22 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İslamda kader inancı...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Allah Te’ala, varlıkları bir kaderle yaratır ve o kaderle yürütür.

Cenab-ı Hak, varlıkları çok hassas bir ölçüyle yaratır ve muhteşem bir nizam ile ayakta tutar.

Kader proğramının umumi muhtevası dahilinde tabi≠atın yaratılması ve idare edilmesi ile ta≠biat içinde hususi bir mevkiye sahip olan insanın yaratılması ve müstesna kabiliyetlere sahip kılınması da yer almaktadır.

Dalından düşen bir yaprak dahi bu proğramın haricinde değildir.

Bugün biliyoruz ki bir yaprağın içinde de aslında kocaman bir kainat vardır. Şayet varlıklar kader proğramına tabi olmasaydı, kainatta büyük bir anarşi meydana gelirdi.

Bu hakikati Cenab-ı Hak şöyle ifade buyurur:

‘’Biz her şeyi bir ölçüye göre kader ile yarattık!’’ (Kamer, 49)

‘’Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazılmış olmasın!

Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.’’

(Hadid, 22)

Allah Te’ala’nın, henüz olmamış hdiseleri evvelden bilip tertiplemesi ve levh-i mahfuzda tesbit etmesi ‘’kader’’; tesbit ettiği şekilde sırası geldikçe tahakkuk ettirmesi de ‘’kaza’’dır.

Ancak Cenab-ı Hak insanoğluna irade-i cüz’iyye vermiş, sorumlu tutulduğu fiiller hususunda ona hürriyet tanımıştır.

Dolayısıyla da kaderin önceden tesbit edilmiş olması, kişiyi mesuliyetten kurtarmadığı gibi tembellik ve ihmalkarlık için bir bahane de teşkil etmez.

İnsanın fiilleri ikiye ayrılır:

Gayr-i ihtiyari kendi isteği dışında gerçekleşen fiiller; İnsanın doğması, doğduğu muhit, acıkması, vücudundaki kanın dolaşımı, saçlarının uzaması gibi elinde olmadan gerçekleşen fiiller böyledir.

İnsanlar bunlardan ne sevap kazanır, ne de günaha girerler.

Bu tür fiillerinden sorumlu değildirler. Cenab-ı Hak onlara nasıl bir kader yazdıysa ona göre devam ederler.İhtiyari ‘’isteği ile yaptığı fiiller: ‘’İnsanın yapıp yapmaması kendine kalmış fiillerdir.

Burada insanın nasıl bir harekette bulunacağını tercih imkanı vardır.

Salih ameller işlerse sevab kazanır; kötü ameller işlerse günaha girer.

İnsanların fiilleri hususunda Kur’an’da dileyenin iman, dileyenin inkar edebileceği, itaat ve isyanın insanın iradesine bırakıldığı, kişilerin işledikleri ameller karşılığında Cennete veya Cehenneme girecekleri, iyi işlerinin lehlerine, kötü işlerinin aleyhlerine olduğu ve Allah’ın, kullarına asla zulmetmediği ifade edilmiştir.’’Kader; Hak Te’ala’nın ‘’İlim’’ ve ‘’İrade’’ sıfatlarına,

Kaza da ‘’Kudret’’ ve ‘’Tekvin’’ sıfatlarına dayanır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *