17 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Efendimizin Şehitlere Ağlaması...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Resulullah (s.a.v) amcası Hz. Hamza şehid düştüğünde ona ağladı ve sahabeye de; "Hamza'ya ağlayın" buyurdu.

İbn. Sa'd şöyle anlatır:

Uhud savaşı sonrası Medine'de yakınları şehid düşen ensarın evinden ağlama sesleri duyan Resulullah (s.a.v) gözyaşlarını tutamayarak, ağladı ve "Amcam Hamza'nın ağlayanı bile yok!" buyurdu. Resulullah'ın bu sözünü duyan Sa'd b. Muaz, Abduleşhel kabilesinin kadınlarına gidip bunu onlara aktardı, o günden sonra ensar kadınları önce Hz.Hamza'ya, sonra kendi şehidlerine ağladılar.

Bu hadis Hz. Resulullah'ın sadece davranışını değil, ağlama konusundaki onay ve emrini de beyan etmekte, bi'set çağında mü'min ölüye ağlamanın İslami bir davranış ve sosyal bir gelenek olduğunu gözler önüne sermektedir.

Resulullah'ın sevgili amcaoğlu Cafer b. Ebutalib'le bazı arkadaşları Mute gazvesınde şehid düşünce onun evine gidip Cafer'in evlatlarıyla görüştü; onları bağrına basıp öptü, kokladı ve gözyaşları akıttı. Cafer'in eşi Esma "Anam babam size feda olsun ya Resulullah", "Neden ağlıyorsunuz? Yoksa Cafer'le arkadaşlarından bir haber mi var?" "Evet" buyurdu, "Bugün şehid oldular!" Esma, haberi duyunca ağlamaya başladım, der. "Bir yandan ağlıyor, bir yandan da kadınları feryadıma yetişmeye çağırıyordum, bu sırada Fatıma ağlayarak, içeri girip "Vah amcama!" dedi, Resulullah (s.a.v) "Cafer gibisine elbet ağlanmalıdır!" buyurdu.

Bu hadis hem Resulullah'ın ağladığının hem de Esma'ya; "Cafer gibi birine ağlamalı" diyerek, onu onaylaması ağlama konusundaki emrinin bir belgesidir.

Resulullah, Mute şehidlerine ağlamıştır.

Sahih-i Buhari'de şöyle geçer:

''Cafer, Zeyd ve İbn. Revahe'nin Mute savaşında şehid düştükleri haberi henüz ulaşmadan önce Resul-i Ekrem (s.a.v) onların şehadetini haber vermişti. Bu sahih rivayete göre, Zeyd elinde sancakla şehid düşmüş, ardından sancağı Cafer almış, o da şehid düşmüş, sancağı Cafer'den sonra İbn. Revahe kapmış, o da şehid düşmüş…" Resulullah (s.a.v) bunu bize böylece anlatırken mübarek gözünden yaşlar süzülmeye başladı''

***

Resulullah'ın oğlu İbrahim'e ağlaması:

Enes şöyle anlatır:

Resulullah'la (s.a.v) birlikte içeri girdik, İbrahim can vermek üzereydi. Resul-i Ekrem'in gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı. Abdurrahman b. Avf, Ya Resulullah, ağlıyor musunuz? diye sordu. "Bunlar rahmettir" buyurarak, şöyle eklediler, "Gözümüz yaşlı, kalbimiz mahzundur, Rabbimin rızasından gayrı söz söylemem ben; ey İbrahim senden ayrılmak bizi hüzne boğmaktadır."

Bu hadiste Resulullah, ağlamayı rahmet olarak, tanımlamakta ve gözyaşı dökmenin iyi olduğunu hatırlatmaktadır. Resulullah, annesinin mezarı başında ağlardı.

Ebu Hureyre, Resulullah'ın annesinin mezarı başında ağladığını, bu haliyle, yanında bulunanları da ağlattığını söyler.

Abdullah b. Ömer şöyle anlatır:

Sa'd b. Ubade rahatsızlanmıştı. Resulullah, Abdurrahman b. Avf, Sa'd b. Ebu Vakkas ve Abdullah b. Mesud'la birlikte onu ziyarete gitti, Sa'd bayılmıştı, Efendimiz; "Canını teslim etti mi?" buyurdular. Oradakiler, "hayır" deyince Peygamber ağladı; onun ağladığını görünce oradakiler de ağlamaya başladı. Bunun üzerine, "Yüce Rabbimin gözü yaşlı ve kalbi hüzünlü kullarına azab etmeyeceğini duymadınız mı? Ama, bununla hem azaba uğrarsınız, hem rahmete!" buyurarak mübarek dillerini gösterdiler.

Resulullah, oğlu İbrahim'in ölümüne ağlamış "Kalbim hüzün dolu, gözlerim yaşlı; ama Rabbimin gazabına neden olacak hiçbir şey söylemem ben; ey İbrahim, senin için hüzün doluyuz!" buyurmuştur.

Enes b. Malik anlatır: Hz. Fatıma, ölüm döşeğindeki babası Resulullah'ın başucunda oturmuştu. Ölümün zorlukları ard arda Resulullah'a inmedeydi. Bir an başını kaldırıp "Ah! Çok zor!" buyurdu. Bunun üzerine Hz. Fatıma da gözyaşlarını tutamayarak "Ah babacığım!" dedi, "Seni böyle görmek çok zor!" Resulullah (s.a.v) "Bugünden sonra bana zorluk yok artık" buyurdu.

Hz. Zehra (a.s) sevgili babası Hz. Resulullah'ın vefatında ona ağıt yazmış, şiirler söylemiştir, bu ünlü şiirlerinden birinde Hz. Fatıma (s.a) şöyle der:

"Resulullah'ın mezarının toprağını koklayana ne gam!

Ömür boyu başka ıtır koklamasa da olur artık!

Öyle belalar yağdı ki başıma

Gündüze yağsa, geceler gibi kararırdı."

Ağlamak İslami şiarlardan biri olup, Yüce Allah'ın sevgi ve rahmetine neden olmaktadır, bu nedenle de kitapta ve sünnette teşvik edilmiştir.

Yine bu nedenledir ki, Hz. Yakub'un oğlu Hz.Yusuf'a ağlaması gibi bütün peygamberler çeşitli münasebetlerle ağlamışlardır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *