GÖNÜLLERİN TAHT KURDUĞU ve ÖZLENEN ŞEHİR MEDİNE-İ MÜNEVVERE
Merkezinde uzun yıllar birbirleriyle kavgalı Evs ve Hazrec kabilelerinin, etrafında ise birçok Yahudi kabilesinin yaşadığı, Arap yarımadasının batısında, Mekke'nin 350 km kadar kuzeyinde kadim bir şehirdir Medine.
Gerek coğrafi konumu gerek arazi yapısı bakımından Mekke'den tamamen farklı olarak tarıma elverişli, zengin su kaynaklarıyla temayüz etmiştir.
Evs ve Hazrec'e mensup bahtiyar insanların 1. ve 2. Akabe biatlarında Hz. Peygamberle (SAV) buluşup ona bağlılık yemini etmeleri sonucu İslam'la tanışan, daha sonra Mekkeli birçok muhacirin sığınağı ve hicret yurdu olan, halka halka yayılan İslam'ın parlayan merkezi...
Aslında adı zarar vermek, kötülemek anlamına gelen ''Yesrib'' iken, Hz. Peygamberin (SAV) hicret etmesiyle el-Medinetü'l- Münevvere olmuştur.
Allah'ın nuruyla, din ile aydınlanan şehirdir artık o.
Dinin ve medeniyetin yeni beşiğidir. Medine'ye duyulan özlemin altında yatan ise sevgili Peygamberimize ve onun getirdiği değerlere duyulan hasrettir.
BİR HADİS:
Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurdu:
Karada ve denizde mal, ancak ve ancak zekatın verilmemesi sebebi ile helak olur. (Cami u's-Sağir)
BİR AYET:
Ey kullarım, ayetlerimize iman edenler ve emirlerimize boyun eğenler! O gün size korku yoktur, üzüntü de çekmeyeceksiniz. (Zuhruf; 43/ 68-69)
Rabbimiz, bizi inkar edenler için bir sınama konusu yapma. Bizi bağışla ey Rabbimiz. Çünkü kudret ve hikmet sahibi olan sensin. (Muhammed; 60/5)
