14 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Cihad ile savaş aynı şey mi...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Pekçok kimse ‘’cihad’’ denildiğinde savaşı hatırlar. Halbuki, cihad ve savaş kelimeleri, eş anlamlı değillerdir. Cihad, savaştan daha kapsamlıdır. Kur’an-ı Kerim’de ‘’iki grup arasında meydana gelen silahlı çatışma’’ anlamında, ‘’harp’’ ve ‘’kıtal’’ kelimeleri ve bunlardan türeyen kelimeler kullanılmıştır.

Cihad savaş farklılığına şu noktalardan bakabiliriz: 1. ‘’Kafirler ve münafıklarla cihad et!’’ (Tevbe, 9/73; Tahrîm, 66/9) emri gereğince Hz. Peygamber, kâfirlere karşı kılıçla savaşırken, münafıklara kılıç çekmemiştir.

Efendimiz’in onlara karşı cihadı, ‘’had cezalarını uygulamak, nasihat etmek, onları ikna ve ilzama çalışmak...’’ şeklinde olmuştur. 2. ‘’Kâfirlere itaat etme ve onunla büyük bir cihad yap!’’ (Furkan, 25/52) âyetinde de cihad-savaş farkını görmek mümkündür.

Kur’an’la yapılan cihadın, bir savaş değil, ikna veya ilzama yönelik bir mücadele olduğu aşikardır. 3. Savaşın henüz emredilmediği Mekke döneminde, cihaddan bahseden ayetler bulunmaktadır. Mesela, ‘’Uğrumuzda cihad edenlere, elbette yollarımızı gösteririz...’’ (Ankebut, 29/69).

‘’Rabbin, eziyete maruz kaldıktan sonra hicret eden, cihad yapan ve sabredenlerledir. Rabbin, bu eziyetten sonra onlara Gafur’dur, Rahîmdir.’’ (Nahl, 16/110). Hz. Peygamberin ‘’Cennet kılıçların gölgesi altındadır, ’’ dediği söyleniyor. Rahmet peygamberi nasıl olur da bu şekilde savaşı teşvik edebilir..

Birisinin sözü değerlendirilirken, bir bütün olarak bakılmazsa yanlış neticelere varılır..

Hz. Peygamber’in sadece üstteki kelamına bakarsak bunu savaşa teşvik olarak değerlendirmek mümkündür. Halbuki, Hz. Peygamber’in bu hadisinin tamamı şöyledir: ‘’Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı istemeyin. Allah’tan afiyet dileyin. Fakat şayet onlarla savaşmak zorunda kalırsanız sabredin. Bilin ki cennet kılıçların gölgesi altındadır.’’ (Buhari) Hz. Peygamber’in savaşa değil, barışa talip olduğunun en güzel göstergelerinden biri şudur: ‘’O, uygun görmediği isimleri değiştirmiştir.

Mesela, Asi ismini Muti, Asiye ismini Cemile yapmıştır. Asi ve Asiye, isyan eden anlamındadır. Muti ise, İtaat eden demektir. Ve bu meyanda savaş anlamındaki Harp ismini, barış anlamındaki Silm’e çevirmiştir.’’ Hz. Peygamber “Savaş bir hiledir, ” demiştir. (Müslim) Efendimizin bu sözü, bazılarınca savaşta her türlü yalan, iftira gibi şeylerin mübahlığı şeklinde anlaşılmış. Halbuki, sabit olan odur ki, Efendimiz, asla yalana tevessül etmemiştir. Ama düşmanı aldatabilecek harb oyunlarını uygulamıştır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *