HALİFE HARUN REŞİD...
Halife Harun Reşid¸ Ebû Yusuf'a İmamın azamın ahlakını sordu.
Ebû Yusuf şöyle anlattı:
“Haramdan nefret eder¸ çok sakınırdı. Dinde bilmediği şeyi söylemezdi.
Yüce Allah'a itaat ve ibadet etmeyi ve ona isyan etmemeyi çok severdi.
Dünyayı sevenlerden¸ dünyaya düşkün olanlardan uzak idi.
Az konuşur¸ çok düşünürdü. Eğer bir soru sorulsa ve cevabını bilse¸ söyler ve daima doğruyu söylerdi.
Eğer bunun gayrisi bir mesele olsa¸ hak üzere kıyas edip¸ ona tabi olur¸ bunda dinini çok kayırırdı.
İlim ve malını Allah yolunda dağıtırdı. İnsanlardan hiç kimseye ihtiyacı yoktu¸ 0 yalnız Allahü Teala'nın rahmetine kavuşmayı ve rızasını kazanmayı düşünürdü. Hiç kimseye tamah etmez. Gıybet etmekten çok uzak idi. Bir kimseyi hayırdan¸ iyilikten başka şey ile anmazdı.
Harun Reşid¸ bunları dinledikten sonra: Bu saydıkların salihlerin¸ evliyanın ahlakıdır¸ dedi.
İmam-ı Rabbani şöyle der: 'İmam-ı Azam¸ abdestin edeplerinden bir edebi terk ettiği için kırk senelik namazını kaza etmiştir. Ebû Hanife takva sahibi¸ sünnete uymakta ictihad ve istinbatta (şer'i delillerden hüküm çıkarmakta) öyle bir dereceye kavuşmuştur ki¸ diğerleri bunu anlamaktan acizdirler. İmam-ı Azam¸ hadis-i şerifleri ve sahabenin sözünü kendi reyine (ictihadına) tercih ederdi.”
Yine İmam-ı Rabbani ve Muhammed Parisa hazretleri buyurdular ki:
“İsa (as) gibi ülü'l-azm bir peygamber gökten inip İslâm diniyle amel edince ve ictihad buyurunca¸ ictihadı İmam-ı Azam'ın ictihadına uygun olacaktır. Bu da İmam-ı Azam'ın büyüklüğünü¸ ictihadının doğruluğunu gösteren en büyük şâhittir.”
Abdullah ibni Mübarek anlatır: İmam-ı azam Ebû Hanife¸ İmam-ı Malik'in yanına geldiğinde İmam-ı Malik ayağa kalkıp ona hürmet gösterdi. 0 gittikten sonra yanındakilere: “Bu zatı tanıyor musunuz? Bu zat¸ Ebû Hanife Numan bin Sabit'tir. Eğer şu ağaç direk altındır dese¸ ispat eder.” Bu olay bile onun üstün zekasını gösterir.
Ebû Hanife'nin sözlerinden:
“Din ilminde konuşan kimse¸ Yüce Allah'ın kendisine: “Benim dinimde sen nasıl fetva verdin¸ nasıl söz söyledin?” sualini sormayacağını zannediyorsa¸ kendisine ve dinine gevşeklik etmiş olur. “
“Şaşarım şu kimselere ki¸ zanla konuşurlar ve onunla amel ederler!”
“Dinin alışveriş kısmını bilmeyen¸ haram lokmadan kurtulamaz ve ibadetlerin sevabını bulamaz. Zahmetleri boşa gider ve azaba yakalanır ve çok pişman olur.”
“Bir kimsenin ilmi¸ kendisini Yüce Allah'ın yasaklarından men etmiyorsa¸ o kimse büyük tehlikededir.”
“Kulların birbirlerine karşı işledikleri suçlar¸ kendileri için bir zulümden ibarettir.”
“İnsan¸ her şeye şifa veren tek varlığın Yüce Allah'ın olduğuna inanır; bununla beraber derdine deva olması için ilaç kullanır. Çünkü ilaç bir sebeptir. Şifasını verecek olan ise Yüce Allah'tır”
“Sahabeden bize gelen¸ bildirilen her şeyin başımızın üstünde yeri vardır.”
