13 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İffet ve Haya...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İffet, nefsi her türlü şehvet ve süfli arzulara kapılmaktan muhafaza etmektir. İffet, insana ait bir hususiyettir.İnsanı diğer mahlukattan ayıran en farik vasıftır. Onun kaybedilmesi; insanlık haysiyetini zayi etmek ve diğer mahlukatın durumuna düşmek demektir.

İffet ve namus, bütün ahlaki faziletlerin can damarıdır. Şeref, haysiyet, izzet gibi hasletler hep iffetli olmaya bağlıdır.

Cenab-ı Hak, iffet hususunda zirveye çıkmış olan iki şahsı, mü'minlere numune-i imtisal olarak göstermiş ve onlari medhetmiştir. Bunlar Yusuf Suresi'nde ''kıssaların en güzeli'' diye hikayesi anlatılan Hz.Yusuf ile muhtelif yerlerde kendisinden övgüyle bahsedilen Hazret-i Meryem'dir. Ayet-i kerimede şöyle buyrulur:

''Irzını iffetle korumuş olanı (Meryem'i de hatırla!'' Biz O'na ruhumuzdan üfledik; O'nu ve oğlunu, cümle alem için ibret kıldık.''

(Enbiya, 91)

İffetlerini muhafaza eden erkek ve kadınlar, Allah Te'ala'nın engin mağfiretine ve büyük bir ecre nail olacaklardır.Cenab-ı Hak, iffet sahibi kullarını şöyle medheder:

''O felaha eren mü'minler, iffetlerini korurlar; ancak eşleri ve malik olduklari cariyeleri hariç.Bunlarla münasebetlerinden dolayi kinanmiş degillerdir. Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir.''

(Mü'minun, 5-7)

Peygamber Efendimiz, insanlara iman ve ibadet esaslarını talim ettiği gibi, doğruluk, iffet ve akrabaları koruyup gözetmek gibi ahlak esaslarını da anlatıyordu. Nitekim Bizans Hükümdarı Herakliyus, ''Allah Rasulü'nün insanlara neleri emrettiğini'' sorduğunda Ebu Süfyan; ''dürüst ve iffetli olmayı, akrabayı görüp gözetmeyi emrettiğini'' söylemiştir. (Buhari)

Allah Rasulü, iffete o kadar ehemmiyet atfediyordu ki, kadınlardan bilhassa iffetlerini muhafaza hususunda bey'at alıyordu.Bütün mü'minlere hitaben:

''Kim bana iki çenesi arasındaki

dili ile iffet ve namusunu koruma sözü verirse, ben de ona cennet sözü veririm.'' buyuruyordu. (Buhari)

Erkek ve kadının gayr-i meşru alaka ve muhabbeti, bakışla başlar.Bu sebeple müslüman erkek ve kadinlarin birbirlerine şehevi nazarlarla bakmamalari, konuşacaklari zaman da başlarini önlerine egerek konuşmalari emredilmiştir:

''Rasulüm! Mü'min erkeklere söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır.''

''Mü'min kadınlara da söyle: Gözlerini harama bakmaktan korusunlar; namus ve iffetlerini muhafaza etsinler. Görünen kısımları müstesna, zinetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları mü'min kadınlar, ellerinin altında bulunanlar köleleri, erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tabi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar dikkatleri üzerlerine çekecek tarzda yürümesinler, dışarı çıkarken cazip kokular sürünmesinler. Ey mü'minler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.'' (en-Nûr, 30-31)

''Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah'tan korkuyorsanız, yabancı erkeklere karşı çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin. Evlerinizde oturun, eski cahiliye adetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve Rasulü'ne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.'' (el-Ahzâb, 32-33)

Diğer bir ayet-i kerimede de şöyle buyrulur:

''Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına söyle de bir ihtiyaç için dışarı çıktıklarında dış kıyafetlerini üzerlerine alsınlar! Bu, onların iffetli kadınlar olarak tanınmalarını ve rahatsız edilmemelerini te'min eder. Şüphesiz Allah, çok bagişlayicidir, rahmet edicidir.''

(Ahzab, 59)

Haya duygusu bütün hayırların temeli, her türlü kötülük ve çirkinliklerin zıddıdır.

Allah'ın sevdiği bir haslet olan haya hakkında, Fahr-i Kainat Efendimiz şöyle buyurur:

''Haya imandandır!'' (Buhari)

''Haya ve iman bir aradadır; biri gittiğinde diğeri de gider!'' (Süyuti)

Hiç şüphesiz Aziz ve Celil olan Allah, bir kulu helak etmek istedigi zaman, ondan hayayi çekip alir. Hayayi alinca, o kul, ancak gazaba ugrayan biri olur. Gazaba ugradigi zaman, kendisinden emanet güvenilirlik kaldirilir. Emanet kaldirilinca, o ancak hain olur. Hain oldugu zaman, kendisinden rahmet kaldirilir. Rahmet kaldirilinca, o ancak lanete ugrar ve mel'un olur. Lanete uğradığı ve mel'un olduğu zaman da, kendisinin İslam ile olan bağı koparılır! (İbn-i Mace)

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *