Hz.Peygamberin Çine Gönderdiği Elçisi...
Çin'in Müslümanlarla ilk teması, Müslüman Arap tüccarlarının Çin'e kadar gerçekleştirdikleri ticaret kervanlari vasıtasıyla olmuştur. ''İpek Yolu'', bu konuda büyük rol'ü vardır.
Hz. Peygamber (s.a.v)'in, İslam'ı tebliğ etmek üzere oraya elçi gönderdiği bir ülkedir.İlk defa Çin'e hangi Müslüman'ın gönderildiği konusu, değişik rivayetler halinde ele alınmaktadır. Batı'dan Allah'ın Elçisi Hz. Muhammed (s.a.v)'in gönderdiği sahabe'nin Guangzhou Kanton bölgesine gelerek, İslam'ı tebliğ ettiği şeklindedir.
Adının, ''Vehb b. Ebi Kebşa'' olduğu rivayet edilmektedir.Bu elçinin tebliği ile Çinliler, Müslüman olmaya başlamış ve ''Müslüman olma'' olgusu, bütün dünyada olduğu gibi Çinde de devam etmektedir.
Çin'e gelen ilk Müslüman konusunda çok değişik rivayetler vardır. Ancak hemen bütün rivayetlerin birleştiği nokta, Çin'e gönderilen sahabenin, Hz. Peygamber (s.a.v)'in anne tarafından akrabası olduğudur.
Bu sahabeye ''Sarta'' veya ''Sarti'' denilmektedir ki, bu kelimeler, muhtemelen Sa'ad veya Seyyid kelimelerinin Çince telaffuzundan'dır.
Bazı rivayetlere göre; Hz. Peygamber (s.a.v)'in Çin'e gönderdiği ve Kanton'da türbesi bulunan tebliğcinin, Sa'd b. Ebi Vakkas olduğu rivayet ediliyorsa da bu rivayet yanlıştır. Çünkü Hz. Ömer zamanında, İran'ı fetheden Sa'd b. Ebi Vakkas, Medine'de vefat etmiş ve orada defnedilmiştir.
Sultan Abdülhamid Han döneminin son yıllarında Çin'e seyahat etmiş olan Abdurreşid İbrahim de bu konuya değinmekte ve Çinli Müslümanların bu yanlış bilgilerini uzun uzun anlatmaktadır.
Rivayet nasıl oluştu?
Aslında Hz. Peygamber'in Çin'e gönderdiği sahabinin adı; ''Vehb b. Ebi Kebşe idi.'' Vehb, aynı zamanda o güzel Peygamber'in akrabasıydı…Çok iyi bildiğimiz gibi Sa'd b. Ebi Vakkas da anne tarafından Peygamber Efendimiz'in akrabası idi. Vehb, Sa'd b. Ebi Vakkas'a göre az tanındığından, muhtemelen, ''Sa'd b. Ebi Vakkas'ın akrabası'' olarak, tanınmış ve zamanla adı unutularak sadece ''Sa'd b. Ebi Vakkas'' kalmıştır.
Vehb'in Çin yolculuğunu tam bir sene sürmüş, Çin İmparatoru'na İslam'ı tebliğ etmişti.Tebliği üzerine, Çinliler Müslüman olmaya başlayınca, Çin'de devamlı kalıp tebliğ ve hizmet etmek için lideri olan Peygamber'den izin almak üzere tekrar Medine'ye döndü. Fakat Vehb, Medine'ye varınca üzüntülere boğuldu. Dünyası yıkılmıştı… Kendisini Çin'e gönderen lideri, Allah'ın Elçisi Muhammed (s.a.v) vefat etmişti. Üzüntüsünden kahrolmuştu. Onun hatırasını sürekli yad etmek üzere, Müslümanların başına halife tayin edilmiş olan Ebu Bekir'den izin alıp tekrar Çin'e geri döndü ve ölünceye kadar İslam'ı, Çin ülkesinde tebliğ etti.
Darby de Thiersant, eski Çin kaynaklarına dayanarak, Vehb b. Ebi Kebşe'nin, Çin'e ikinci gidişinde, Hz. Ebu Bekir'in toplattığı Kur'an nüshasından bir kısmını aldığını da iddia etmektedir.Hz.Ebu Bekir'in toplatıp bir araya getirttiği Kur'an Mushaf tek nüsha olduğuna göre, muhtemelen Sahabi Vehb'in Çin'e götürmesi için de bir nüsha hazırlanmıştır.Ne var ki, Thiersant'ın bu iddiası kaynaklarda tespit edilememektedir.
Bugün dahi türbesi Çin'in Kanton eyaletinde bulunan ve dünyanın her tarafından gelen Müslümanlar tarafından ziyaret edilmekte olan ''Vehb b. Kebşe, '' aynı zamanda Çin'de ilk camiyi de yaptırmıştır.
Çinli Müslümanlara, ''Hoey Hoey'', ya da; ''Hoey-Tsee'' denir. Bu kavramlar, 1335 yılında, Say-tien-Tche adındaki Müslüman bir prensin müracaatı üzerine, Çin İmparatoru Chun Ty tarafından kabul edilmiş ve resmen kullanılmıştır.Fakat Çinli Müslümanlar, kendileri için ''mü'minin'' ve ''müsulmani'' tabirlerini de kullanırlar.
Çin'e İslam'ın gidişi ile ilgili bir Çin belgeselinde aynen şu ibaretlere rastlanıyor; ''…Batı'nın ulu azizi Muhammed ki, sahabileri Kutsal Taş'a ''Haceru'l-Esved'e'' yönelip namaz kılarlar, bu sahabelerden birini, dinini tebliğ etmek üzere Çin'e gönderdi…Bu sahabenin, deniz yoluyla Çin'e gelebilmesi bir seneden fazla sürdü. O, Kanton'da karaya çıktı, Çin'in tamamını geçerek, Kanton'da dinini yerleştirdi.''
Osmanlı Devleti'nin, Çin Müslümanlarıyla olan ilişkileri çok eskiye dayanmaktadır.Nitekim Çin'in değişik bölgelerindeki mezar taşlarından, buralara giden Osmanlıların isimleri okunmaktadır. Mesela Hicri 1166 yılında Kanton eyaletinde vefat eden Hacı Muhammed, bunlardan sadece bir tanesidir.Bu zatla ilgili kitabede şöyle denilmektedir:
''Burada metfun olan zatın ismi Muhammed Hacı b. Muhammed Hacı'dır. ''Ru-Mu'' Devleti eşrafından olup, Nay Ong Hükümetinin üçüncü ''Çen-Ku-An'' senesinde, Hicretin 9. senesinde vefat etmiş olan reisimiz Sart-Saybu-Vakasa, ziyaret etmek üzere Kanton'a gelmiştir.
Osmanlı Devleti, kendi devlet siyaseti gereği, hemen bütün Müslümanlarla ve bu arada Çin Müslümanlarıyla ilişkiye girmiş, zaman zaman onlara hem din âlimlerini göndermiş, hem de maddi yardımlarda bulunmuştur.
Osmanlı Devletinin Çin Müslümanlarıyla olan ilişkisi, Sultan Abdülhamid Han döneminde doruk seviyesine çıkmış, oralara büyük Hocalar gönderildiği gibi, Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar da Çin'den öğrenciler İstanbul'a gelerek getirilerek, Darül-fünun'da İstanbul Üniversitesinde okumaları sağlanmıştır.
