21 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

AHİZADE HÜSEYİN EFENDİ..

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

1572 doğdu. II. Selim devri kazaskerlerinden Ahîzâde Mehmed Efendi’nin oğludur. İlk tahsilinden sonra Hoca Sâdeddin Efendi’ye intisap ederek 1589’da mülâzım oldu. 

Çeşitli yerlerde ve daha sonra da İstanbul’daki Sahn-ı Semân 1599, Şehzade 1601, Süleymaniye 1601, Süleymaniye Dârülhadis 1603 ve Hâkāniyye-i Vefâ gibi medreselerde müderrislik yaptı. 

Ardından kadılık mesleğine geçerek 1604-1632 yılları arasında Bursa kadılığı, üç kere İstanbul kadılığı, iki kere Anadolu, üç kere de Rumeli kazaskerliği görevlerinde bulundu.

Bu görevlerden ayrıldığı dönemlerde ise Rodoscuk, Prevadi, Galata ve Gelibolu gibi kadılıklar arpalık* olarak kendisine verildi. 1632 yılı başlarında sipahilerin ayaklanması ve Hâfız Ahmed Paşa’nın idamı ile sonuçlanan olaylar sırasında Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi azledilerek meşihat Ahîzâde Hüseyin Efendi’ye verildi.

İki yıla yakın bir müddet bu makamda kalan Ahîzâde’nin şeyhülislâmlığı sırasında IV. Murad Bursa’ya giderken halkın şikâyeti üzerine herhangi bir soruşturma yapmadan İznik kadısını idam ettirmişti.

Bu hareketi ilmiye mesleğine ve hukuka ağır bir darbe olarak gören Hüseyin Efendi, Vâlide Kösem Sultan’a bir tezkire göndererek ulemâya riayet edilmesini, kendisinin bu yolda oğluna nasihatte bulunmasını istemişti.

Diğer taraftan Hüseyin Efendi’yi çekemeyen bazı garazkârlar ise onun padişahı hal‘ için gizli toplantılar yaptığı yolunda haber yaymışlardı.

Bunun üzerine Vâlide Sultan da Bursa’da bulunan IV. Murad’a şeyhülislâmın tezkiresi ile birlikte bir mektup göndererek İstanbul’da durumun karışık olduğunu ve acele gelmesini bildirdi.

Haberi alan hükümdar hemen İstanbul’a gelerek şeyhülislâmın ve oğlu İstanbul kadısı Seyyid Mehmed Efendi’nin Kıbrıs’a sürülmesini emretti. Ahîzâde ve oğlu ayrı ayrı gemilere bindirilerek yola çıkarıldı. 

Fakat hiddetini yenemeyen padişah ölüm fermanı vererek bostancıbaşıyı arkalarından gönderdi. Gemiden alınan Hüseyin Efendi Büyükçekmece civarında idam edilerek cesedinin bulunmaması için kumsala gömüldü.

Oğlu ise bindiği gemi denize açılmış olduğundan kurtuldu. Osmanlı geleneğinde ilmiye sınıfında en ağır ceza sürgün iken IV. Murad’ın ilk defa bu kuralı çiğneyerek önce bir kadıyı, sonra da bir şeyhülislâmı idam ettirmesi çeşitli huzursuzluklara sebep oldu.

İdam kararında, şeyhülislâmın askerin ayaklanması sırasındaki tutumunun ve özellikle IV. Murad’ın kardeşlerini öldürmeyeceğine dair verdiği söze asker adına kefil olmasının da etkili olduğu söylenmiştir.

Bilgili ve gayretli bir kimse olan Ahîzâde Hüseyin Efendinin devrin siyasî olaylarının devamlı içerisinde bulunması, yıpranmasına sebep olmuştur.

Tarihçi Solakzâde, padişahın temayülüne uygun fetvalar verdiğini belirtmekte, sigara konusundaki fetvasını buna misal göstermekte ve Hüseyin Efendi’yi tenkit etmektedir. 

Ahîzâde, Fatih’te Çukur Medrese adıyla bilinen bir medrese inşa ettirmiş, ayrıca Balat’ta bir kiliseyi camiye çevirerek buraya çeşitli gelirler tahsis etmiştir. 

Aynı zamanda şair olan Hüseyin Efendi şiirde Hüdâî mahlasını kullanmıştır. Kâtib Çelebi bazı eserlere hâşiyeler yazdığını söylemekte fakat isim belirtmemektedir. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *