23 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Hz. İbrahim'in vefatı...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Hicret’in 10’ncu senesi Rebiülevvel ayının 10’ncu salı günü.

Peygamber Efendimizin mübarek kalbi, bütün insanlara karşı bir şefkat ve merhamet kaynağını andırıyordu.

Mini mini yavrulara, şipşirin çocuklara karşı ise, bambaşka bir muhabbet, apayrı bir şefkat besliyordu. Hele kendi çocuklarına karşı adeta bir şefkat ve sevgi deryasıydı.Hz. Hatice’den dünyaya gelen iki oğlu Kasım ve Abdullah’ı, henüz Mekke’de iken ve bebek yaşta ebedi aleme uğurlamıştı. Onların ebedi aleme göçüyle mübarek kalpleri oldukça teessür duymuştu. Fakat Hz. Mariye’den sevgili oğlu İbrahim’in dünyaya gelişi onu bir derece teselli ediyordu.

Bu sebeple, bu biricik oğlunu fazlasıyla seviyordu. Mübarek elleriyle başını okşuyor, kucağına alıp göğsüne basarak bu sevgi ve şefkatini izhar ediyordu. Evet, şefkat, ‘rahmet-i İlahiyye’nin en latif, en güzel, en hoş, en şirin cilvelerindendir.’

Şefkatin en şirini de evlada karşı duyulanıdır. Çocuk ise, Cenab-ı Hakk’n, anne babaya muvakkaten teslim edilmiş bir emanetidir. İşte, Resu-i Kibriya Efendimiz, her emanet gibi, bu emanete karşı da gereken alakayı esirgemiyordu.

Çocuğunu, Cenab-ı Hakk’ın rahmetinin bir cilvesi olarak görüyor ve onun için seviyor, bağrına basıyordu.

Hz. İbrahim, 16. ayına henüz ayak basmıştı. Bu sırada Peygamber Efendimiz, onun hastalandığı haberini aldı. Sevgili oğlunun annesi Hz. Mariye ile birlikte oturdukları bağ içindeki evine gitti.

Peygamber Efendimiz, hasta yatan nurtopu oğlunun gözlerinde eski parlaklığı ve hareketli bakışları göremiyordu.

Bunu fark eden Efendimiz, kucağında tuttuğu sevgili oğlunun yavaş yavaş kayan gözlerine bakarak, ‘’Allah’ıntakdirine karşı elden ne gelir, ey İbrahim’’diye buyurdu.

Az sonra İbrahim, fani dünyaya gözlerini yumdu. Bu esnada Efendimizin mübarek gözlerinden yaşlar boşandı. Hz. Abdurrahman b. Avf, Ya Resulallah! Siz de mi ağlıyorsunuz.. Ağlamaktan halkı menetmemiş miydiniz.. Deyince, Efendimiz şöyle buyurdular: Ey İbni Avf! Ben size günah ve ahmaklığın ifadesi olan iki ağlayış ve bağırışı yasakladım. Nimete kavuşulduğu sıradaki eğlence, oyun bağırışından ve musibet ve felaket sırasındaki bağırışıyla yüz göz tırmalamak, üst baş yırtmaktan...

Benim bu ağlamam ise, şefkatin eseridir, acımadan ibarettir. Merhamet etmeyene, merhamet edilmez!

Göz Ağlar, Kalp Üzülür.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *