Ülkemizin siyaset üstü önceliği, milli çıkarlarımızı korumak dışardan gelecek saldırılara karşı içte her zaman tunç gibi olmaktır. Maalesef üzücü olan milli konularda muhalefetin onurlu ve milli bir siyasî duruşunun olmayışıdır. Siyasilerin birbirlerine karşı yaptıkları hakaretleri sineye çektikleri gibi, iktidar mücadelesi için gücü milletten değil, Batı'ya yaslanarak iktidar olmayı umuyorlar bunu da siyaset zannediyorlar...

Muhalefetten beklenen onurlu milli duruştur. Yozgat'ta; “Söz veriyorum o Kandil denen terör yuvasını yerle yeksan etmezsem Kılıçdaroğlu demesinler. Mücadele yürek, bilek işidir.” Deyip mücadele eden askerî harekât için tezkereye hayır demek milli duruş değildir. Ülkemizin içinden ve sınıra yakın bölgelerden uzaklaşarak üst haline gelen Kandilin sınırlarımızın ötesinde harekât kabiliyet için, Meclis'e gelen tezkereye evet denmesi gerekmez miydi?

Birkaç gün önce bu yöndeki tezkereye 'hayır' deyip milliyetçi hassasiyeti olan bir ilde, yerle yeksan edeceğim diyen siyasînin duruşu mili olabilir mi? Onurlu siyaset Yozgat'ta söylediğini Diyarbakır'da da söyleyebilmektir. Söyleyemez. Bunun için de yürek ister. Tüm emperyalistlere ABD ve Rusya’ya rağmen sınır ötesine kurucu irade ruhuyla yapılan operasyonları görmezden gelerek “mücadele yürek bilek işidir” diyor.

Kandil hangi terör örgütünün yuvasıdır? Kılıçdaroğlu, neden “PKK/YPG terör örgütü" diyemiyor? Hem "yürek ister ”diyor, hem de kendisi ortağının korkusundan " PKK/YPG bölücü terör örgütü " diyecek bir yürek göremiyoruz. Yozgat'ta milliyetçi, Diyarbakır'da örgütçü, İzmir’de Atatürkçü olmak onurlu bir duruş, milli bir siyaset anlayışı değildir. Oy kaygısıyla basit çıkarlar için söylenenler halk nezdinde muteber olsa idi, on bir seçimi genel başkan olarak kaydetmezdi.

Yozgat'ta dediğini Diyarbakır'da İstanbul’da Tekirdağ’da İzmir’de diyemiyorsan, Söylenen siyasi söylemden öteye gitmez. Kandil'e terör yuvası diyen, yerle bir edeceğini söyleyen, “Mücadele yürek bilek işi “diyor ama nedense HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın şu bölücü onursuz açıklamalarına Kılıçdaroğlu cevap veremiyor.

“Sayın Öcalan'ın arkasındayız. Kandil'deki dostlarımız, arkadaşlarımız, kardeşlerimiz, yoldaşlarımız, Sayın Karayılan, Sayın Bayık... Bu insanlar dağlarda. Hakkârili gençler dağlarda, Hakkâri’nin çocukları dağlarda." Bu açıklamalara Atatürk’ün kurduğu partinin başkanının bir cevap vermesi gerekmez mi? Akşener heyecanla sesini yükseltiyor: "Biz aylardır HDP'yi PKK'nın yanında konumlandırıyoruz derken, Selahattin Demirtaş meydanlarda, "Apo'nun heykelini dikeceğiz" diye bağırmışken, sonra da Akşener'e döndü, "eşimle birlikte kahvaltıya gelsek" dedi.

Akşener, "kapımız açık" cevabını verdi. Bugün Öcalan'ın bebek katili olduğunu hatırlayan Akşener, kahvaltı lafı edildiğinde neden unutkan oldu? Milliyetçi olduğunu söyleyen Genel Başkan’ın bu siyasî duruşu, onurlu milli bir duruş mu? Tüm bunlar ortada iken Akşener’in yardımcısı hayâsızın sarf ettiği çirkin sözler ve küfürle İP’in ipliklerini pazara çıkarmıştır.

Sadet partisi başta olmak üzere diğer sağ muhalefet partileri de ittifak ve oy kaygısıyla bir sandalye peşinde omurgasız siyasete alet oluyorlar. Cumhuriyetin kurucu değerlerini benimseyen sağ muhalefet, Türkiye'yi bölmek, "Kürdistan" kurmak için Türk devletini tehdit eden HDP'lilere karşı neden sessiz kalıyorlar. HDP' yi ve Demirtaş'ı meşrulaştırmaya çalışıyorlar.

Atatürk’ün kurduğu partinin genel başkanı ikide bir "Demirtaş neden içerde?", "Serbest bırakılsın vicdanım sızlıyor" diye çıkışıyor... Türkiye'ye işgalci diyenler, Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmek parçalamak için olmadık yollara başvurup söylenmedik söz bırakmayan, başkaldıran bu terör yandaşları bu sözlerini, Ortadoğu’yu kana bulayan, Türkiye’yi çevreleyerek sıkıştırmaya çalışan, Irak’ta Saddam'ı deviren ABD'ye güvenerek söylüyor anlaşılan…

Muhalefet liderleri bunları bilmiyor mu? Bal gibi hepsi biliyorlar. Amaç Ne? Amaç, Erdoğan ’sız bir Türkiye… Nedir bu Erdoğan düşmanlığı? Vatan bölünsün, parçalansın Türkiye tökezlesin yeter ki Erdoğan gitsin, öyle mi istiyorsunuz? Millete yaslanıp onurlu bir milli muhalefet yapmak varken, yüzünüzü dışarı sırtınızı ülkenize dönmek yakışıyor mu?