17 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

El-Cüyûşî Camii...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Adı, Fâtımî Halifesi Müstansır Billâh’ın Ermeni asıllı veziri Emirü’l-cüyuş Bedr el-Cemali’nin unvanından gelmektedir. Girişin üstünde, binanın kimin adına yapılmış olduğu belirtilmemekle beraber meşhed olduğunu gösteren 1085 tarihli bir inşa kitâbesi yer almaktadır.

Ancak bu meşhed Bedr el- Cemâlî’nin mezarı değildir; Çünkü Makrîzî’nin belirttiğine göre Cemâlî, Bâbünnasr’ın dışına gömülmüştür. Nitekim orada hâlâ bir Fâtımî türbesi mevcut olup, Description de l’Egypte’teki bir haritada da “Şeyh Bedr Şapeli”olarak gösterilmektedir.

Bedr el-Cemâlî Kahire’yi tahkim eden bir kumandandı; şehrin surlarının ayakta kalan kısımları ve üç kapısı onun bu yöndeki başarısının delilleridir. Meşhedin mimari özellikleri, daha sonra Fustat Mezarlığı’nda Hz. Peygamber ailesinden bazı kişiler adına yapılmış olan Fatımi anıt yapılarına benzemektedir.

Cüyûşî Camii, o dönemde inşa edilen diğer meşhedler arasında ayakta kalabilen en iyi durumdaki eserdir; Osmanlı döneminde de tekke olarak kullanılmıştır. Cami bir avlu çevresine kurulmuş küçük bir yapıdır. İbadet mekânı, basit köşe kemerlerine oturan bir kubbe ile örtülü mihrap önü bölümü dışında çapraz tonozlarla kapatılmıştır.

Mihrap, niş kemeri üstündeki dolgularda bulunan stuko oymalarla göz alıcı biçimde süslenmiştir.

Yarım kubbede, ibadet mekânının diğer bölümlerinde de görülen XVIII. yüzyıl Osmanlı üslûbunda bir tezyinat bulunmakta ve bir kitâbe bu süslemelerin 1731-32 yılında yapıldığını belirtmektedir. Kubbenin içi de stuko oymalarla süslenmiştir ve tepede “Muhammed” ve “Ali” ibarelerini ihtiva eden bir madalyon, eteklerde de bazı âyetlerin işlendiği bir yazı şeridi bulunmaktadır.

Minare, mihrap önündekini andıran bir kubbe ile örtülmüş iki katlı dört köşe bir kule şeklindedir ve bu haliyle IX. yüzyılda yapılmış olan Tunus’taki Kayrevan Ulucamii’nin minaresine benzemektedir.

Bu yapılarla onlardan uzakta bulunan minare, binanın aslında muhafızlar için inşa edilip cami biçiminde gizlenmiş bir gözetleme kulesi olarak yorumlanmasına da sebep olmuştur. O, Grabar’ın kabul gören yorumuna göre bu yapı Bedr el- Cemâlî’nin askerî başarılarına ithaf edilmiştir.

Yûsuf Râgıb ise bu yoruma, caminin, Fâtımîler tarafından mezarlıklarda yapılmış pek çok özel dinî yapıdan biri olduğu görüşünü eklemektedir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *