05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Ortadoğu Gazetesi KÜLTÜR-SANAT GÜLİSTAN KİTABINDAN İBRETLİ HİKAYE

GÜLİSTAN KİTABINDAN İBRETLİ HİKAYE

İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Ali İmran; 3/ 104)

Padişah Hürmüz’e sormuşlar:
''Babanın vezirlerinden ne kötülük gördün ki, elleriyle kollarını bağlayarak onları hapse attırdın?''
Hürmüzün verdiği cevap şu oldu:
''Onlardan, zindana atılmalarına sebep olacak bir fenalık görmedim. Yalnız baktım ki, benden çok korkuyorlar. Benim kendilerine verdiğim söze bir türlü inanmıyor ve güvenmiyorlar. Bu korkuları yüzünden canıma kastetmelerinden korktum.
Akıllı ve hikmetli insanların söyledikleri gibi hareket ettim. Çünkü onlar demişlerdir ki, ''Ey aklı başında olan kimse! Senden korkandan kork.
Hatta cenkte onun gibi yüz kişiyle başa çıkabilecek bir kudrette olsan bile yine de kork. Görmüyor musun ki; kedi aciz kalınca pençesiyle kaplanın gözünü oyar. Yılan neden çobanın ayağını sokar? ‘Çünkü, bu adam benim başımı taşla ezecektir’ diye korkar.”
Arap hükümdarlarından biri hem ihtiyar olmuş, hem de hastalanmış ve hayattan ümidini kesmişti. Tam bu sırada birdenbire bir atlı huzura gelerek, müjde verdi ve şöyle maruzatta bulundu:
''Zatı devletlerine müjde getirdim. Falan kaleyi fethettik. Düşmanlar esir alındılar. O taraftaki halk ve asker artık efendimizin emirlerine tabi oldular.''
Hükümdar bunu işitince bir ah çekerek, şöyle dedi:
Bu müjde bana değil, benim düşmanlarıma, yani; mirasçılarına aittir.
Gönlümde bir arzum ve ümidim vardı. Beslediğim bu istek ve ümidin gerçekleşmesini özledim durdum. En sonunda umduğum oldu.
Ne çare ki, şimdi de hayatımın son günleridir. Artık ne fayda? Geçen bir ömrün geri gelmesi hiç ümit edilir mi? 
Ecelin eli dünyadan göç davulunu çaldı.
Ey benim her iki gözüm, başıma veda ediniz. Ey benim avucum, elim; bileğim ve kolum birbirinizle vedalaşınız. Düşmanlarım sevinsinler, istedikleri oldu. İşte ben ölüyorum. Ey dostlarım, bakın, dikkat edin, ömrüm ve hayatım cehaletle geçti. Öleceğini düşünerek günahlardan çekinmeliydin, ama çekinmedin. Bari siz sakınınız ve beni de affediniz. (Şeyh Sadi Şirazi)
*
BİR AYET:

İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Ali İmran; 3/ 104)
*
Çanakkale savaşı kahramanlarından Koca Seyit Onbaşının vefatı, 1939.
Yeni Türk harflerinin kullanımı yürürlüğe girmesi 1928.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *