Pilotluk kahramanlıktır
SEVDADIR pilotluk...
Aşktır... Gökyüzünde danstır...
Tarifi imkansız zenginliktir pilotluk.
THK’nın ilk sivil başkanı rahmetli Prof. Dr. İnanç Ayaz’ın teşvikiyle 18 saat kadar uçtum. Bröve alamadım ama bu aşkı hissettim. Demek ki tam anlamıyla oluşmamış bu sevda. Sencer Güneşsoy gibi ağabeylerim brövelerini aldılar. Uçtular ve gökyüzüyle kucaklaştılar.
Erdoğan Menekşe, unutulmaz pilot Sadık ve niceleri, sivil uçucularımızın kahramanlarıdır. Askeri pilotları ise bu sevdanın zirvesindedirler. Bakın akrobasi timine... Her seferinde tüylerimiz diken diken olmuyor mu? Bakın gökyüzünde kayak yapar gibi süzülerek dans eden uçaklara, helikopterlere, balonlara, dronelara, hatta uçurtmalara...
Hezarfan Ahmet Çelebi’nin asırlar öncesi deneyimi bir sevda yolculuğu değil miydi? Ya Japonlar’ın kamikazeleri... Ama bizim pilotlarımız bir başkadır. Genetik bir zenginlikleri vardır. Hürküşlar, Nuri Beyler bu genetik sevda olmasa ilk sefer yolculuğuna çıkar mıydı?
Aile bireyimiz içinde de bir kızımız var uçan. Hem uçak hem de helikopter pilotu. Ordudan emekli oldu ama hala uçuyor. Uçmasa yaşayamaz. Pilot yanında uçmak için can atarım. Kulakları çınlasın sınıf arkadaşım Pertev Arıkan bu duygumu birçok seferinde yerine getirdi. Onu izlerken imrenirdim. Duygusunu anlatmak zor bir yaşam tarzıdır pilotluk. Pilot korkmaz ve korkutmaz.
Kollarını kanat, gönlünü gövde yaparak bu sorumluluğu üstlenir. Bir sporcu gibi ağırlık kaldırır, antrenman yapar, gıdasına dikkat eder, tam uykusunu alır ve eksiksiz kılar uçuştan önce kendisini... Uçuştan alınan veya uçamayan pilotların nasıl gözyaşı döktüklerine tanık olmuşumdur. Hele de sağlık sorunlarıyla geride kalanlar. Kırım yapmış pilotlar da vardır, Yalçın Dalgakıran gibi...
Üç kırımı oldu. Yani üç kez düştü. Yine uçtu. Hala da uçuyor. Pilot son nefesine kadar zayiat vermez, hele sivil zayiat söz konusu olursa önce canını feda eder. Son saniyeye kadar direnerek aracını mahsus mahale yönlendirir. Yani düşecek yeri bile planlar. Kendisini kurtarmak aklına bile gelmez. Bu nedenle dogmatik kahramanlardır onlar. Allah vergisidir. Anadan doğma kahramanlardır.
Dün 4 havacı kahramanımızı şahadete uğurladık. Son görevlerinde yine kahramanlık yaparak arızalanın helikopteri indirmeyi başardılar. Canları pahasına... Tek bir sivil kaybı olmaksızın... Son görev asıl görevleriydi çünkü. Hava aracı bu... Kırım olacaktır.
Arıza, doğaldır. Son üretimi 1974 yılı olan bu helikopterler daha uzun süre envanterde kalacaktır. ABD’de hala birinci ve ikinci dünya savaşı uçakları gösteri uçuşu yapıyor. Uçan makine pas tutmaz. Elbette bu kırımın bir nedeni bulunacaktır. Test uçuşu olduğu için 2 yüzbaşı ve 2 teknisyen vardı helikopterde. Test uçuşunu canlarıyla gerçekleştirdiler. Pilotluk yüzbaşı rütbesi olgun ve kıdemli bir dönemdir.
Eğitmenlik çağıdır. Doktora kariyeri gibi. O nedenle iki kıdemli pilot test etmek için helikopterine çıktı. Belli ki arıza giderilmemişti. Riskli bir sevda dedik ya pilotluk için, riski göğüslediler. Sağlıklı uçuş ortamı yaratmak istediler. Başaramadılar.
Şu da unutulmasın, helikopterler şehir üstü makinelerdir. ABD ve büyük metropoller artık gökdelenlerin üstüne pist yapıyor. İstanbul’da da hele şu yoğun kara trafiğinde artık helikopter taşımacılığı tek çare olacaktır. Halen İstanbul’da devletin ve işadamlarının kullandığı bir yöntem.
Önümüzdeki yıllarda daha da yoğunlaşacak. Kırım olabilir. Arıza olabilir. Kaldı ki Türk havacılığında pilotlarımız kadar mühendislerimiz ve teknisyenlerimiz de ayrı birer kahramandırlar. Teknik bakım ve makine fiziği ‘sıfır hata’ gerektiriyor. Milyonda bir hata ne yazık ki telafisiz ve çaresizliktir. Kahraman pilotlarımız doğal kahramanlıklarını sergileyerek uğurlandı dün.
Rahmetle...
