerek on binlerce insana hitaben yaptığı o tarihi konuşmasına şu cümlelerle başlamıştı; “Ey insanlar! Bu Zilhicce ayınızda, bu Mekke şehrinizde bu Kurban Bayramı gününüz nasıl mukaddes ise, kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız şeref ve namusunuz da aynı şekilde mukaddestir.” Kutlu Nebi (sav), kutsiyetine inandığı gün, ay ve beldeye işaretle söze başlamış ve daha sözlerinin başında o coşkulu kalabalığa çok önemli bir ilkeye dikkat çekmek istemişti. Bundan böyle kimse, başkasının canına, malına ve kişilik haklarına saldırmasın, diyordu. Kişilik haklarına özellikle dikkat çekmiş; insanın şeref ve haysiyetini zedeleyecek davranışlardan kaçınılması gerektiğine vurgu yapmıştı. Zira onun tanımıyla iyi Müslüman, Müslüman kardeşinin canına ve malına olduğu gibi, “kişilik haklarına” da saygı gösteren ve onun şahsiyetini dokunulmaz gören kimsedir. Nitekim Peygamber Efendimiz bu durumu şöyle dile getirmişti; “Müslüman’ın Müslüman’a malı, ırzı ve kanı haramdır. Müslüman kardeşini küçük görmesi, kişiye kötülük olarak yeter.” Allah Resulü’nün Veda Hutbesi başta olmak üzere çeşitli hadislerinde “saygın bir değer” olarak zikrettiği “ırz”kavramı, “insanın kendisine ve sosyal çevresine yönelik övgü ve yergiye konu olan her türlü manevi şahsiyetini” ifade etmektedir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *