09 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
9°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Köyüme dönüyorum

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

Hayat çok pahalı. İstanbul ise bir başka pahalı. Ekmek aslanın ağzında. Geçim sıkıntısı, dar gelirli insanlarımızın tabiri caizse, sadece boğazını değil yüreğini de sıkıyor. Plastik poşetlerden kurtulduk ama… Pazar fileleri artık boş dönüyor. Çünkü insanımızın alım gücü, ocağını tüttürmeye, evini geçindirmeye, insan gibi yaşamaya maalesef elvermiyor. Market rafları, fırsatçıların fahiş fiyatları ile dolu. Her yemeğimizin harcı, vazgeçilmezimiz. Daha dört ay önce 10 TL’ye aldığımız sarımsağın kilosunun bile 30 liraya yükseldiği, fakirin pirzolası iyi bir kuru fasulyenin kilosunun 18 TL’den başladığı bir geçim arenasında, insanımız artık ayın ortasını değil, haftanın başını zor geçirir oldu. 

 

GEÇİM DERDİ HER YERDE

 

Sokaktaki, çarşıdaki, pazardaki, kahvehanede ki insanımızın artık ortak sohbetleri 'geçim'. "Ne olacak halimiz! Nasıl geçineceğiz" türündeki söylemler, insanımızın ağzından pek düşmüyor. Ayyuka çıkan sebze meyve fiyatları, market raflarındaki gizli ve de fırsatçılık kokan garip zamlar, insanımızı bezdirdi. Et artık insanımızın sofrasını değil, rüyalarını bile süslemiyor, çünkü unutuldu. Pirzolanın kilosunun 98 TL olduğu, pastırmanın 270 TL olduğu bir ortamda, hangi babayiğit o et reyonunu önünde durabilir ki! 

 

FAKİRİN VAZGEÇİLMEZİ

 

Fakirin sofrasının vazgeçilmezi peynir, zeytin, yumurta bile artık lüks. İyi bir peynirin kilosunun 50 TL’yi aştığı, zeytinin kilosunun 30TL’nin üzerinde gezdiği, gezen tavuk yumurtasının 1.5 TL’lere çıktığı bir ortamda, dar gelirli insanımız ne yapsın? Temel ihtiyaç maddelerini evine nasıl götürsün? İşte sokağın nabzı bu. İnsanımız mutsuz ve de çaresiz. Tabii bu durumda olanlar dar gelirli ailelerimiz. Tuzu kuru olanlardan, Gucci’den giyinenlerden, İtalyan ayakkabısını tercih edenlerden, Fransız parfümü kullananlardan, altlarında dört çeker ile dolaşanlardan, dolar bu kadar yüksekken, çocuklarını yurtdışında okutanlardan, canı sıkıldığında 2–3 milyon dolara malikâne alanlardan, ellerine güvercin yumurtası büyüklüğünde taşlar olan, mücevherler takanlardan bahsetmiyorum. Onlar maalesef bir şekilde sistemin içine girip, işin kaymağını yiyorlar. Ve de artık sesleri hiç çıkmıyor.

 

KÖYÜME GERİ DÖNÜYORUM 

 

Önceki gün sitemizin önüne bir kamyon yanaştı. Otuz beş yıldır kapıcılık yapan, apartmanın güneş görmeyen bodrum katında oturan, zaman zaman fosseptik baskınları ile boğuşan B.A kardeşim kamyonun yanındaydı. Sordum; “Hayrolsun, yolculuk var galiba!”. “Evet ağabey, Emekli oldum. Artık burada beni kimse tutamaz. Zaten istesem de duramam. Çünkü geçinemem. Bu pahalılıkta zaten geçinmekte imkânsız. Memlekette üç beş parça babadan kalma tarlam var. Küçük bir köy evim de var. Orada eker biçer üç beş de tavuk besler, daha rahat geçinirim. Buraları bize artık lüks oldu”. Düşünün, adam emekli olduğu gün, geçim sıkıntısı sarmalından kurtulmak için ilk iş olarak tasını tarağını toplayıp köyünün yolunu tutuyor. O bir şekilde kendini kurtaracak. Peki, kalanların hali nice olacak!

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *