Osmanlıda Yılbaşı Tebriki Alayı...
Hicri yılbaşı olan Muharrem ayının ilk günü, padişah Çinili köşke gelir, saray ağalarına Muharremiye adıyla bahşiş ve ihsanda bulunurdu. Ayrıca helvahanede yapılan ve kaselere konulan kırmızı renkli şekerlemeler ikram edilirdi. Muharrem ayının üçüncü günü umumiyetle Çırağan Sarayı'na rikab ''özengi'' ısmarlanır, sadrazam ve şeyhülislam, padişah tarafından huzura alınarak tebrikler kabul edilirdi.
Mevlid Alayı:
Peygamber efendimizin dünyaya teşrif ettiği gün olan Rebi-ul-evvel ayının on ikinci gecesinde Balıkhane köşkünde, ertesi gün de Sultan Ahmed Camii'nde mevlid okunurdu.
Sürre Alayı:
Osmanlılar zamanında düzenlenen alayların en önemli ve ilgi çekicilerinden olan sürre alayı, hac mevsiminde hazırlanır ve Harameyn'e gitmek üzere yola çıkarılırdı. Bu alayda Harameyn'e takdim edilmek üzere padişahin, saray erkaninin ve halkin kiymetli hediyeleri de bulunurdu. Bu hediyeler, yerine ulaştirilmak üzere meşin çantalara konurdu. Sürre alayinin her yil, Şaban ayinin on beşinde saraydan kalkmasi adetti. Bu alayin yola çikişi esnasinda sarayin bahçesinde merasim düzenlenir, bir muhafiz birligi refaketinde mübarek beldelere gitmek üzere yola çikarilirdi.
Kiliç Alayi:
Yildirim Bayezid Han zamaninda ilk defa Nigbolu zaferinden sonra yapilmaya başlanan bu alayda, devrin ileri gelen alimi tarafindan padişaha kiliç kuşatilirdi. Kiliç alayi, usul olarak padişahin cülusunu takib eden günlerde taç giyme merasimine benzer ve halkta büyük bir coşkunluga sebeb olurdu.Alay, Eyyub Sultan'a varınca arabalardan inilir ve yürüyerek, Eyyub Sultan'ın türbesine gidilirdi.Burada yeni padişaha kılıç kuşatılır ve dua edilirdi.
Alay-ı Hümayun:
Padişah sefere giderken, seferden dönerken, sefere giden ve seferden dönen orduyu yollarken ve karşılarken saraydan Davutpaşa'ya kadar tertib edilen alaylardı. Osmanlıların haşmet devirlerinde bu alaylar büyük bir ihtişamla yapılırdı.
Sadaret Alayı:
Sadrazamlara, sadaret mührü vermek için tertiplenen alaydır.Tanzimata gelinceye kadar sadaret mührü Hırka-i seadet de verilirdi. Bu münasebetle sadrazama has odabaşı vasıtasıyle yeniden samur kürk giydirilirdi.
Sadaret alayı, merasimi Beşiktaş'da başlar, denizden Sirkeci'ye gelinirdi. Önde mabeyn başkatibi, onu takiben yaverler ve en arkada sadrazam ata binmiş olarak, halkin önünden geçerek Bab-i ali'de divan odasına gelirlerdi. Başkatib, sadaret mektupçusuna atlasa sarılı nameyi öperek verir, o da gür bir sesle okurdu. Daha sonraki devirlerde bu merasim arabalarla yapıldı.
Selamlık Alayı:
Padişahın Cuma namazı için camiye gitmesi anında tertiplenen alaydır. Sultan İkinci Abdülhamid Han, Cuma selamlığını Yıldız Camii'nde yaptırırdı. Ermeniler böyle bir selamlık esnasında suikasd tertibinde bulunmuşlardı.
Valide Alayı:
İlk defa dördüncü Murad Han'ın annesi için tertiplenen bu alay, daha sonraki devirlerde an'ane haline geldi.Tahta çıkan padişah, annesini eski saraydan yeni saraya getirtirdi. Sultan İkinci Mahmud Han'ın annesine yapılan alay pek gösterişli olmuştu. Valide Sultan'ı yeni sarayda önce saray mensupları, sonra padişah karşılar ve tebrik ederdi.
Alay Arabası:
Alaylarda padişahların bindikleri arabaya verilen addır. Buna saltanat arabası da denilirdi.
Alay işleri, hakkında icab eden kararları vermeğe yetkili meclise verilen addı. Miralayın başkanlığında alayı teşkil eden taburların binbaşılarıyla alay müftisinden ve alay katibinden teşekkül ederdi.
Alay Müftisi:
Alay imamının üstü olan rütbe sahibi, sarıklı askere verilen addı. Teşrifatta ''protokolde'' binbaşıdan önce gelirdi. Askerlere dini vazifeleri öğretmek ve onların suallerine cevap vermek için taburlarda tabur imamı, alaylarda ise, alay müftisi bulunurdu. Bu vazife Osmanlı Devleti'nin sonuna kadar devam etmiştir.
Alay Sancagi
Iki manaya gelirdi.
Birincisi; bir alaya mahsus olan sancak demekti.
Ikincisi; resmi günlerde gemileri donatmak için asilan rengârenk bayraklar hakkinda kullanilan bir tâbirdi.
