Değişen dünya düzeni, emperyalistlerin tehdit ve baskılarına karşı onurlu bir duruş sergileyen Türkiye, dik duruşunu kurucu irade ruhuyla devam ettiriyor.

Ülkemizin bu mücadelesine destek için millet olarak içeride bir tunç gibi güçlü, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımızın olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Meselenin temeli; milli çıkarlarımız için, Türkiye’nin Ortadoğu’da, batının ayağına basıyor olması.

Ülkemizin kuruluş iradesine uygun, kararlı duruşu var olduğu sürece, emperyalist planlarının, kendi isteklerine uygun gitmemesinin sorumlusunu Türkiye olarak görecektir. Ülkemize karşı tehditler, geçmişten bugüne her zaman olduğu gibi yine devam edecektir.

Üzücü olan ise, Atatürk’ün, Türkiye Cumhuriyetinin istikbali ve bekasının devamı için kurduğu, ana muhalefet görevi yapan partinin, kuruluş iradesiyle çelişen, kuruluş çizgisine karşı bir anlayışla, dışarıdan demokrasi dilenmesidir.

Partinin en üst yetkililerinin, ABD ‘nin seçilmiş başkanından, Türkiye beklentilerini açıklarken, beklentisinin, " Hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, yargı sisteminin siyasetten arındırılmasına, güçler ayrılığına, demokratik reformlara, medya, ifade, toplanma özgürlüğü gibi tüm temel hak ve özgürlüklere çok güçlü bir vurgu yapması".

Satın alınan, S-400 uzun menzilli bölge hava ve füze savunma sistemleri hakkında açıklama yaparak, “ S-400'lerin aktif hale getirilmeme kararı, Türkiye'yi F-35 projesine dahil edebilir. ...” açıklaması, Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Libya açıklamaları, Türkiye, Azerbaycan ilişkilerine yönelik; “Haberlerde Türkiye Azerbaycan’a silah yardımı ve bazı söylentilere göre birtakım cihatçı grupların aktarıldığı şeklinde haberler var” açıklaması.

Azerbaycan’ ın işgal altındaki topraklarının, azat edilmesine yönelik mücadelesinde, Türkiye’nin kardeş ülkeye verdiği desteğe, karşı yapılan açıklamasını da, üst üste koyduğumuzda, ne anlam taşıdığını, hepimiz çok iyi biliyoruz.

Ülkemizde demokrasi eksiklikleri var ise, kendi içimizde milletimizle birlikte, Gazi Mecliste, iktidarıyla muhalefetiyle, konuşup tartışıp, devlet ciddiyeti, birikimi ve ortak akılla, çözüm bulma imkânımız varken, yabancı ülkelerden veya seçilmiş başkanlardan ithal demokrasi ummak, Gazi’ nin partisinin kuruluş iradesiyle, asla bağdaşmaz.

Atatürk’ün partisinin, emperyalist ülkelerden demokrasi umar hale gelmesi, ne kadar düşündürücü ve iç acıtıcıdır. Milletin vicdanını sızlatan bu açıklamalar, Türkiye Cumhuriyeti’ne de yapılmış büyük haksızlıktır.

Ülkesinin menfaatine olan her konuda, emperyalistlerle paralel açıklama yapan, mili konularda dahi, karşı duruş sergileyerek, Akdeniz, Karadeniz, Libya ve Kıbrıs’ ta, milli menfaatlerimizin, kayıt altına alınma mücadelesinde dahi, destek vermekten kaçınan bir siyaset.

Ülkemizi milli konularda dış ülkelere şikâyet eden, umudunu dış güçlere bağlayanlar, neden cumhuriyeti kuran iradeye, kendi milletine umut bağlamaz? Gazi’nin, içinde bulunduğu mali ve iktisadi sıkıntılara rağmen, umudunu milletinden hiç kesmeden, ülkesi ve milletiyle, milli birlik şuuruyla, yedi düvele karşı mücadelesinden, hiç mi ders çıkartmazlar.?

Gazi’nin milli ruh ve şuurunu hiç mi benimsemezler.? Ne yazık ki; Hükümete sistemli olarak karşı çıkıyorlar, ülke çıkarlarını savunmuyorlar. Türkiye'nin ayağına pranga takmaya çalışıyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti’nin milli partisi, dış devletlerin Türkiye temsilciliği gibi davranış sergilemekten vazgeçmeli. Demokrasi için umut bağladığınız ülkelerin, sınır komşularımız olan ülkelere Arap Baharında Ortadoğu’ya getirdiği demokrasiden haberdar değilsiniz anlaşılan.

Demokrasi ve insan hakları yalanlarıyla, demokrasi vadettikleri ülkelerden, Irak, Libya, Suriye, Afganistan ve Mısır’ın durumu ortada. Ülkemiz içinde demokrasi beklentiniz, dış güçlerin iktidara getirdiği, devrik liderlik beklentisi mi acaba.

Emperyalistlerin, demokrasi vaadiyle, ülkelerin tüm değerlerini yok ettiğini görmüyorlar mı? İnsan hakları demokrasi yalanlarıyla girdikleri ülkeleri, ne hale getirdiklerini, kaynakları nasıl sömürdüklerine, şahit olmadılar mı?

Atatürk’ün ilke ve ideallerine sarılmak yerine, ilkelerinden uzaklaşarak, Joe Biden den demokrasi beklentisi, milletin vicdanını, elbette yaralamıştır. Muhalefet partileri ve siyasiler milli konularda, cumhuriyetin kuruluş çizgisinde siyaset yerine, iktidara muhalefet diyerek, devletin ulusal çıkarlarına muhalefet yapmamalı.

Şehitlerimiz, bu toprakları kanlarıyla sulayarak, demokrasimizin bedelini ziyadesiyle ödemiştir. Cumhurbaşkanımız, neden milli menfaat ve ülkemizin durumu için, sık sık açıklama yapmak zorunda kalıyor, tarihin akışına baktığımızda, her fırsatta bu meyanda açıklama yapmasının sebebi, milli davranamayan, muhalefet partileri, siyasiler ve sözde aydınlarımızın, Türkiye’ye karşı tutundukları tavırlar olabilir mi?

Elbette olur. Son açıklamasının birinde ise; “Bir süredir ardı ardına yaşadığımız saldırılar ve karşılaştığımız tuzaklar bizi Anadolu bozkırlarına hapsetme amacı taşıyor. Bu kirli senaryoyu yırtıp çöpe attık.

Vatanımıza, ezanımıza, bayrağımıza daha sıkı sarıldık. Kendi vatandaşlarımızla birlikte kalbini ve gözünü bize yöneltmiş tüm dostlarımızın dualarıyla engelleri aşa aşa bugünlere geldik. “

“Ülkemizi eskiden yaptıkları gibi içerideki maşalarını kullanarak sinsi oyunlarla teslim alabileceklerini sananların heveslerini kursaklarında bıraktık. “ Muhalefet ve siyasilerimizin, hükümeti devirmek için, ülkenin aleyhine kışkırtma ve dış güçlerin oyununa gelerek, kaygan zeminde siyaset yapmamalı.

Siyasiler millî duruşla, halkın rızasını, milletin isteklerini önceleyen, parçalayıcı değil birleştirici, milli değerlere haiz, her şartta milli değerlerimizi muhafaza edebilecek, milli iradeye sahip olmalıdır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yüzyıl önce emperyalistlere karşı kazandığı zaferin hesabı, emperyalistler tarafından kapanmadı. Gazi’nin mirasını devam ettiren siyasilerin, iktidara muhalefet ediyoruz diye, emperyalistlerin tuzağına düşüp, emperyalistlerin ülkemiz üzerindeki intikam emellerine, alet olmamalıdır.

Milletin siyasetten ve muhalefetten beklentisi; milli konularda siyaset üstü bir tavır sergilenmesi, partisi düşüncesi ne olursa olsun, ülkesinin, milletinin menfaatlerinin yanında, birlikte yer alınması, millî iradeden başka bir irade kabul edilmemesi, kuruluş iradesine sahip çıkılarak, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti, ilelebet yaşatması, devlet ile millet arasında takoz değil, birleştirici köprü görevi görebilmesidir.

Bilinmelidir ki; Türkün Türk’ten başka dostu yoktur.