22 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Cerrah Mahmut Efendi Camii...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Sultan III. Murat’ın hüküm sürdüğü 16.yy’ın son demlerinde Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa’nın pek kıymetli doktoru Cerrah Mahmut Efendi kendi adını taşıyan bir cami yaptırmaya karar verir. Birikmiş altınları vardır amma velakin öyle büyük bir cami yaptırmaya yetecek kadar da değildir. O da kendi birikimine uygun küçük bir cami için sıvar kolları. Önce İmparatorluğun merkezine uzaklarda Sultan II. Selim’in av sahası olarak bilinen Çayırbaşı’nda uygun bir yer bulur ve ardından kendi adını taşıyacak camiyi inşa ettirir. Hakkın rahmetine kavuştuğunda da camisinin haziresine gömülür Mahmut Efendi.

Şimdilerde ise, cami tabelası üzerinde “Kaptan-ı Derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa” adını görürüz. Yanında evcilleştirdiği aslanıyla dolaşan bu gözü pek, devlete sadık ve sözünü esirgemeyen paşanın yolu, Devlet-i Aliyye’de Kaptan-ı Derya olduğu vakitlerde Cerrah Mahmut’un bu camisine düşer. Pek harap vaziyette gördüğü caminin bu haline üzülen paşa, derhal emir vererek camiyi tamir ettirir. Bir de çeşme inşa ettirir yanına 1782 yılında.

O, caminin 2. banisidir artık ve cami, Cerrah Mahmut’un olduğu kadarıyla onun adıyla da anılmaya başlanır. Sarıyer Çayırbaşı’nda Büyükdere girişindeki fidanlığın hemen önünde yükselen bu şirin cami, “Çayırbaşı Cami” olarak da anılır kimi zaman. Kagir duvarlı, kırmızı boyalı camiyi, kiremit örtülü ahşap kırma bir çatı tamamlar. Cephelerinde yer alan ikişer sıralı dörder pencereden üst sıradakiler sivri kemerli ve revzenli alt sıradakiler ise kare şeklindedir. Yapının doğusunda yükselen minare, cami ile aynı renge boyanmış. Kesme taştan yapılan minarenin konik bir papuç üzerine oturduğu ve geniş silindir bir gövdeyle basık bir görünüme sahip olduğu dikkat çeker. Son derece sade olan mihrap ve tamamen yenilenen minber harimi tamamlayan diğer unsurlar olarak çıkar karşımıza.

Minarenin yanında gördüğümüz küçük hazirede, mezar taşı üzerindeki kitabeden de anlaşılacağı üzere caminin ilk banisi Cerrah Mahmut Efendi’nin ebedi istirahatgahı bulunur. Hazirenin hemen yanında Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa’nın yaptırdığı günümüzde işlevini yitirmiş çeşme göze çarpar. Kesme taştan yapılmış olan çeşmenin teknesi yol yapımına kurban giderek iptal edilmiş. Haznesi de caminin su deposu olarak kullanılmakta. Caminin gerek eski fotoğraflarından gerekse de Fransız ressam Francois Prieur Bardin’in tablosundan gördüğümüz sahil kıyısına olan yakınlığını, denizin doldurulmasından dolayı göremeyiz şimdilerde. Zaman, her şeyi olduğu gibi onu da çevresini de değiştirmiştir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *