Kararsız kalmadı
MEVSİM çok güzel. Tatil yok. Yazlıkçılar henüz hazırlık bile yapmadı. Hemen hemen tüm seçmen ikametgahında yerleşik vaziyette. Seçim için tam istenilen bir ortam.
Psikolojik hava da oluşturuldu. Siyasiler o kadar çok çalıştı, o kadar çok asıldılar ki, etkilenmemeye imkan kalmadı. Biz de ısındık. Demek ki, kararsız kalınılmayacak. Etrafımızın tanık olduğumuz düşüncelerine göre sandığa gidilecek ve oy kullanılacak. Kararsız seçmen çok azınlıkta kalacak gibi. Hemen hemen herkes oluştu. Bu nedenle oy kullanma oranı çok yüksek olacak görünüyor. Yüksek oy kullanımı hangi taraf için avantaj sağlar bilinmez. Ama rekor bir sandık yoğunluğu tahmin ediliyor.
İlk kez bir yerel seçimde ittifak oluşumu kararsızları karara yönlendiren en büyük etken. Ya iktidar ya da muhalefet. Diğer alternatifler, bu uygulamayı beğenmeyenler ve aykırı kalanlar olacaktır.
Hizmet için değil...
Seçmenin hangi adayın daha iyi hizmet vereceği seçeneğinde olacağını da sanmıyorum. Adaylar değil, ittifaklar bazında oy kullanacaktır da o yüzden...
Zamanından önce seçim havasına girildi. Duygular çok önceden okşandı. Seçim yatırımları yapıldı. Atışmalar, değersizleştirmeler çok önce başladı. ‘Ya biz ya da biz’ dayatmasının zamanlaması doğru olmadı.
Hal böyle olunca da seçmen bazında kararlar vaktinden önce verildi. Çünkü hizmet ve proje üretkenliği, tanıtımı değil de karşılıklı atışma dönemine geçildi.
Söyleyecek söz de kalmadı, seçimden sonra yapılacak hizmetler için vaat de... Bu kadar çok asılma, ısrar ve tek gündemli yaşamak sağlıklı yaptırımlar oluşturmuyor esasında. Sempati, antipatiğe dönüşür. Alışkanlıklar bitebilir. Başka seçenekler düşünülebilir. Bloklar oluşabilir.
Enerjiler tükeniyor
‘Alt tarafı yerel seçim’ desek bile ortam, amacını aşan bir hale geliverdi. İplikler pazara çıkıyor. Adayların geçmişleri sergileniyor. Enerjiler tükeniyor. Sabır ve tahammül geçerliliğini yitiriyor. Ortam bazında konuşulacak ikinci bir gündem başlığı bulunamıyor.
‘Ya seçim ya da seçim’ başlıklı sohbet toplantıları bile tadını kaçırmış durumda. Neredeyse ‘Şu seçim bitse de normale dönsek’ anlayışı hakim.
Spekülasyonlar, şehir efsaneleri, teoriler, bilgiden uzak fikirler, amacı dışında hacimleniyor. Laf atıp izini bırakanlar ile bu izi temizlemeye çalışanlar vakit kaybından başka bir şey yapmadıklarının da farkında olamıyor.
Seçmen daha sakin
Genel seçimlerde bile böylesine bir hareket görülmemiştir. Bu büyük kutuplaşma çerçevesinde yapılan mücadele, halk bazına inebildi mi acaba? Kanımca seçmen daha sakin. Seçmen bazında olumsuz ve aykırı bir davranış görülmüyor. Bu davranış biçimi aslında seçmenin ne kadar kararlı olduğunun kanıtı gibi.
Yani ‘siz ne söylerseniz söyleyin’ duygusunu hisseder gibiyim. Fanatik ve işgüzar üçüncü şahısların çıkışlarının bile kendi fikirdaşları arasında hoş karşılanmadığını görüyoruz.
Seçmen kararlı. Seçilmek istenen ise hala ısrarlı... Taraflar bir ucunu yakalamış, ipi çektikçe çekiyor. Bu kadar büyük tazyik ve asılmaya bu ip dayanabilir mi? Ya kopacak ortadan ve çekiştirenler kendi bulundukları tarafta yığılıp kalacaklar ya da bu çekiştirme sündürmeye dönecek. Güçlü olan taraf ise ipi de ipin diğer ucundan tutanı da bölgesine taşıyacak.
Ne olacak sonra? Bilemedim. Bilenin de olduğunu sanmam.
Allah’tan seçmen kararlı, duyarlı ve dolduruşa gelmiyor. Erken girdik seçim havasına da o yüzden... Zamansız ataklar amaç dışına taşındı da o yüzden... Doyduk ve yeterince ısındık da o yüzden...
Seçim değil, geçim zamanı da o yüzden...
Şu seçim olsa da bitse, tek istenilen de bu zaten.
