14 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Sayın Hüseyin Aydın'a mektup

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
 
TANIŞMIYORUM ama Ziraat Bankası'nın son yıllardaki performansına bakınca Sayın Hüseyin Aydın'ı kutlamak zorunda olduğumuzu iyi biliyorum. Devlet bankaları bir dönem zarar içindeydi. Koalisyon hükümetleri bakanlıklardan önce bankaları paylaşırdı. Ve hepsi de yıl sonu bilançosunda zarar ederdi. Durum değişti. Artık devlet bankaları da özel bankalar ile aynı kulvara girip büyük bir rekabet anlayışı içinde yarışıyor. Futbol kulüplerine getirilen iyileştirme nedeniyle izledim önce Hüseyin Aydın'ı... Daha sonra da CNN Türk televizyonundaki uzun söyleşisinde... Aynı zamanda da Bankalar Birliği Başkanı olan Sayın Aydın 8 yıl içinde bankayı sadece Türkiye'de değil, yurt dışında da yüz ayrı noktaya taşıyarak önemli bir sisteme sokmuş. Bunlar iyi ve hoş. Bol bol da bu TV söyleşilerinde bankasının reklamını yapma fırsatını buldu. Biz de bilgilendik. İtirazım yok.
 
Danıştım gerçeği anladım
 
Ancak şurada bir itirazım var. Kredi kartı iyileştirme konusunda bir gizlilik söz konusu. Ziraat Bankası'ndan sonra Vakıflar Bankası'nın da bir hamle yaptığını okuyoruz ve dinliyoruz. Bu hamlelerdeki gizlilik, asıl kredi kartı sorununu yaşayan takipteki borçlular. Önceki gün Sabah gazetesinde Hazal Ateş de detaylı bir haber yazdı. Ne zaman ki önce bankaya, sonra uzmanlara gidip danıştım, gerçeği anladım:
Bankalar takibe düşmemiş borçları yapılandırıyor, bu tamam. Ama tamam olmayan asıl sorun takibe düşerek aracı kuruma devredilen ve avukatlara verilen borçlar. Burada şeffaflık yok. Açık ve seçik borçlulara, 'Siz iyileştirme kapsamında değilsiniz' denmiyor. Sadece banka yetkilileri, 'Konu ile ilgili bize bir direktif gelmedi' cevabını veriyor. Asıl kredi kartı sorununu yaşayanlar, bankanın takibinde değil. Aracı kuruma sevk edilmiş olan kişiler. Borcu neredeyse 10'a katlanmış. Faizin faiziyle birlikte avukatlık masrafı, aracı kurum komisyonu gibi ilavelerle borçlar ödenemez bir hale gelmiş. İşte bankaların kapısını aşındıran önemli bir kitle de bu sorunu yaşayanlar. Yoksa bankanın kendi bünyesinde takipte olan borçlulara elbette katkı sağlanıyor. Daha doğrusu banka, alamadığı parayı alabilmek için borçluyla pazarlık bile yapıyor.
 
Nerede takiptekiler
 
Nerede kaldı bankayla sorun yaşayan, takibe düşmüş borçlulara sağlanacak iyileştirme ve avantaj?
Futbol kulüplerinin takibe düşmüş borçları, hatta UEFA'nın kucağına inmiş dosyaları bile iyileştirme kapsamına alınırken, aracı kurumdaki borçlar ile banka ilgilenmiyor. Daha doğrusu, 'Bu alacak bize ait değil' yorumunu getiriyor. Bildiğim kadarıyla hükümet de borçluların yanında. Bankalara aracı kurumda takibe düşmüş dosyaların da ele alınmasını istiyor. Hükümet ve bankalar arasında bu sorunu çözmek için görüşmeler yapılıyor. Umut var mı?
Elbette var. Aracı kurum da parasını alamıyor. Görmüyor muyuz dağ taş bankalara geri dönmüş konuk ve otomobil ile dolu. Ne aracı kurumlar ne de bankalar haciz işlemini yaparak ele geçirdikleri konut ve otomobilleri satabiliyor. Sorun da kar topu misali büyüdükçe büyüyor. Ziraat, Vakıf ve Halkbank öncelikle devlet bankası. Böylesine bir ekonomik krizde bu sorunu çözmek için kardan zarar etmeyi göz önüne alarak geniş kapsamlı bir yapılandırmaya gitmek durumundalar. Aksi zaten amacına ulaşmaz.
 
Bu bankalar özel bankalarla yarışırken, kapasitelerini, güçlerini ve işlevlerini de büyütüyorlar. Bunu takdir ederiz. Ama unutmayalım ki devlet bankaları, devletin desteğinde olup devletin nakitleriyle önemli bir sirkülasyon sağlıyor. İşte devletin parasını kullanma önceliğindeki bu devlet bankaları da madem böyle bir yola adım attı, asıl zorluk içindeki kredi kartı çaresizliğindeki vatandaşlara öncelik tanıması gerekir.
 
Yoksa boşuna arayış, boşuna bekleyiş ve boşuna kapı aşındırıyor insanlar.. Bence açık ve net olmakta yarar var. Bunca torba yasası ile başta vergi olmak üzere taksitlendirme yapılırken ve vatandaşın nefes alacak bir umudu varken topyekün bu kredi kartı sorununa da çare bulmak gerekir. Aksi takdirde haksız yardım oluşur ki, bu da hem günah hem yazık hem de adaletsizlik içerir.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *