14 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İslam Tıbbı...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İslam tıbbı, Hz.Muhammedin (s.a.v) sözleriyle başlatılmaktadır. Sahih-i Buhari, Sünen-i Ebu Davud gibi hadis kaynaklarında Hz. Peygamberde'den (s.a.v) sağlık ile ilgili aşşağıdaki hadisler aktarılmıştır:

"Allah devası olmayan hiçbir hastalık yaratmamıştır".(Sahih-i Buhari)

"Tıbbi tedavileri kullanın zira Allah yaşlılık haricinde tedavisi olmayan bir rahatsızlık yaratmamıştır"

(Sünen-i Ebu Davud)

"Rahatsızlığı gönderen onun devasını da göndermiştir." (Muvatta)

Peygamberimizin yukarıdaki hadislerinin de yönlendirmesiyle müslümanlar ölüm dışında her hastalığın bir tedavisi olduğuna inanmışlardır. İslam tıbbının ilk dönem yazarları genellikle doktorlardan çok din adamları olmuştur.

Huneyn İbn. Ishak'a göre göz anatomisi. Mısır 13.yüzyılIlk Müslüman hekimin Hz.Peygamber'in ashabından ve aynı zamanda teyzesinin kocası olan Haris b. Kelede ''Kaladan'' olduğu aktarılmaktadır. Rivayete göre Kelede, Hz.Muhammed (s.a.v)in teşvikiyle tıp sanatını öğrenmek ve araştırmak için Cündişapur'a ''İRAN'' gitmiştir.

Hz.Peygamberin bu teşvikine karşılık ilk dönemlerde müslümanlar arasında tıbba ilgi yeterince fazla olmamış ve bunun neticesi olsa gerek İslam coğrafyasındaki ilk hekimlerin çoğunluğu; Hıristiyan, Yahudi veya İranlı bir kökenli olduğu görülmektedir. Ancak Arapça'nın bilim dili oluşu ve özellikle de bir tıp dili haline gelmesiyle, tıbbi irfanın Arap Müslüman kültür havzasında işlerlik kazanması gerçekleşti.

TBIBBIN DOĞUŞU:

İslam tıbbının doğuşu ve gelişimi kabaca üç evreden geçmiştir:

1-Yabancı kaynakların Arapça'ya tercüme edildiği ilk evre.Bu evre yaklaşık olarak M.S.7 ve 8.yüzyıllar arasına tekabül etmektedir.

2-Müslüman tıp adamlarının tıb bilime özgün katkılarının ve başarılarının olduğu ikinci evre. Bu evre M.S.9-13. yüzyıllar arasındadır.

3- M.S.13.yüzyıl sonrasındaki üçüncü evre. Bu evrede diğer bilim alanlarında olduğu gibi tıp alanında da bir durgunlaşma ve gerileme sözkonusu olmuştur.

İlk evrede Suriyeli ve İranlı bilginler Yunanca ve Süryanice antik literatürden felsefe, astroloji ve tıp gibi alanları da içeren bilim dallarından tercümeler yapmışlardır. Abbasi Halifesi el-Memun gibi müslüman idareciler tercümanları paraca destekleyerek, bu faaliyetlerin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Tercümanların büyük çoğunluğu Hristiyan olmakla birlikte müslüman idareciler tarafından saygı görmüş ve faaliyetleri desteklenmiştir.

M.S. 9. yüzyılda Hüneyn İbn. İshak Yunan tıbbının babası Galen'in çok sayıda eserlerini Arapça'ya çevirmişti. Ayrıca Gundişapur'daki Ortaçağ Pers döneminin eserleri ve Hint dünyasından Suşruta Samhita, Çaraka Samhita gibi eserler de Arap diline aktarılmıştı. Kısa bir zaman sonra müslüman doktorlar; anatomi, bakteriyoloji, mikrobiyoloji, oftalmoloji, patoloji, farmakoloji, fizyoloji, psikoloji, cerrahi ve farmakolojik bilimler gibi tıbbın çeşitli alanlarında katkıda bulunmaya başladılar. İslam doktor ve bilginleri bu medeniyenin önemli bir parçası olan tıp alanında teori ve pratiği biraraya getirdikleri geniş ve kompleks bir tıp literatürü oluşturmuşlardır. Galen ve Hipokrat'ın eserlerini de içeren Helen tıp bilgisi bu literatür vasıtasıyla daha sonra Batı'ya yeniden aktarılmıştır.

İslam Tıp Bilginleri:

İslam tıp bilginlerinden özellikle İbn. Sina'nın Batı tıp tarihinde önemli etkisi olmuştur. Onun Kanun fi'tıb adlı eseri, Latince'ye çevrilmiş, yalnız 15. ve 16.yüzyıllarda 35'den fazla baskı yapmıştır.

İslam dünyasında İbn. sina kadar ünlü bir diğer isim Horasan'ın Rey kentinde doğan ve Galen üzerine çalışmalarıyla kendisine İslamın "Calinos"u ismi takılan, Zekariya Razi'dir. Elliden fazla tıbbi eserin sahibi olan ve Al-Mansuri adlı eseri 15.yüzyılda Latince'ye çevrilen Razi, Hipokrat'ın pratiği ile Galen'in teorilerini birleştirmiştir. Eserlerinden altısı tıbbi deontolojiye aittir. Sülfürik asiti keşfetmiş ve farmakolojiye birçok yeni ilaçlar katmıştır.

İspanya'da, Kordoba'da doğan Abül Kasım Zehravi, İslam dünyasının en büyük cerrah ve anatomistidir.Dönemi için modern sayılacak cerrahi esasları tıbba kazandırmış, ilk kez cerrahi aletlerin çizimlerini yapmış, dağlama ve amputasyon yöntemlerini uygulamıştır. En ünlü cerrahi eseri "Al-Tasrif fit Tıp" adını taşımaktadır.

İslam dünyasının önemli hekimlerden biri de 13.yüzyılda Şam'da ve Kahire'de çalışmış olan İbn Nefis'tir. "İbn Sina Kanunu'nun Anatomi Kısmına şerh" adlı eserinde, Galen'in dolaşım sistemine itiraz etmiştir. Galen'in ileri sürdüğü kalbin sağ ve sol karıncığı arasındaki duvarda deliklerin bulunduğu görüşünü reddetmiştir. Nefis'e göre, söz konusu yerde herhangi bir delik bulunmamaktadır. Bu da kalbin sağ tarafına gelen kanın akciğerlere gidip oradan sol karıncığa geçmesi demektir. Bu açıklama zamanında İslam ve Osmanlı dünyasında biliniyor olmasına rağmen, Avrupa tarafından fark edilmemiştir.

Dört Unsur:

Phythagoras'a göre doğaya dört ana yön ''kuzey, güney, doğu, batı'', dört temel eleman ''ateş, hava, su, toprak'' ve bunların dört fiziksel özelliği ''sıcaklık, soğukluk, kuruluk, yaşlılık'' gibi dörtlü ritim hakimdir. Sicilyalı Empedokles bu görüşlerden etkilenerek, evrenin esas ve tali derecede birbirine zıt dört temel elemandan meydana geldiğini öne sürmüştü. Bunlar; Ateş kuru-sıcak, Hava ''yaş-sıcak'', Su ''soğuk-yaş'', Toprak ''soğuk-kuru''idi. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *