13 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Mevlana Hazretleri şöyle buyurur

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Ey insan, dünyadan birbirine zıt iki ses gelir. Acaba senin gönül kulağın hangisini almaya kabiliyetli.. ‘’O seslerden biri Allah’a yaklaşanların, diğeri ise aldananların halidir. Bu seslerden birini kabul ettin mi, öbürünü duymazsın bile! Çünkü seven bir kimse, sevdiğinin zıddı olan şeylere karşı adeta kör ve sağır kesilir.’’

Hazret-i Mevlana’nın bahsettiği bu iki zıt sesten biri dünyaya meyil, diğeri ise ahireti tercihtir. İnsan bu iki sesin hangisini dinler ve ona icâbet ederse, diğerinin zıddı ve mahrumu olur. Yani bir gönülde dünyaya davet sesi yer ederse, artık o gönle ahiret nasihati tesir etmez.

Fakat ahirete davet sesi bir gönülde yerleşirse, dünyaya davet sesi ona her daim yabancı gelir. Cenab-ı Hak, göndermiş olduğu kitaplar ve peygamberlerle insanoğluna daima ahireti hatırlatmış ve fani ömür sermayesini ebedi saadet vesilesi olan Allah yolunda sarf etmesini arzu buyurmuştur.

Çünkü ahireti unutan insan, aslında kendi insanlığını unutmuştur.

Dolayısıyla gittiği yol her zaman felakete çıkar.

Daima nefsani arzularının esareti altında yaşar.

Gönül dünyası dünyevi ihtiraslarla perişan bir vaziyettedir.

Ahireti unutan insanın merhametten nasibi yoktur.

Kendinden başkasını düşünmez.

Bu kimse zenginse, kendisini her şeyin sahibi görür, kimsenin ikazına itibar etmez, kimseye değer vermez.

Mesela bir garip ve yoksul kapısına geldiğinde onunla alay eder, onu küçümser. O talihine küssün!’’ der, Cenab-ı Hakk’ın onu kendisine zimmetli kıldığını aklına bile getirmez.

Ahireti unutan insanın adalet terazisi bozulmuştur. O artık her şeyi dünyevi ve nefsani menfaatine göre değerlendirir. Gafil insan her zerresi fanilik mührü taşıyan şu cihanda ebediliği arzu etmekte, lakin ebedi saadetin Rabbimiz’in rızası istikametinde yaşamakla gerçekleşeceğini unutmakta!

Rasulullah Efendimiz’in buyurduğu şu hakikati unutmakta: ‘’Kimin arzusu ahiret olursa, Allah onun kalbine zenginliğini koyar ve işlerini derli toplu kılar. Artık dünya boyun eğerek onun peşinden gelir. Kimin hedefi de dünya olursa, Allah onun iki gözünün arasına fakirliği koyar, işlerini de darmadağınık eder.

Netice olarak dünyadan da eline, kendisine takdir edilmiş olandan fazlası geçmez.’’ (Tirmizi Lokman Hakim’in şu sözü ne kadar manidardır: ‘’Ahiretin için dünyanı feda et, her ikisini de kazanırsın. Dünya için ahiretini feda etme, her ikisini de kaybedersin.’’

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *