Hz. Ömerin Şehadeti...
Hz. Ömer, 645 yılının son ayında Ebu Lü'lü Firuz adında Yahudi bir köle tarafından namaz kılarken şehid edildi. Bu köle, Hz.Ömer'e gelip efendisinden alınan verginin çok olduğunu iddia etti. Hz.Ömer, ''Senden alınan miktar fazla değildir'' dedi.
Hz.Ömer bir gün esnaf teftişinde iken, Firuz'a, ''Duydum ki, senin değirmen yapmanda üzerine yokmuş'' deyince, ''Şayet sağ kalırsam, sana öğle bir değirmen yapacağım ki, doğuda ve batıda herkeks ondan bahsedecek'' demişti. Hz. Ömer'de, ''Vallahi bu beni tehdit etti'' buyurmuştu.
Hz. Ömer ile vergi tartışmasından bir gün sonra elbisesi içine bir hançer saklayıp, sabah namazı vaktinde mescide girdi.Beklemeye başladı.Hz.Ömer safları düzeltip tekbir alarak, namaza durur durmaz, Firuz yerinden fırlayıp Hz.Ömer'e arka arkaya altı darbe vurdu. Darbelerden biri karnına isabet etti. Firuz bir kişiyi daha yaralayıp kaçtı ve yakalanmadan önce intihar etti. Hz.Ömer, evine kaldırıldıktan bir müddet sonra ayılıp, ''Katılım kimdir?'' diye sordu. Ebu Lü'lü Firuz olduğu söylenince ''Allah'a şükürler olsun ki, bir Müslüman tarafından vurulmadım...'' dedi.
Ağır öldürücü bir darbe alan Hz. Ömer'e kendisinden sonra oğlu Abdullah bin Ömer'i halife tayin etmesi istenince, ''Bir aileden bir kurban yeter!'' buyurdu.
Bundan sonra oğlu Abdullah'a ''Mü'minlerin annesi Hz. Aişe'ye git ve O'na Ömer İbni Hattab'ın selamını söyle, mü'minlerin emiri deme, ben bugün mü'minlerin emiri değilim.'' O'na; ''Ömer, sahibinin yanına defnedilmek için izin istiyor de!'' buyurdu.
Hz. Aişe, izin verince, ''Bu benim en büyük dileğimdi'' buyurarak, çok memnun oldu. Vefat ederken oğluna; ''Başımı yastıktan al da yere koy, umulur ki, Cenab-ı hak, beni bu halimden dolayı merhamet edip affeder!'' .Yirmidört saat sonra da kelime-i şehadet getirerek vefat etti.
Nimetin kıymetini bilin!
Hz.Ömer, kuru arpa ekmeği yer, kalın kumaşlardan elbise giyerdi. Zamanında çok fetihler oldu.O'nun zamanında sekiz bin camide Cum'a namazı kılınıyordu. Her nereye asker gönderse, zafer bulup, sağ salim olarak ganimetle dönerdi. Ordusunun mağlup olduğu görülmemiştir. Çünkü çok hazırlıklı, tedbirli ve adâletli hareket ederdi.
Kuvveti, adaleti, askerleri üç kıtayı titreten İslam halifesini görmeye gelenleri hayrette bırakmıştı. Kudüse geldiğinde orada bir hutbe okudu ve buyurdu ki:
''Allah'ü Te'ala, bizi İslam dini ile şerefli kıldı. Muhammed aleyhisselam ile doğru yolu gösterdi. Bizden dalaleti, sapıklığı kaldırdı. Buğz ve adavetten, ayrılık ve tefrikadan uzaklaştırdı.
Ey müslümanlar, bu büyük nimete hamd ediniz. Zirâ böyle yapmamız, nimetin artmasına sebep olur. Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde buyuruyor ki; ''Nimetlerimin kıymetini bilir, emrettiğim gibi kullanırsanız, onları arttırırım. Kıymetini bilmez, bunları beğenmezseniz, elinizden alır, şiddetli azab ederim. Sizlere kendisinden başka her şey fani olan, kendisi Baki olan, Allah'ü Te'aladan korkmanızı tavsiye ederim. O'na itaat eden evliyasından olur. O'na isyan edenin ahireti yok olur.
Ey insanlar, mallarınızın zekatını veriniz, böylece kalblerinizi ve nefislerinizi temizlersiniz. Allah'tan başka hiçbir mahluk'tan karşılı9k ve teşekkür beklemeyiniz. Öğütlerimi iyi anlayınız. Akıllı olan dinini muhafaza eder. Said olan başkasının nasihat ve öğüdünü kabul eder. İslamiyete, Resulullah'ın sünnetine yapışınız. Kur'an-ı kerim'in emirlerine uyunuz. Zira O'nda dertlere deva ve sevâb vardır.''
Peygamberlerden sonra insanların en üstünü Hz.Ebu Bekir'dir. Ondan sonra Hz. Ömer'dir. Hadis-i şerifte buyuruldi ki; ''Cebrâil bana gelip dedi ki; ''Ömer'in ölümü üzerine bütün İslâm alemi ağlayacaktır.''
Hz.Ömer'in güzel sözleri:
''Hz. Ömer bir defasında Şam'a gitmişti. Orada giydigi eski elbiselerden dolayi söz edildiğini duyunca; ''Biz İslamiyet ile izzet bulduk, izzeti, şerefi başka yerde aramayız.'' buyurdu. Yolu bir mezbeleden geçse, orada durur ve: ''İşte hırsla sarıldığımız dünya'' derdi. Dul kadınlara, yetimlere sırtında un taşırdı. Bu halini gören biri, Bırakın biz taşıyalım deyince, Hazreti Ömer, ''Ya kıyamet günü günahımı kim taşır'' buyurdu.
