15 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Ortadoğu'yu karıştıran güç: Petrol

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Osmanlı Devleti'nin güçlü olduğu 19. Yüzyıla kadar bölge dışı güçlerin etkisi sınırlı kalırken Osmanlı gücünün çözülmeye başlanmasıyla Orta Doğu üzerindeki dünya güçlerinin stratejik ve politik hesapları etkili olmaya başlamıştır. Osmanlı Devleti zamanında rahat yaşayan ve sömürülmeyen Orta Doğu, Osmanlı Devleti'nin zayıflamasıyla ve maalesef bazı Arap kabilelerin Osmanlı'ya karşı ayaklanıp bağımsız devlet kurmak için İngilizlerle işbirliği yapması neticesinde Osmanlı'dan ayrılmak istemeleri Orta Doğu'yu sömürüye açık bir hale getirmiş ve bugün dahi yaşanan kan ve göz yaşının müsebbibi olmuşlardır. İngilizlerin Arapları Osmanlı'ya karşı kışkırtması ve onlara vaatlerde bulunması boşa değildi. Çünkü İngilizlerin ve diğer sömürgecilerin dikkatini çeken bir nokta vardı. O da petroldü. İlk olarak petrol 1908'de İran'da, 1927'de Irak'da, 1932'de Bahreyn'de, 1938'de Kuveyt ve Suudi Arabistan'da, 1939'da ise Katar'da bulunur. Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman'da ise 1960'lı yıllarda bulunur. Ancak bu tarihlerden önce yabancı uzmanlar araştırmalar yaparlar ve Anadolu'da dahil olmak üzere Ortadoğu bölgesinin maden ve petrol haritasını çıkarırlar.

Bunun sonucunda Ortadoğu'nun dünya petrol rezervlerinin üçte ikisine sahip olduğu ve petrolü çıkarış maliyetinin diğer bölgelerden kat kat az olması öğrenildiğinde sömürgecilerin bu bölgeye iştahı kabarmıştır. Yeni enerji kaynaklarını ve onları kendi ülkelerine yahut Pazar olarak kullandıkları ülkelerin yollarını kontrol altında tutmak isteyen sömürgeciler Orta Doğu'yu ne pahasına olursa olsun hâkim olunması gereken bir bölge olarak görmüşlerdir. Bu yüzden de sürekli Orta Doğu'ya dış müdahalelerde bulunmuşlardır.

Özellikle I.Dünya Savaşından galip çıkan İngiltere ve Fransa, Orta Doğu'yu kendi aralarında paylaştılar. Sykes-Picot Antlaşması gereği Suriye, Lübnan Fransız mandası altına girerken, İngiltere'ye Irak, Ürdün ve Filistin düşer. İngiltere ayrıca Mısır, Kuveyt, Umman ve Güney Yemen gibi Hindistan yolunun olduğu bölgeler üzerinde hakimiyet kurar. Bölge II. Dünya Savaşına kadar geçen sürede İngiltere'nin ve Fransa'nın himayesinde kalır.  Savaştan sonra eski güçlerini yitiren Avrupa'nın Orta Doğu'daki etkisi azalır. Fakat bu seferde soğuk savaş döneminde bu boşluğu ABD ve SSCB doldurur. Sosyalist bloğun dağılması ve Körfez Savaşından sonra ABD'nin Avrupalı devletleri arkasına almasıyla Orta Doğu'ya tek başına yön vermeye başlar.  II. Körfez savaşıyla da bu hakimiyetini sağlamlaştırmaya çalışır. 

Muhammed Heykel, 3.Petrol Savaşları adlı eserinde petrolün önemini şöyle açıklıyor; "Petrol gelirlerinin düzeyi, para hırsının tüm sınırlarını geçmişti. 1970'te Birleşik Arap Emirlikleri yılda 230 milyon Amerikan doları kazanırken bu rakam 1980'de 19 milyar Amerikan dolarına çıkmıştı. Cezayir'in geliri 272 milyondan 10.5 milyar dolara, Libya'nın ise 1.3 milyondan 22 milyar dolara, Irak'ın 1 milyar 230 milyondan 25 milyar dolara, Katar'ın 122 milyondan 5.3 milyar dolara, Kuveyt'in 221 milyon dolardan 18.6 milyara, Suudi Arabistan'ın ise 1.2 milyon dolardan 102 milyar dolara yükseldi."

Bu rakamlara bakıldığında Ortadoğu'da İsrail'in neden kurdurulduğunu, Arap Baharının neden çıktığını, ABD üslerinin neden Arap ülkelerinde olduğunu, Irak'ın durumunu, ABD-Rusya çıkar çatışmalarını ve en son olarak Suriye'de iç karışıklıkların neden çıktığını tahlil etmek hiç de zor değil.  

Bölgenin coğrafi yapısı ve yer altı zenginliklerini ele geçirmek isteyen Emperyalistler böl-parçala-yönet stratejisini uygulayarak geçmişten günümüze Ortadoğu'daki Arap ülkelerine nüfuz etmeyi başarabilmişlerdir. Bunun sonucunda da bölgeyi ya şirketler aracılığıyla ya da maşa olarak kullandıkları terör örgütleriyle kontrol altında tutmuşlardır. Bugün bu oyunun bir benzerini de Suriye'de sahnelemeye çalışıyorlar. Ancak Mehmetçik sahnelenen bu oyunu Barış Pınarı Harekatı ile bozdu ve bölgede Türkiye olmadan bir hamle yapılamayacağını tüm dünyaya yaptığı başarılı operasyonlarla gösterdi. 

Sonuç olarak Anadolu için çıkarılan sömürge haritasını 19 Mayıs 1919'da başlattığımız mücadele ile yırtıp atmayı başarabildiysek bugün de Ortadoğu'yu sömürme planlarını yırtıp atmaya çalışıyoruz. 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *