Hz. Peygamber'in Mirası...
Hz. Peygamber, çocukluk ve gençlik çağlarında amcası Ebu Talib'in himayesinde iken, evin geçimi konusunda, özellikle ticari faaliyetlerinde ona yardımcı olmuştur.
Hz. Peygamber'in, zengin bir hanım olan Hz. Hatice ile evlendikten sonra da ticari faaliyetlere devam ettiği de bilinmektedir. Peygamberliği döneminde de Mekke'de ticarete devam ediyordu. Kur'an-ı Kerim'de açıklandığı üzere, müşriklerin taaccüb ederek;
"Bu nasıl Peygamber! Yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor" şeklindeki ifadelerine bakılırsa, o, çarşı pazarda İslam'ı tebliğ ve ihtiyacını temin yanında, muhtemelen alışveriş de yapıyordu.
Hz. Peygamber, ne peygamberliği ve ne de devlet başkanlığı karşılığında herhangi bir ücret almıyordu. Kur'an-ı Kerim'de onun görevi karşılığında ücret istemediğine ve karşılık almadığına dair pekçok ayet-i kerime bulunmaktadır.
Hz. Peygamber, Medine döneminde gerek mecburi vergilerden ve gerekse fakirlere verilmesi gereken nafile sadakalardan hiç bir şekilde faydalanmazdı. Vergilerin ve zekat gelirlerinin kendisi ve aile fertleri için helal olmadığını söylerdi.
Hz. Peygamber'in Geçim Kaynakları Ana Hatlarıyla Şunlardır:
Enfal Suresinin 41.ayetinin hükmüne göre ganimetin beşte birinden aldığı hisse. Ayette geçen Allah ve Resulü'nün hissesi bir kalem kabul edilirse bu, humusu'l-humus, ''beşte birin beşte biri'' yani yüzde dört oranındadır. Hz. Peygamber yine Enfal Suresinin 41. ayetine göre savaşa katılan gazi sıfatıyla, savaşa iştirak eden gazilere dağıtılan beşte dörtten de hissesine düşeni almıştır. Bunların dışında Hz. Peygamber, safiy denilen ve ganimet taksim edilmeden öncebaşkomutanın seçip beğendiği maldan sembolik olarak almıştır. Bu aldığı, bazen bir kılıç, bazen bir at, bazen bir köle veya cariye veyahut da herhangi bir eşya olmuştur.
Hz. Peygamber hediye kabul ederdi. O'nun bir gelir kaynağını da kendisine hediye edilen ve bağışlanan mallar oluşturmaktadır. Mesela Beni Nadir'den Muhayrık isminde bir Yahudi, Uhud Gazvesi'nde onun safında savaşmış, bu savaşta ölmeden önce vasıyet yoluyla yedi adet bahçesini kendisine bağışlamıştır.
Barış yoluyla ele geçirilen gayr'i müslim topraklarından elde edilen arazi geliri. Fedek arazisi gibi.
Hz. Peygamber'in maddi mirasını menkul mallar ve gayr'i menkul mallar şeklinde iki kısımda mütalaa etmek mümkündür. Menkul olanlar, para, zati eşya, hayvan gibi mallardır.
''Hz. Peygamber hastalığı esnasında yanında bulunan yedi bazı rivayetlerde beşten dokuza kadar çeşitli rakamlar verilmektedir, dirhemin fakirlere dağıtılmasını istemiştir.Bu bakımdan o, nakit miras bırakmamıştır. Daha önce kölelelerini de azat ettiğinden, vefat ettiği esnada kölesi ve cariyesi de yoktu. Bazı kaynaklar, onun geriye develerinin, giyim eşyalarının, yüzüğünün, bazı aletlerin ve zırhının kaldığını kaydederler. Şüphesiz hanımlarının kullandığı ev eşyaları bunların dışındadır. Onun hayvanları ile bazı ev aletleri ve ayakkabılarının Ali ailesine verildiği kaydedilir. Hırkası, kılıcı ve yüzüğü ise, devlete kalmıştır.''
Gayr-i menkul mallara, yani arazilere gelince, Hz. Peygamber'in vefatından sonra kızı Hz. Fatıma başta olmak üzere bazı yakın akrabaları Hz. Ebu Bekir'den onun mirasını istediler. Hz. Ebu Bekir, Resulüllah'ın; "Biz peygamberler miras bırakmayız, bıraktığımız sadakadır", buyurduğunu söyleyerek, onun terekesini taksim etmeyeceğini, ancak hayatta iken kendisinin bakmakla mükellef olduklarına bakacağını ve onun sarfettiği yerlere de aynen sarfedeceğini bildirdi.''
Hz. Peygamber'in sahip olduğu arazileri, vefatından sonra devlete maledildi.
Hz. Ebu Bekir buranın gelirlerini aynen Resulüllah'ın harcadığı yerlere sarfederdi. Fedek, Hulefa'i Raşidin döneminde de hazineye ait olarak kalmış ve Hz. Ebu Bekir'in uygulamasına devam edilmiştir.
Hz. Peygamber'in hanımlarının oturmakta olduğu odaları, Hz.Peygamber vasiyet yoluyla onlara bırakmıştır. Buna göre onlar, burada oturacaklar, dünyadan ayrılınca da bu odalar, araziler gibi Resulüllah'ın sadakaları arasına katılacaktı.
Hz. Peygamber'in manevi mirası Kur'an ve Sünnettir. Hz. Peygamber'in ahirete irtihalinden sonra da Müslümanlar, Kur'an ve sünnete sahip çıkmışlar ve bu uğurda büyükgayret göstermişlerdir.
