25 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı az bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Hak dostlarından hikmetler...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Mevlana Hazretleri buyurur...

‘’Gönül namazı kılmayan, namaz ehli olmayan kimseyi; öfke rüzgarı, şehvet rüzgarı, hırs rüzgarı kapıp götürür.

Şehvete kul köle olan kişi ise, Allah indinde, alınıp satılan kölelerden daha değersizdir.’’ Gönül namazı, tadil-i erkan ve huşu içinde, gönlü Allah’a vererek kılınan makbul namazdır.

Heva ve hevesinin esiri, nefsani arzularının kölesi oldukları için ‘’gönül namazı’’ kılabilme şerefinden mahrum kalanlar, bu dünyada zevk u safa içinde saltanat bile sürseler, Mahşer’in dilencileri olacaklardır. Şu hadise, bu hakikati ne güzel izah etmektedir: ‘’Rasalullah Efendimiz bir gün Medine-i Münevvere’deki çarşılardan birine uğramıştı. Çarşıda siyahi bir köle müzayede ile satılıyordu. İslam’la şereflenmiş olan bu köle:

Beni alacak olana bir şartım var, diyordu. Alıcılardan biri:

‘’Nedir o şart’’.. diye sordu.

Köle: ‘’Farz namazlarımı Rasulullah’ın arkasında kılmama mani olmayacaksın’’, dedi. Adam bu şartı kabul ederek köleyi satın aldı. Allah Rasulü o köleyi hep farz namazlarda görürdü. Bir gün yine bakındı, fakat o köleyi göremedi.

Kölenin efendisine:

‘’Hizmetçin nerede’’ diye sordu.

Adam:

‘’Ey Allah’ın Rasulü, o, hummaya yakalandı’’, dedi. Rasul-i Ekrem ashabına:

‘’Kalkın, onu ziyarete gidelim’’, buyurdular. Birlikte kalktılar ve şifa dilemek için ziyaretinde bulundular. Peygamber Efendimiz birkaç gün sonra yine: ‘’Hizmetçinin hali nicedir’’.. diye sordular.

Adam bu defa:

‘’Ey Allah’ın Rasulü, onun ölümü yakındır’’, cevabını verdi.

Bunun üzerine Efendimiz, kalkıp o kölenin yanına gittiler. Bu sırada köle vefat etti. Onun techiz ve tekfinini Rasulullah Efendimiz üstlendi ve götürüp defnetti.’’

Ashab-ı kiram, bu durumu bir hayli garipsediler.

Muhacirler:

‘’Biz, vatanımızı, mallarımızı, ailelerimizi terk edip buraya geldik; hiçbirimiz Rasulullah’tan şu kölenin gördüğü iltifatı, hayatında, hastalığında ve ölümünde görmedi’’ dediler.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *