SİYASET, toplumları yönetme sanatıdır. Siyaset arenası korkunç dalgaların birbirini takip ettiği bir okyanustur.
Toplumu yönetmek için meydana çıkan insanlar, önce kendi plan ve programlarını yönetecek takım kurmak zorundadır. Takımsız, takım yarışına çıkılmaz.

Ne yazık ki siyaset sık sık değişmeyen bir takımla yapılırsa başarı sağlanır. Aksi halde her mevsim takım değiştiren liderler, istedikleri takımı kuramamanın bedelini çok ağır öderler. Oysa siyaset millete hizmet içindir. Takım kurma denemesi yapmak için değil!

Takım kurmak da bir sanattır.

Çünkü takımı oluşturan bireyleri takım ruhuyla yarışa hazırlamak, liderlik kariyerine sahip insanların başaracağı bir iştir.
Siyasette takım kurmayı beceremeyenler, uzun soluklu hizmete imza atması mümkün değildir.
Liderlik, yapmaktan ziyade göstermektir. Çünkü göstermek yapmayı da içerir.

Neyi, niçin nasıl yapmak gerektiğinin göstermeyen bir liderin kuracağı takım asla takım ruhu kazanamaz. Takımı oluşturan birey sayısı kadar farklı görüş ve düşüncenin yer aldığı bir kalabalık, takım olmaz.
“Horozu bol olan köy” olur.

Demokrasilerde siyasi partiler iktidarlara gelmek ve ülkeye hizmet üretmek için kurulur. Demokratik rejimlerin iki kanadından biri iktidar ise ikincisi muhalefettir. Yani muhalefetsiz demokrasi olmaz.

Kendi içinde demokrasiyi hazmedememiş bir partinin, iktidar olması halinde, Meclis içinde ve dışındaki muhalefete saygı göstermesi ve tahammül etmesi kolay değildir. 

Türk demokrasisinin en zayıf noktalarından biri de “parti içi demokrasisinin yerleşmemesi” dir. Parti liderleri çevrelerindeki yetersiz kişiler tarafından tartışılmaz ve eleştirilmez bir tabu haline getirilir. Kısa süre sonra lider, kendisine yönelik bütün eleştirilere kapanır. Bu ne demektir?  Yaşadığı çevrenin gerçeklerine gözünü kapatmak demektir. Gelişmeleri görmezden gelmek demektir. Aksaklıkları öğrenmeme demektir. Aksaklıkları örenme imkânını kullanamamak demektir.

Lider başarıya odaklanmak zorundadır. Başarıysa tek başına kazanılmaz. Başarıyı kazanacak olan, takımdır. Takımına güvenemeyen bir liderin o takımla yarışa girmesi akıl karı değildir. Başarı için planlama ve hedef belirleme gerekir. Planlama ve hedeften yoksun mücadelenin başarı şansı sıfıra yakındır.

“Başarı planlamanın en büyük engelleri; değişim korkusu, bilgisizlik, gelecek hakkında belirsizlik ve hayal gücü yoksunluğudur.”

Bize göre bunların içinde en önemli engel de hayalgücü yoksunluğudur.

Lider toplumun aynada göremediğini kerpiç duvarda görme basiretine sahip olmalıdır.

Ufkun yalnız bu yanını değil, arka yanını da görebilen lider, başarıya imza atabilir.
Hayal gücü zayıf Liderlerin takımını ve toplumunu değişime ikna etmesi mümkün değildir. Lider, değişimin şartlarını ve yeniliğin zarar yerine yarar getireceğini kabul ettirmek zorundadır.

Bu da hayal gücüyle gerçekleşir. Liderlikten yoksun kişilerin hayalleri aşılmaz engellerle kuşatılmıştır. 
Oysa liderin hayalinin önünde hiçbir engel bulunmamalıdır. 

Hayal edilmeyen bir şeyin gerçekleştirilmesi de mümkün değildir.

Demek ki azgın dalgalarla boğuşmadan başarı kazanmanın en önemli dayanağı, zengin bir hayal gücüne sahip olmaktır.
Lider için hayal, dünyayı zorlayacak, kâinatı çevreleyen sınırları aşacak bir güç, gerçek ise içinde yaşadığı sosyal çevredir.
Görünüşüyle sosyal çevrenin bir bireyi, düşüncesiyle takımı ve toplumu için planladıkları yeniliklerin kurucusu!
Hayal gücü olmayan, Toplumuna önderlik edemeyen, eleştirilere tahammül gösteremeyen hiç bir lider, bu tür başarı da, yeniliğe de imza atamaz.